30 Mayıs 2008

Nerelerdeyim

Uzun zamandır içimden hiçbirşey yazmak gelmiyor... Aslında dinlenmeye, kendimi dinlemeye çekildiğim zamanlarda anlatacak çok şey varmış gibi geliyor, zihnimde fırtınalar kopuyor. Sanki biraz zorlasam koca bir roman çıkarabilecekmişim gibi bir his bahsettiğim. Gündelik işlerin, hayatın, ne kadar esiri olmuşum...

Yalnızlık mı ? O benim ilacım işte...

10 Mayıs 2008

Ekşi Sözlük Davayı Kaybetti

Ekşi Sözlük Türk Telekom aleyhine açtığı davayı kaybetmiş. İşin içine internet ve ifade özgürlüğü kavramları girdiğinde, hatta ikisi bir arada olduğunda adalet sistemimizi anlamak zor.

Sözlüğün davadaki talebi, Türk Telekom' un kapatmanın gerekçesiyle ilgili bilgi vermemesi ve müdehale edemedikleri, hangi içeriği düzenleyeceklerini bilmedikleri için kapatmayla karşılaşmaları ve sonucunda uğradıkları zararın tazmin edilmesiyle alakalı. Ancak bu talep de reddedildi ve sözlüğün uğradığı zarar da yanına kaldı.

Aynı sıkıntıyla ben de karşılaştım, daha önceki yazılarımda da anlatmıştım. Yurdum insanının zihniyeti anlamak mümkün değil. Önce bir deneyin bakalım, site yönetimiyle, yazarıyla iletişim kurmaya çalışın. Rahatsızlığınızı, hata gördüğünüz noktayı bildirin. Sonrasında bir ilerleme kaydedemezseniz hukuki yollara başvurun, ona kabul ama önce bir deneyin.

Birçok sistemin yapısı gereği, içerik kullanıcılar tarafından oluşturuluyor. Bu sitelerin sözleşmelerinde ve kurallarında da yazılan mesajların içeriğinden yazarın sorumlu olduğu mutlaka belirtilir. Dolayısıyla site yönetimi bu sorumluluktan bir noktaya kadar kurtulmuş olur. Bahsi geçen, yasadışı bir içerikse ve bu yönetim ya da moderatörler tarafından tespit edilmişse zaten düzenlenecektir ama bazen kontrollerde de gözden kaçabiliyor. Bu durumda da iletişime geçerek ilgilileri de uyarmak en mantıklı yol bence.

Kişisel fikirler, yorumlar da site yönetimi tarafından sansürlenecek olsa o zaman interaktif ortamların, ifade özgürlüğü kavramının anlamı kalmıyor.

Her söylenen cümleyi hakaret olarak yorumlamak da hastalıklı bir zihniyet bence. Eleştiri denen kavramdan haberleri yok herhalde insanların.

Ne yani, her söyleneni, her yapılanı, her hatayı kabul edelim, hiçbirşeye tepki vermeyelim, kuzu kuzu kaderimizi ve gördüğümüz herşeyi kabul mu edelim ? Neyiz biz, koyun mu ? Demokrasi hangi noktadan sonra ve kim için geçerli ? İfade özgürlüğü sadece sistemi ve iktidarları övenler için ya da parası olanlar için mi geçerli ? Bu kavramların içi bu kadar boş mu ?

8 Mayıs 2008

Spam Protection for E-Mail Links

Sitelerimizde ya da bloglarımızda iletişim amacıyla kullandığımız e-posta adreslerimizin spam botları tarafından toplanması ve akabinde binlerce spam' e boğulmak çok can sıkıcı bir durum. Bunu engellemek için farklı metodlar kullananlar var. Örneğin bir javascript yardımıyla e-posta adresinizi saklamanız mümkün.

Eğer kodlarla bu işi halledemediyseniz ya da kod bilginiz yoksa, buradan ulaşabileceğiniz sayfada bulunan formu doldurduktan sonra elde edeceğiniz kodu sayfanıza eklediğinizde adresinizi koruma altına almış olursunuz...

Sayfanın kullanımı şöyle;

  • E-Mail kutucuğuna istediğiniz adresi yazın,
  • Linkte ne yazacağını Title kutucuğuna ekleyin,
  • İsterseniz, linke tıklandığında e-posta' nın başlık bölümünde yazacak kısmı da Subject kutucuğunu doldurarak belirtebilirsiniz.
  • Sonraki adımda Encrypt Mail butonuna tıklayarak elde edeceğiniz kodu, e-posta linkinizin görünmesini istediğiniz yere yapıştırarak kullanabilirsiniz.

Böylece şifrelenmiş durumdaki adresiniz, spam botlarına kurban olmayacak... Link yine adresinizi içeriyor ama kod içerisinde adresiniz geçmediği için spam botları bulamıyor... Güle güle kullanın :)

6 Mayıs 2008

iGoogle Widget : Analytics

iGoogle' ı uzun zamandır kullanıyorum ve takip ettiğim bir çok blogla ilgili RSS' leri ve bir sürü işe yarar aracı buradan kullanıyorum. Benim için son ve en önemli gelişme yine Google tarafından sağlanan webmaster servisine ait verilere buradan ulaşabilmek olmuştu.

Web yöneticisi araçları servisinin Kontrol Panelinde Araçlar menüsünün alt seçeneği olan Gadgets başlığından iGoogle' a bir araç ekleyebiliyorsunuz. Bu aracı iGoogle' a ekledikten sonra, servisin menüsüne girmeden birçok ayrıntıyı sürekli takip etme şansım oldu böylece.

Daha sonra benzer bir hizmetin Google Analytics servisi için de olup olmadığını araştırırken analyticsindex.com' a rastladım...

Bu servis ile de Analytics' den elde ettiğiniz önemli birkaç veriye iGoogle ile ulaşabilirsiniz. Sayfaya girdikten sonra solda bulunan "Add the Analytics KPI gadget to iGoogle:" yazısının altındaki butona tıklamanız, iGoogle ana sayfanıza dönüp uygulamanın yetkilendirilmesini onaylamanız lazım. Eğer iGoogle' ı kullandığınız hesapla Analytics hesabınız da aynı ise doğrudan servise kayıtlı sitelerinizin listesine ulaşabiliyorsunuz. Ayarları için de sitedeki bu sayfayı kullanabilirsiniz.

Bir de şöyle bir ipucu vereyim, iGoogle' da yeni bir sekme açarken "Analytics Widget" başlığını kullanırsanız hazırda birkaç aracın daha yüklü geldiğini göreceksiniz. Şaşırtıcı bir keşif oldu benim için :)

5 Mayıs 2008

Yine, Yeniden Sansür : Youtube Kapatıldı...


Türk internet ve blog camiasına Youtube kapatmaları ile ilgili yazı yazmaktan artık fenalık geldi eminim. Şahsen ben sıkıldım.

Yine erişim engeli var ve halihazırda bir açıklama da yok... Kimbilir yine neyi bahane ettiler. Site yönetimiyle görüşüp sakıncalı olduğu kanaatine varılan içeriğin kaldırılması talebinde bulunmak ve bir zahmet biraz çaba göstermek yerine yine kolayına kaçarak, sadece Türk Telekom kullanıcılarının erişimini engelleyen yöntemi seçtiler.

Bu durumda sadece asıl muhatap olan bizler neler olup bittiğinden habersiziz. Diğer servislerin kullanıcıları ya da diğer bütün internet kullanıcıları gerekçe olan içeriğe ulaşabiliyorlar. Hukuk sistemimizdeki teknik bilgi eksikliğinden kaynaklanan bu gereksiz açığın biran önce giderilmesi ve daha akılcı yollar bulunması gerektiğini düşünüyorum.

2 Mayıs 2008

Scribd - Döküman Arşivi

Scribd, geze geze bitiremediğim miktarda dökümanla dolu bir arşiv sitesi. Tesadüf eseri rastladım ama hemen favorilerimde yerini aldı.

Kullanıcılar tarafından yüklenen kitapları sisteminizde o formatı görüntüleyecek program yoksa da görebiliyorsunuz ve bu dökümanları bilgisayarınıza indirmeniz de mümkün.

Yüklenebilecek formatlar olarak Microsoft Office Word, Excel ve PowerPoint dosyalarını, Open Office dosyalarını, Text ve RTF ile PDF ve PS formatında dosyaları kabul ediyor. Depolama için herhangi bir kapasite sınırı da koymamışlar.

Özellikle Technology başlıklı bölüm ve alt bölümleri olan Computer Science, Internet, Telecom bölümleri ilgimi çekti...

Kesinlikle tavsiyemdir.

1 Mayıs 2008

1 MAYIS

Emekçilerin bütün bir yıl içerisinde seslerini duyurabilecekleri, taleplerini dile getirebilecekleri tek gün olan 1 Mayıs, bu sene de olaylarla başladı... Hükümet son birkaç gündür bir yandan medyada 1 Mayıs' ın emekçilerin hakkı olduğuna dair yapmacık beyanlarla göz boyamaya çalışırken, bir yandan da, başbakanın deyimiyle ayak takımına karşı önlemler almayı da ihmal etmedi.

Sanki anılan güruh terörist... sanki onlar bu ülkenin evladı değil... demokrasi sadece AKP' nin kapatılması söz konusu olunca devreye girebiliyor ama bu kadar emekçi yasal hakkını kullanmaya kalkınca karşısında binlerce polis buluyor...

Televizyonlarda seyrediyoruz, kaldırımın kenarında oturan bir genç kızın suratına koşan bir polis tekme atıp kızı deviriyor, arkasından gelen diğer bir polis de cop ile kızın suratına vuruyor... PKK militanları gösteri yaparken bile bu kadar sert önlemler, tepkiler olmuyor; bu insanlar ne yaptı ?

Daha ortada bir provakasyon, sataşma, taşkınlık yokken polis sağa sola gaz bombaları fırlatmaya, biber gazı sıkmaya, önüne geleni tepelemeye başlıyor... Ondan sonra da vatandaş da bize taş attı oluyor adı... Bir çok emekçi ve vatandaş da mağdur olduğuyla kalıyor...

Polis teşkilatında acilen psikolojik tedavi görmeye başlaması gerekenler olduğunu düşünüyorum... Emir de olsa, vatandaşına karşı bu kadar kin, nefret ürkütücü...

Başbakanı da ayrıca kınıyorum. Taksim' e çıkılmasını yasaklamak fikrini vatandaşına anlatırken kullanacağınız üslup bu kadar olayın çıkmasına engel olabilirdi. "Ayaklar baş olursa..." gibi bir söylemi tamamen tahrike yönelik olarak değerlendiriyorum...

Ayrıca DİSK yönetiminin bu provakasyona alet olmamak adına yürüyüşlerini sonlandırması da çok akıllıca ve doğru bir hareket, kendilerini kutluyorum...

AKP Savunmasını Sundu

AKP, Anayasa Mahkemesine 6 klasörden oluşan savunmasını 30 Nisan itibariyle teslim etti. Bundan sonrası için de Türk Adalet sistemine güveniyorum... Umarım doğru kararı verecekler...

30 Nisan 2008

Böyle Bir Sevmek

ne kadınlar sevdim zaten yoktular
yağmur giyerlerdi sonbaharla bir
azıcık okşasam sanki çocuktular
bıraksam korkudan gözleri sislenir
ne kadınlar sevdim zaten yoktular
böyle bir sevmek görülmemiştir

hayır sanmayın ki beni unuttular
hala ara sıra mektupları gelir
gerçek değildiler birer umuttular
eski bir şarkı belki bir şiir
ne kadınlar sevdim zaten yoktular
böyle bir sevmek görülmemiştir

yalnızlıklarımda elimden tuttular
uzak fısıltıları içimi ürpertir
sanki gökyüzünde bir buluttular
nereye kayboldular şimdi kim bilir
ne kadınlar sevdim zaten yoktular
böyle bir sevmek görülmemiştir

Attila İlhan

24 Nisan 2008

Google Adsense - Reklam inceleme merkezi


Google, Inside Adsense blogunda verilen bilgiye göre, Reklam İnceleme Merkezi hizmetini hesaplara eklemeye başlamış. Bu özellik hakkında Adsense yardım sayfalarında detaylı bilgi bulmanız mümkün.

Bu servis özet olarak hedeflenebilir olarak belirlediğiniz reklam alanlarınız üzerinde kontrol sahibi olmanızı sağlıyor. Bu sayede sizin için özel olan bu alanlarda hangi reklamların görüntülenebileceğine karar verebiliyorsunuz. Bu seçimi reklam gruplarına ya da reklamverene göre yapabiliyorsunuz.

Böyle bir seçimi yapabilmek, içeriğinizle ilgisi olmadığını düşündüğünüz reklamları engelemenizi sağlayacak ve bu sayede gelirinizi artırabileceksiniz. Bu açıdan yine faydalı bir özellik sunmuş Google. Teşekkür ediyorum kendilerine...

Bu özelliği aktif hale getirmek için bu linki kullanabilirsiniz...

Türkiyede Silah Merakı

Oturduğum semtte sürekli olarak yaşadığımız bazı olaylar var. Gecenin bir vakti, çok yüksek seste müzik çalınan bir ya da birkaç araba sokaklarda geziniyor, naralar atılıyor, gülüşmeler, bağırtılar, ıslıklar...

Rahatsızlığın son noktası da, silah sesleri... Maç zamanlarında silah sesleri artık doruk noktasına varıyor. Neredeyse evlerin yarısından silah çıkar oldu. Maç dışında, gece vakti sebepsiz yere ara sokaklardaki patlamaları, bunların verdiği korku ve endişeyi tahmin edebilirsiniz.

İnsanlarda bu kadar çok silah olması endişe verici. Sivil halk neden silahlanmaya bu kadar hevesli bir türlü anlayamıyorum. Birçok sebebi olabilir ama benim tahminim özenti ve denetimsizlik. Silah taşıdığını bildiğim bazı insanlar, kendilerini daha iyi hissettiklerinden bahsediyorlar. Üzerinde silah varken ve her an kaza sonucu ya da bilerek birini vurup başını belaya sokma riski varken insan nasıl daha iyi hisseder anlayamıyorum.

Silah ruhsatının nasıl verildiğini, kimlere verildiğini, gerekçelerini, yetkililerin çok sıkı gözden geçirmeleri gerekiyor. Bu ülkede polis, jandarma gibi yerel güvenlik güçleri yok mu? Neden herkesin silaha ihtiyacı olsun ?
Bir yandan da -kimse kusura bakmasın ama- güvenlik güçlerine karşı bir tereddüt oluşmaya başladı bende. Bahsettiğim mahalle aralarında silah sesleri duyulması, gürültüler, kavgalar devam ederken, bütün bunlar olup biterken, birkaç sokak yukarıda koca binasıyla bir emniyet müdürlüğü olmasına rağmen hiçbir ekibin bu insalara müdehale etmeyişi gerçekten düşündürücü...

Türkiyede yasadışı eylemlerde kullanılan silahların sayısındaki artış konusunda yapılan bir araştırma hakkında şu haberi de okumanızı öneriyorum. Durum gerçekten vahim görünüyor. Silahsızlanma konusunda ciddi bir propaganda ve bilinçlendirme çalışması yapılmalı.

Bir sürü insanın kaza kurşunu sonucu öldüğünü duyuyoruz, görüyoruz. Silah yüzünden birçok aile dağıldı. Üzerine silah olmasına güvenip kavgaya tutuşan, sinirlerine hakim olamayan birçok insan katil oluyor...

Lütfen silahların tehlikesi konusunda daha çok yazıp çizelim, insanları, çocuklarımızı, kardeşlerimizi silahlardan uzak tutalım...

23 Nisan 2008

Sarıgöl Kilimleri Dünyaya Açılıyor

Manisa Sarıgöl, köy halkının dokuduğu kilimlerle dünyaya açılmış...

Manisa’nın Sarıgöl ilçesinde, köylü kadınların dokuduğu çeşitli motif ve ebatlardaki kilimler, başta ABD başta olmak üzere Japonya ve Fransa’ya ihraç ediliyor. Sarıgöl’e bağlı Şeyhdavutlar, Güneydamları, Yeniköy, Kahramanlar, Ziyanlar ve Afşar köylerinde kadınlar, aile bütçelerine katkıda bulunmak için kilim dokuyor. Neredeyse her evde bir kilim dokuma tezgâhının bulunduğu köylerde kadınlar, malzemelerinin verilmesi halinde 115x170 santimetre boyutlarındaki bir kilimi 30 ile 50 YTL’ye bir haftada, 90x300 santimetre boyutlarındaki bir kilimi ise 25 günde 300 YTL karşılığında dokuyor. Köylü kadınların dokuduğu bu kilimler, başta ABD olmak üzere Japonya ve Fransa’ya ihraç ediliyor. Milliyet

El emeğine karşılık bulmak zordur, ne güzel ki emekleri ziyan olmuyor. Bölgenin girişimcilerini de ayrıca kutlamak lazım...

21 Nisan 2008

Bu sefer kalktı

22/04 : Bu konu çok uzadı, biliyorum... bende rahatsız olmaya başladım ama sanırım telekom dns' lerinin bir sıkıntısı bu; erişim bir gün var, ertesi gün yok. Sonunda hepten erişim kesildi...

Siteme erişim engeli sanırım bu sefer kalktı. Artık emin olamıyorum, birgün yasaklı, birgün herşey yolunda... Telekom' da şaşırdı demek ne yapacağını :)

Ben yinede sansüre hayır demeye devam ediyorum. Benim bile sesimi kesmeye kalkanlar, başkalarına çok daha büyük sorunlar çıkarıyorlar. (Bkz. İlhan Selçuk, Aziz Nesin, Nazım Hikmet ve diğerleri)

15 Nisan 2008

Erişim Engeli Kalktı (sanmıştım)

- 16/04 itibariyle ani bir karar değişikliği olmuş ve siteye erişim yine durdurulmuş :)) ne yapacaklarına bir karar verseler iyi olacak artık...

Bir haftaya yakın bir süre bloguma erişim engellenmişti. Gerekçe, mahkeme bilgisi yok... Sadece bilinmeyen (!) bir güç tarafından yayınım durduruldu :)

Türk Telekom ile iletişim sayfaları üzerinden yazışmaya çalıştım. Açıkcası beni şaşırtan bir şekilde aynı gün içerisinde mailime cevap aldım. Yeterli bir açıklama olmasa da en azından cevapsız bırakmadılar, sağolsunlar... Keşke gerekli bilgiyi alabilsem de şu olayın üzerine gidebilsem ama görünen o ki, kimseden sağlıklı bir bilgi alamayacağım.

Aslına bakarsanız bu bir anlamda da beni sevindirdi. Yazdıklarımın, söylediklerimin birilerine ulaşmış ve rahatsız etmiş olması, amacıma ulaştığımın işareti bana göre. Amaç elbette rahatsız etmek değil ama hani bilirsiniz, birinin yanlışını yüzüne söylerseniz rahatsız olur, hemen bir savunma hareketi geliştirir. Demek ki, ben de konuya doğru yerden girmişim, birilerinin işine gelmeyecek birşeyler söylemişim...

Sitemi kapattıran her kimse, kimlerse... Size teşekkür ediyorum, çabamın boşuna olmadığını, mesaj iletmek istediğim yerlere ulaştığımı bana böylelikle anlatmış oldunuz... Sağolun... ;)

12 Nisan 2008

Anonymous Surf - Proxy Service - Open DNS

Erişim engeli konmuş sitelere ulaşabilmek için kullanabileceğiniz basit bir yöntem aşağıda linkini gördüğünüz tarzda ücretsiz servisleri kullanmak olabilir.

http://anonymouse.org/anonwww.html

Ya da DNS IP' lerinizi aşağıdakilerle değiştirebilirsiniz...

4.2.2.1
4.2.2.2

Bu IP' leri sisteminizde nasıl kullanacağınıza dair güzel bir anlatımı bu adreste bulabilirsiniz...

Bu Siteye Erişim Mahkeme Kararıyla Engellenmiştir

Güzel memleketimde fikir özgürlüğünü hiçbir zaman içine sindiremeyen zihniyet, internetin gelişmesiyle hepimizin fikrini beyan edebileceği mecralar bulmasını ise kesinlikle kabullenemedi. Şu anda misafiri olduğunuz bu siteye Türk Telekon DNS' lerinden erişim mahkeme kararı ile durduruldu. Kararla ilgili ise ne mahkeme adı, ne de karar numarası belirtilmemiş. Yani hakkımı arama şansı da vermemişler. Türk Telekom' a bu konuda bir e-posta gönderdim ama ondan da pek ümidim yok, tahminim iletişim sayfasındaki mailler hiç kimse tarafından kontrol edilmiyordur. Mahkemeye başvursam neye göre takip yaptıracağım ise tamamen muamma... Dolayısıyla site kapandığıyla kalacak.

Unuttukları ayrıntı ise şu; Interneti, bütün dünyada bir tek kendilerinin sunduğu çok özel bir hizmet gibi görüyorlar. İnternet kullanıcıları ise, ihtiyaç duydukları bilgiye ya da erişmek istedikleri içeriğe ulaşmak için bir çok yol kullanabileceğinin farkında. Türk Telekomun zaten sorunlu olan, üç-beş ayda bir IP adreslerini değiştirdikleri DNS' leri yerine kullanılabilecek bir çok ücretsiz DNS adresini internette farklı kaynaklarda bulabilirsiniz. Zaten şu anda bu yazıyı da okuduğunuza göre ya bir Proxy kullanıyorsunuz, ya da DNS tanımlarınızı değiştirmişsiniz...

Şimdi gelelim asıl önemli konuya...

Sitemin neden kapatıldığını tahmin edebiliyorum...
Çünkü kimsenin kişilik haklarına saldırıda bulunmadım, kanunlara aykırı, yıkıcı, bölücü, toplumda ayrılık yaratacak, cumhuriyeti ve devleti yıkmaya yönelik söylemlerim olmadı, yasadışı ya da telif hakkı olan bir materyal ya da eseri paylaşıma açmadım. Aksine devletimi, milletimi sevip, cumhuriyeti ve laik düzeni korumaya çalıştığım ve sadece bazı kişi ve kurumları eleştirdiğim için siteme erişim engeli kararı aldırıldı.

Malumunuz bu ülkede sevilen vatandaş olmanın yolu, her söylenene "evet" demek, her yapılanı kabul etmek, uygun görülene ses çıkarmamaktan geçiyor. Aksini yapar da hakkınızı aramaya, yorum yapmaya hatta daha da ileri gidip eleştirmeye kalkarsanız başınız belada demektir.

İnternette sansür mantığı ise ülkemde çok garip işliyor. E-Devlet projeleri, sağlıklı verilemeyen kamu hizmetlerinin telafisi olarak değil de, vatandaşa bir lütufmuş gibi gösterilerek ahkam kesiliyor ama ne devlet büyüklerinin ne de yetkililerin, daha da komiği Telekom yetkililerinin bile sistemlerin nasıl işlediğine dair bir fikri yok anlaşılan. Dediğim gibi bu hizmeti sadece kendilerinin verebildiğine inanıyor olmalılar ki, kendi DNS' lerinden engel koyunca herşey çözüldü sanıyorlar. Wordpress ve Youtube engellemelerini hatırlayınız.

Sonuç olarak beni bu şekilde susturmaya çalıştılar ama RSS' lere engel koyamadıkları için ben bir şekilde yazı yazmayı başarabildiğim sürece sesimi yine duyurma şansım var. Daha olmadı topluluk sitelerini ya da başka servisleri kullanırım. O da olmazsa diğer sitelerimden devam ederim, başka domainler alır yine yazarım. Çok başarılı bir yazar ya da araştırmacı olduğum söylenemez hatta vasat bile sayılırım ama arkamda beni koruyacak kimsem ya da cebimde tomarla param olmadığı, sıradan bir vatandaş olduğum için bu kişi ve kurumlar tarafından kolay lokma olarak görülüyorum...

Sansüre karşı duralım... Sesimizi kısamasınlar... Bu ülkeyi, vatanımızı, dedelerimizin, şehit kardeşlerimizin emanetini kimseye harcatmayalım... Siz de bir el verin...

Saygılarımla...

4 Nisan 2008

HerTürlü Reklam / Tanıtım

HerTürlü.Net üzerinde bir süredir kullanıma açtığımız bir tanıtım sayfası var. Bu sayfada firmanızı, ürün ve hizmetlerinizi ücretsiz ve üyeliksiz olarak dilediğiniz gibi tanıtabilir, linkler, resimler, video ve ses dosyaları ile görseli destekleyebilirsiniz. Ticari Tanıtım Sayfalarımıza buradan ulaşabilirsiniz...

Ayrıca daha önce bir mesajımda daha bahsettiğim web siteleri, bloglar ve forumlar için tanıtım bölümü var. Bu bölümde de yine ücretsiz ve üyeliksiz olarak, aynı imkanlarla tanıtım yapmanız mümkün.

Üyelik için vakit kaybetmeden reklam verebilirsiniz ancak üye olanlardan farklı olarak reklamınız ya da açtığınız konunun, yayınlanmadan önce yönetici tarafından içeriğiyle ilgili olarak onaylanması gerekiyor.


Bunlar dışında HerTürlü' de text reklam vermeniz de mümkün. 15 YTL5 TL bedelle tüm forum sayfalarında bir aylık sınırsız gösterim hakkına sahip olacaksınız. Şimdilik 1 boş alan mevcut, fırsatı kaçırmayın derim... İletişim için buradan ulaşacağınız formu doldurabilir ya da serdarkardan[at]herturlu.net adresine mail gönderebilirsiniz...

30 Mart 2008

Ücretsiz Arama Motoru Kaydı


Websquash sayfalarında rastladığım bir listeyi paylaşmak istedim. Bu listede 300' e yakın arama motorunun ve dizin servisinin kayıt sayfalarına linkler verilmiş. Bahsi geçen site ve servislerin ücretli olup olmadıkları, kayıt ve indeksleme şekilleriyle ilgili de tabloda kısa bilgiler verilmiş. SEO çılgınları için hazine gibi bir liste :)

Alexa Web Search - Invite The Robot


Alexa' nın sağladığı istatistiklerin diğer servisler tarafından da kullanıldığını, birçok noktada bu verilerden faydalanıldığını biliyoruz. Dolayısıyla bu sistemin içinde olabilmek de önemli.

Bu sisteme dahil olabilmek için birkaç farklı yol var. Alexa Toolbar' ı kullanabilirsiniz ama yükleme sırasında virüs programlarının Adware olduğuna dair uyarısı benim biraz canımı sıkmıştı.

Ya da istatistik verilerinin bir bölümünü sitenizde yayınlamaya yarayan bir kod bloğunu sitenize ekleyebilirsiniz. Bu sayede Alexa robotu da sitenizi ister istemez takip altına alacaktır.

Bir başka yol da Alexa Robotunu sitenize davet etmek. Ulaşacağınız sayfanın altındaki tek hanelik formu doldurduğunuzda Alexa web search robotunu sitenize davet etmiş oluyorsunuz ve böylece sisteme siz de dahil oldunuz demektir.

Bu sisteme dahil olarak sitenizden link verdiğiniz başka sitelerinde sisteme dahil olduğunu düşünürsek aslında sadece kendinize değil, diğer sitelere de fayda sağladığınızı düşünmelisiniz...

19 Mart 2008

Oy önemli değil

En güzel cevabı Sabih Kanadoğlu vermiş, saygıyla selamlıyorum...

"Yargıtay Onursal Başsavcısı Sabih Kanadoğlu, kapatma davası konusunda AKP’nin aldığı oy oranının gündeme getirilmesini eleştirdi. Kanadoğlu, “İster yüzde 5 oy alın, ister 96; hukuk devletinin gereklerine uymak zorundasınız” dedi.

Yasaların karşısında olan siyasi partilerin, ülkenin geleceği ve demokrasi adına durdurulmak zorunda olduğunu belirten Yargıtay Onursal Başsavcısı Sabih Kanadoğlu, demokrasilerin en önemli özelliğinin çoğunluk değil, çoğulculuk olduğunu söyledi.

Sabih Kanadoğlu, “Eğer laik ve demokratik cumhuriyeti kendi kafanızdaki bir Ortaçağ karanlığına götürmeye kalkışıyorsanız, yargı sizin bu girişiminizi önleme gücüne sahiptir” diye konuştu."

15 Mart 2008

Günler Geçerken

Benim başıma gelmez dediğiniz herşeyle karşılaşabilirsiniz... Yaşananların, konuşulanların, hayallerin, hedeflerin anlamı kalmaz... Tüm sözcükler anlamsızlaşır, susmak tek çare olur...

Günler geçerken, hayat oyunlar oynar zihinlere. Zihinler bedenleri yoldan çıkarır, söylenmemesi gerekenleri söyletir. Dilin birkaç hareketi hayatınızın geri kalanını tamamen yeniden şekillendirebilir. Bazı sözlerin de geri dönüşü olmaz, olursa da geri kalan zamanlarda huzur olmaz, hep tedirginlik kalır bir kenarda o andan miras...

Günlerle birlikte hayatta geçer gider. Sonra bir bakarsınız ne olmak istediğiniz yerdesiniz, ne de yanınızdaki arzuladığınız insan...

Zihniniz açık olsun ve yalnız yüreğinizi dinleyin. Zihin kirlenebilir ama yüreğin zırhı kalındır; ne fitne geçirir, ne kötü söz...

Adana Kebabı Nasıl Yapılır ?



RSS kayıtlarını incelerken rastladığım bir mesaj beni hem güldürdü, hem şaşırttı... WikiHow' da "How to Make Adana Kebab (Adana Kebabı nasıl yapılır)" başlıklı bir anlatıma rastladım. Tam benim gibi, yemek yapmayı beceremeyenlere göre, adım adım anlatmışlar, pek de keyifli olmuş... Biri denesin bakalım doğru anlatmışlar mı ? :)

8 Mart 2008

Alexa Report - Detaylı Alexa Raporları


İnternet aleminde istatistiklerine en çok önem ve değer verilen servis malumunuz Alexa. Kimi zaman ciddi eleştirilere maruz kalıyor. Bu eleştirilerin en önemli dayanağı da, sadece toolbarını kullananlardan ya da bir kod bloğunu sitesi içine yerleştirenlerden veri alması... Sebep bana mantıksız geliyor; sonuç olarak Alexa verileri oldukça önemli. Ancak beni tereddütte bırakan bir nokta da, bazı güvenlik yazılımlarının Alexa Toolbar' a Spyware muamelesi yapması. Değil ama, yinede tedirgin edici...

Rastladığım bir site, Alexa' nın kendi arayüzünde kümülatif olarak alabildiğimiz verileri detaylandırıyor ve tek sayfada topluyor. AlexaReport.com kullanımı ve anlaşılması basit bir arayüze sahip. Alexa verilerini takip edenler için önemli bir kaynak. Önemli bir ayrıntısı da rapor sayfası içerisinde, mevcut istatistiklere dayanarak gelecek Alexa rank hakkında da bir değerlendirme, bir tahmin mevcut. Bu değere göre strateji belirlenebilir bence.

Doğrudan Alexa ile kurumsal bir bağlantısı var mı, yok mu anlayamadım, site üzerinde bir açıklama yok ama verilerin doğruluğunu Alexa, Google ve Yahoo istatistiklerinizle karşılaştırarak teyid edebilirsiniz...

7 Mart 2008

Feed Submitter

Blogunuzu 200' den fazla dizine kaydetmek, ping servislerini taciz etmek için kullanılabilecek pratik ve uygun fiyatlı bir ürüne rastladım. Hemen deneme sürümünü indirdip kurdum.

Bu versiyon Feed Submitter programının deneme sürümü. Kısıtların ne olduğunu tam olarak açıklamamışlar sitede ama gittiği yere kadar kullanırım ben de :)

Kurulumdan sonra basit bir form doldurup, site adresinizi, feed adresini, kısa bir açıklama ve anahtar kelimeleri girdikten sonra bir sonraki adıma geçtiğinizde gelen uzuuun listeden istediğin servis ve dizinleri seçip, işlemi başlatıyorsunuz ve oldukça hızlı şekilde bitiyor. Bir süre sonra sonuç da almaya başlarım tahminen... Böyle kolay kullanılan, çabuk sonuç veren, uğraştırmayan programlara bayılıyorum :)

Tabii kayıt konusunu sadece bloglarla da sınırlamamak lazım. Sadece bloglara hizmet veren servisler ve dizinlerin yanısıra genel rss kayıt servisleri de listede mevcut. Biraz sonra da forum sitemin rss kaydını yapmayı deneyeceğim mesela... Siz de kullanın, bence çok işe yarayacak...

Ayrıca aynı firmanın "Website Submitter" ve "Website Popularity" adlı programları da incelemeye değer...

6 Mart 2008

Minik Aysu için...


SAMSUN'da oturan Dursune- Halil İbrahim Küçük çiftinin tek çocukları 2.5 yaşındaki Aysu Küçük'ün kanser hastalığına yakalanması ve ailesinin ekonomik sıkıntı yaşaması üzerine Ondokuz Mayıs İlçesi Kaymakamlığı tarafından yardım kampanyası başlatıldı. Kaymakamlık, küçük kızın adına Ziraat Bankası Ballıca Şubesi'ne hesap açtırdı.

Ondokuz Mayıs İlçesi'nin Muşta Mahallesi'nde aylık kirası 60 YTL olan küçük bir evde oturan Küçük çiftinin mutlulukları tek çocukları olan kızlarının kanser hastalığına yakalanmasıyla kısa hüsrana döndü. Sezonluk olarak inşaatlarda çalışarak geçimini sağlayan 35 yaşındaki baba Halil İbrahim Küçük'ün yardım isteği ve minik Aysu'nun gözyaşları üzerine tüm Türkiye yardım için seferber olmuştu.

Dursune- Halil İbrahim Küçük çiftinin kızları Aysu'nun kanser hastalığına yakalanmasının ardından Yeşil Kartlı olan ailesinin hastaneye gidiş- gelişler, bez, mama gibi ekstra masraflarda zorlanması üzerine Ondkuz Mayıs İlçesi Kaymakamlığı tarafından küçük kız için yardım kampanyası başlatıldı.

Kaymakam Vekili Bekir Dınkırcı yaptığı yazılı açıklamasında 2860 sayılı Yardım Toplama Kanunu'na göre bankada hesap açtırmak suretiyle 30 bin YTL yardım toplanması için Valilik makamının onayının alındığını belirterek, “Hayırsever vatandaşlarımız, Ziraat Bankası Ballıca Şubesi'nin 968 Şube Kodlu 49862232-5001 nolu hesabına Aysu Küçük Yardım Komisyonu adına yardımlarını yapabilirler” dedi.

24 Şubat 2008

Zulüm Edebiyatı

Son yıllarda bir zulüm edebiyatıdır almış başını gidiyor. Meğer ülkemde ne kadar zulüm gören insan varmış da bizim haberimiz yokmuş.

Türban kullananlar, dini gereklerini yerine getirmeye çalışanlar, Kürt kökenli vatandaşlar; yazık, hepsi zulüm, baskı ve şiddet dolu bir ömür geçirmişler...

Halkın onlar dışında kalan bütün bölümü ve devletin bütün organları, onları yok etmek, sindirmek, susturmak için yatmış, kalkmış onlarla uğraşmış... Ellerinden kişisel özgürlüklerini, okuma hakkını, kimliklerini almış...

Provakasyona çok açık hale getirilen bu konularda iktidar desteğini de alanlar coştukça coşuyor.

Ama bize müstehaktır. Zamanında "Cumhuriyetin ömrü artık doldu." diyen birini cumhurbaşkanı yaparsak, teröristten "sayın" diye bahseden, vatandaşı azarlayan, ekonomiden, uluslararası ilişkilerden önce başlık maddesi insanların hür iradeleri ile ibadet etme haklarını şekillendirmek olan, şeyh eteği öpmüş, laiklik ve demokrasi kavramlarının anlamını göreve geldikten sonra lutfen kavrayabilmiş birini tekrar tekrar başbakanlık makamına oturtursak, teröristin meclise girmesine göz yumarsak olacağı bu.

Cumhuriyet tarihinde ibadet edene engel konduğu, bir genç kızın kafasından türbanının çekilip alındığı ya da cami inşaatının engellendiği, yıkıldığı görülmüş şey değil ama bizler farkına varamadan bunların hepsi yaşanıyormuş herhalde; ne garip...

Terörist örgüte yapılan her türlü savunma ya da saldırı harekatı ise aslında ülkenin yasal hakkı değil de, Kürt kökenli vatandaşları yok etme politikasıymış...

Anlayamadığım şu; bu kadar uydurma iddiaya kendiniz de inanıyormusunuz ?

Ayrıca cevaplanmasını beklediğim sorularım da var;

Bunca yıldır kanunlara uygun hareket eden, kural, nizam neyi gerektiriyorsa onu yapan, devlete ve toplum hayatına saygı duyarak, gereken yerde gerektiği gibi davranan herkes enayi de bir siz mi haklı, uyanık, zekisiniz ? Sivrilmemek, kimseyi tedirgin etmemek, diğer inançlar ve insanlarla eşit mesafede olabilmek, kurallara saygılı olmak ve uymak adına okula girerken şimdiye kadar türbanını çıkaran, derslere katılıp, başarılı olan genç kızlarımızın hepsi cehennemlik mi olacak yani ? Bir sonraki adımda çarşaf ve peçeye de özgürlük istemeyecekmisiniz ? Niye bana inandırıcı gelmiyor ?

Son 5-6 senede daha önce adını bile duymadığım kadar çok sayıda tarikat nasıl türedi ? İstanbul başta olmak üzere diğer büyük şehirleri nasıl bu kadar iyi işgal edip, organize olabildiniz ? Tek derdinin ibadet etmek olduğu söyleyen bu insanları kendi saflarına katabilmek için il il gezip öğrenci evlerinde, tekkelerde, toplantılar, "sohbetler" yapan "hocalarınız" lüks arabalar ve korumalarla nasıl gezebiliyor ? Sizi kim finanse ediyor ? Yanlarında neden koruma var ? Derdiniz sadece din ise neden Allahtan başkasının korumasına ihtiyacınız mı var ? Yasadışı bir iş yapmıyorsanız neden toplantılarınız hep gizli yapılıyor, sadece hedeflediğiniz insanlara haber veriyorsunuz ? Toplantılarınıza katılacakları neden sadece hatırlı esnaflardan ve öğrencilerden seçiyorsunuz? Bu esnafların da neden eğitim seviyesi ve genel kültürü zayıf olanlarına öncelik veriyorsunuz ?

Peki, malum bir kısım Kürt kökenli vatandaş... Bu ülkede Türkler dışında yaşayan tek halk sizmisiniz ? Başka etnik kökenlerden insanlar, aslında başka ülkenin vatandaşları mı ? Kimsenin başka işi gücü derdi kalmadı da sizi yok etmekle mi uğraşıyorlar ? Bu ülkede kürt kökenli cumhurbaşkanı da oldu, devlet adamları da, bilim adına iyi işler çıkaranlarda, doktorlar, hakimler, hukukçular da... Onlar Kürt olarak kabul edilmiyorlarmıydı ? Devletin askeri sadece Türk kökenli vatandaşın huzuru için mi bu kadar fekadarane çalışıyor ? Askerin köy basıp Kürtleri öldürdüğü ama Türklere dokunmadığı gibi adi bir yalanı nerenizden uydurabiliyorsunuz ?

Kültürümüzü yok etmek istiyorlar diyorsunuz ama Kürtçe şarkılar söyleyen sanatçılarınız, yazarlarınız yok mu? Evinizde, köyünüzde, toplantılarınız da Kürtçe konuşamıyormusunuz ? Birileri sizi aşağılıyormu bu yüzden, ya da engel oluyor mu?

Genç, yaşlı, çocuk, hamile, hasta, Türk, Kürt dinlemeden köyleri kasabaları basıp, insanları öldüren, kadınlara tecavüz eden, insanlıktan çıkmış bir grup çapulcuyla, bu ülkenin topraklarına yaşayan, vergi veren, sosyal imkanlarından faydalanan, eğitim alan, alınteri döküp, helal lokmayla aile geçindiren diğer Kürt kökenli vatandaşları nasıl aynı kefeye sokabiliyorsunuz ? Bu insanların birgün size de isyan edip "yeter artık bizi karaladığınız" diyeceğini hesaplayamıyormusunuz ? Köyünde tarla süren çiftçiyi, okulunda ders çalışan öğrenciyi, çocuklarına kol kanat geren anaları, alınteri döküp, ekmeğinin peşinde koşan bir sürü insanı nasıl bu şekilde aşağılıyabiliyorsunuz ?

Şimdi ben bu kadar soruyu sorduktan sonra kafalarda yanlış bir imaj çizmemek için bana göre çok önemli olan bir ayrıntıyı da açıklamak isterim. Benim kızkardeşim türban takmayı kendi istedi, uyguladı ve kendi çizgisinde yaşamaya devam ediyor. Eşi ise Kürt kökenli... Şimdi ne derece tarafsız olabileceğimi bir düşünün.

Hepimizin, kendimizi, yaşantımızı, hayat tecrübemizi temel alarak bu soruları ve belki de benim aklıma gelmeyen onlarcasını cevaplamamız ve ondan sonra konulara bakışımızı tekrar değerlendirmemiz lazım.

Bu soruları etrafınıza öylesine bakındığınız da artık maalesef her yanda görebileceğiniz bu insanlara da sormamız lazım...

Artık bu mazlum tanımından, zulüm edebiyatından gına geldi...

23 Şubat 2008

Kemalist Platform

Ne görselleri, ne de menü tasarımı hakkında yorum yapmayacağım. Özellikle içeriğe dikkatinizi çekmek istiyorum. Yazılanları geçiştirmeden, dikkatlice okuyun lütfen ve neyle karşı karşıya olduğumuzu daha iyi anlayabilmek için okuduklarınızı iyi değerlendirin. Buradan buyrun...

17 Şubat 2008

Mor ve Ötesi - 2008 Eurovision

Mor ve Ötesi' nin 2008 Eurovision şarkı yarışmasına katılacakları "Deli" isimli şarkılarını dinledim ve benim çok hoşuma gitti. Birçok sanatçıdan da iyi yorumlar almış bu şarkı. Müzik ve altyapısı kuvvetli. Tarzlarından vazgeçmemişler ve çok da güzel olmuş. Ellerine sağlık. Umarım başarılı olurlar...

15 Şubat 2008

Başbakanın Sevmediği Gazeteciler

Daha önce başbakanın medyaya kızgın olduğundan bahsetmiştim. Bu konuyla ilgili Milliyet' den Ece Temel Kuran' ın bir yazısını bugün okudum. Sayın başbakanımızın derdinin, sıkıntısının ne olduğunu çok güzel yorumlamış. Okumakta fayda var...

Yazıda da bahsedildiği gibi benim de bir türlü nerede olduklarını bulamadığım, kim olduklarını anlayamadığım, sadece müslüman olduklarını için ezilen, zulme uğrayan insanlar varmış... Türkiye' de zulmün tanımı aslında farklı. Çok uzağa gitmeden, 1977-78 lerden itibaren yaşananları bir gözden geçirirsek, zulüm ne demek anlarız. Filistin' i, Saraybosna' yı, Çeçenistan' ı düşünürsek zulmü görürüz ama Türkiye' de zulüm olarak tanımlayabildiğimiz durumları aslında kimler yaşadı, kimlerin başına geldi, dürüstçe bir daha düşünmek lazım...

13 Şubat 2008

Başbakanın Öfkesi

Aslında gayet efendi ve sakin olan (!) sayın başbakanımız, herşeylerini riske atarak, milletin gözüne soka soka meclisten geçirdikleri kanun değişikliklerine karşı sesler yükselince ve bu sesler de gitgide yükselmeye başlayınca panik halinde saldırmaya, her önüne gelene laf atmaya başladı.

Zamanında demokrasiye bir küfür etmediği kalan RTE bugün de demokrasiye sırtını dayamış durumda... Temel hakların ve özgürlüklerin korunması adına çalıştıklarını ve bu konuda herşeye hazır olduklarını anlatıyor. Yeni dönemin büyük kahramanı...

MHP ile birlikte rant derdine düşüp ortalığı velveleye vererek çıkarttıkları yasa değişikliği Çankaya' dan fazla beklemeden onaylanıp geri dönecek, burası malum. Sonrasında CHP' nin DSP ile işbirliği ile Anayasa Mahkemesine değişikliğin iptali için başvuracağı açıklaması var. Umarım yargıda da bir aymazlık yaşanmaz da, başbakanımızın dalga geçtiği endişemiz diner...

12 Şubat 2008

Anında Mesajlaşma Araçları

Cnkt Online isimli blogda rastladığım bir çalışmada anında mesajlaşma (IM) meraklılarını çılgına çevirecek kadar çok program olduğunu gördüm.

Bu programların hepsine ulaşabileceğiniz linklerle birlikte her bir program hakkında kısa ama yeterli bilgiler de verilmiş. Çok güzel bir çalışma, arkadaşın eline sağlık...

Ben bu şekilde yazışmayı genel anlamda sevmesem de kimi zaman gerçekten gerekli olabiliyor. Kimileride bu programlar olmadan neredeyse kendilerini çıplak hissediyorlar :) Bu kadar abartmadan, güzel güzel kullanın, faydalanın...

ScribeFire - Firefox Blog Add-On

ScribeFire, Firefox için başarılı bir blog eklentisi.

Çalışma saatleri içerisinde blogunuza eklemek istediğiniz birşeyler olduğunda yaşayacağınız sıkıntılardan biri, bilgi işlem departmanının güvenlik politikaları sebebiyle blog panelinize erişememek olabilir. Bu durumda internet tarayıcı üzerinden gitmeye çalıştığınızda anında enselenirsiniz... Bu eklentiyle ne kadar saklanabildiğimizi, müdürümün tepkisine göre anlayacağım ;) sonucu size de bildiririm...

Firefox eklentileri arasında ulaşabileceğiniz ScribeFire ile Firefox üzerinden doğrudan login olarak yani web arayüzünü kullanmadan blogunuza yazı göndermeniz mümkün.

Basit ve küçük bir eklenti ama panele erişim şansınız olmayan noktalarda ya da zaman darlığında işe yarayacak kadar özelliği var. Şahsen bir süredir böyle birşeye ihtiyaç duyuyordum.

Kendi hesabınıza otomatik olarak login olabilir, birden fazla hesaba erişebilirsiniz. Wordpress, LiveJournal, Windows Live Spaces, TypePad ve Blogger için destek sağladığı gibi farklı servisler için de özel ayarlar yapabilmenize imkan tanıyor...



Powered by ScribeFire.

10 Şubat 2008

Cep Telefonu Blogu

"Cep Telefonları Püf Noktaları" başlığıyla yayınlanan bir bloga rastladım. Ben telefonumun birşeylerini değiştirmeye pek meraklı değilim. Sadece arada bir duvar kağıdını değiştiriyorum ama melodi 3 senedir aynı... Bu arada telefon da 4. senesini doldurdu :)

Birebir aynı temayı kullandığımız bu sitede birçok telefon için meraklısına kullanışlı gelebilecek programlar ve ipuçları var. Bir inceleyin derim...

Hem ikimizde aynı blogger temasını kullandığımızdan yabancılık da çekmezsiniz... ;)herturlu.blogspot.com:: Tavsiyemiz ::www.herturlu.net - HerTürlü Bilgi, Birikim ve Fikir Paylaşımı İçin...

7 Şubat 2008

Teknoloji ve Gelecek


Çocukluk dönemlerimde seyrettiğim filmlerin bazılarında garip alet edevatlardan bahsedilirdi. Kompiter denen bir cihaz vardı mesela, her tarafında ışıklar ve düğmeler vardı. Ne sorsan bilirdi... Robotlar vardı, yürüyüp, koşarlar, insanlara yardım eder ya da savaşırlardı. Uzaylılar dünyaya gelirlerdi, çocuklarla arkadaş olup, haylazlıklar yaparlardı. Daha neler, neler... Benim unutamadığım bir sahne de, Turist Ömer Uzayda filminde Sadri abinin "kompitere" spor toto sonuçlarını sormasıdır mesela... Konuşan araba vardı, kara şimşek...

Bunların arasında şimdilik bir tek uzaylılar konusunda çok emin değiliz. Gerçi ben kendi adıma bu koskoca evrende insanoğlu gibi ya da belki daha üstün bir medeniyet ve hayat olabileceğine inanıyorum ama yine de muallakta kalan bazı ayrıntılar var. Neyse konu dağılıyor. Ne diyorduk ?...

Bir zamanlar filmlerde masal gibi, hayal gibi anlatılan birçok şey bugün hayatımızın bir parçası oldu, malum... Milliyet gazetesinde okuduğum bir haber de yakında üç boyutlu holografik görüntülerin de hayatımızın bir parçası olacağının habercisi. Çalışmanın içinde bir de Türk gencinin olması ise ayrıca sevindirici bir durum. Haberin detayları aşağıda var...

Yeri gelmişken Aselsan, Tübitak gibi kurumlara ve üniversitelerimize de bilime katkıları ve çabaları için de teşekkür edeyim unutmadan...

"ABD'de aralarında Savaş Tay adlı Türk doktora öğrencisinin de bulunduğu bir grup araştırmacı, 3 boyutlu görüntü tekniğinde devrim yaratan bir buluşa imza attı.

Arizona Üniversitesinden Savaş Tay, Pierre Blanche, Nasser Peygamberian ve arkadaşlarının geliştirdiği holografi tekniğinde gözleri yoran ve bulantı hissi yaratan gözlüklere gerek duyulmaksızın çıplak gözle üç boyutlu görüntü görülebiliyor.

Nature dergisinin yarın yayınlanacak sayısında yer alacak çalışmada, araştırmacılar, bir görüntüyü birkaç dakika kaydedilebilen ve saatlerce muhafaza edebilen 10 cmX10 cm boyutlarındaki bir küpte, üç boyutlu projeksiyon sistemi geliştirdiler. Yansıtılabilen görüntü silinebiliyor ve isteğe göre gösterilebiliyor.

Bu sistem için ışığı yüzde 100 yansıtan, uzun süre muhafaza etmeye, çabucak silmeye olanak sağlayan hızlı kaydeden bir malzeme kullanan araştırmacılar Nature dergisindeki makalelerinde, yeni holografi tekniğinin henüz tam anlamıyla olgunlaşmadığı yorumunda bulundular.

Bilim insanları, ancak bu buluşun gelecekte özellikle askeri veya tıbbi alanlarda büyük kullanım sahası bulacağını belirttiler."

5 Şubat 2008

Resellergo.com

Resellergo.Com sitenizi, blogunuzu dizin servislerine kaydettirebileceğiniz bir toplu kayıt servisi. Aslında ücretli bir servis ama kayıt sonrasında demo aşamasındayken bile 150 farklı PR0 dizine kayıt imkanı veriyor. PR, 0 da olsa backlink, backlinkdir.

Kayıt aşamasında çok fazla bilgi istemiyor. Profil oluşturuyorsunuz ve kayıtlarınızın durumunu da takip edebiliyorsunuz. Siteleriniz için birden fazla profil oluşturabiliyorsunuz. Yalnız her bir profilde sitede de önerildiği gibi birden fazla Description ve Title eklemek de fayda var. Uyarıya göre ve benim de bildiğim, çok fazla yerde aynı kayıtla karşılaşılması, örümcekler ve diğer dizin servisleri için spam anlamına gelebiliyor...

150 servis bile bence ilgilenmek için yeterli bir sebep. Ben kayıt yaptırdım ve sonuçları, geri dönüşleri bekliyorum; bakalım ne olacak...

1 Şubat 2008

Microsoft' tan Yahoo' ya Büyük Teklif



Microsoft
, üzerinde oluşan piyasa baskısına çare olur ümidiyle sıradışı bir yatırıma hazırlanıyor. Hürriyet gazetesinde rastladığım habere göre şimdiye kadar internet üzerindeki en büyük satınalma olacağı söylenen alışverişle Microsoft, Yahoo!' yu almayı kafaya koymuş...

44.6 milyar dolarlık fiyat, Microsoft açısından bence büyük risk taşıyor. Google' ın sağlam adımlarla giriştiği bütün işlerden başarıyla çıkması, pazar payını inanılmaz boyutlara getirmesi ve güçlenmesinin ardından Altavista, Search.com ve benzeri zamanının devleriyle birlikte Yahoo! gibi bir dev de sıkıntı çekmeye başlamıştı. Bu büyüme birçok nokta da Microsoft' u da sıkıntıya sokmuş ve hizmet özellikleri geliştirme konusunda piyasa baskılarına maruz bırakmaya başlamıştı.

Microsoft' da bu gidişe çözüm bulabilmek için uğraşmasına rağmen Google' ın elinden koparamadıklarını Yahoo!' yu satın alarak elde etmeyi planlıyor sanırım.

Haberin detayları şu şekilde;

"Dünya bilgisayar devi Microsoft, internetin en büyük markalarından Yahoo'nun peşinde.

Microsoft, Yahoo'yu almak için tam 44.6 milyar dolar önerdi. Hisse başı 31 dolara denk gelen teklif, Yahoo'nun piyasa değerinin yüzde 62 üzerinde.

Microsoft CEO'su Steve Ballmer, yaptığı açıklamada, "Yahoo'ya büyük saygımız var ve online hizmetler sektöründe beraberce tüketiciler, yayıncılar, reklamcılar için heyecan verici projeler üretebiliriz" ifadesini kullandı.

Yahoo'dan henüz teklifle ilgili bir açıklama gelmedi. Ancak teklifi kabul etmesi durumunda sektördeki en büyük satın alma gerçekleşmiş olacak.

İnternet devi Yahoo, 2007 yılında bir önceki yıla göre yüzde 8 artışla gelirlerini 1.8 milyar dolara yükseltti. Ancak şirketin net karı 751 milyon dolardan 660 milyon dolara geriledi.

Yahoo, Stanford mezunu Jerry Yang ve David Filo tarafından 1995 yılında kuruldu. Yang ve Filo, bir yıl sonra halka arz kararı aldılar ve hisselerdeki yükselişin ardından üç yıl sonra 4'er milyar dolar servete ulaştılar. 2000 yılındaki borsa çöküşünde ise Yahoo'nun hisse değeri yüzde 86 oranında azaldı.

"BÜYÜK BİR KUMAR"

Microsoft'un teklifini Bloomberg'e değerlendiren Pioneer Investments analisti Thomas Radinger, "Microsoft, internet işini geliştirmesi yönünde ağır bir baskı ile karşı karşıya. Ancak bu kadar yüksek bir fiyat büyük bir kumar" diye konuştu.

RBC Capital Markets analisti Jordan Rohan ise bu teklifin Google tehdidinin ne kadar büyük olduğunu ortaya koyduğunu ifade etti. "Rohan, "Yahoo çok savunmasız. Yatırımcıların Yahoo yönetimine olan güvenleri de azalıyor" ifadesini kullandı.

Öte yandan Microsoft, geçtiğimiz aylarda da Facebook'un yüzde 1.6 hissesi için 240 milyon dolar ödeyeceğini açıklamıştı. "

30 Ocak 2008

Sorumluluk Hastalığı

Hürriyet gazetesinden Yonca Tokbaş, güzel yurdumda gelişen ve gittikçe çıkmaza sürüklenen kriz ortamı hakkında duygularını çok güzel aktarmış.

Maalesef son dönemlerde kaybetmeye başladığımız toplumsal bilinç, sorumluluk gibi kavramları özetlemiş. Yazının orijinaline buradan ulaşabilirsiniz.

Bir kopyasını da burada arşivlemek istedim. Umarım Yonca hanım bana kızmaz... Buyurun, -umarım- o sorumluluğu siz de hissederek okuyun...


Yonca TOKBAŞ

4yaprakliyonca@gmail.com

Ben hastayım

Hem de fena.

Hastalığımın çaresi de yok.

Sorumluluk hastalığı var bende.
Herşeyden kendimi sorumlu hissediyorum.

Ülkemin halinden,

Kadınlarımızın düştüğü durumdan,

Politikacıların ayıplarından,

Çocuklarımın geleceğinden...

Herşeyden, ama herşeyden kendimi sorumlu hissediyorum.

Bazen eziliyorum bu yükün altında…

Ben duyguları ile yaşamayı seven; ama ilkelerine bağlı bir Türk kadınıyım.

Ortak değerlerimizin olmasını önemserim.

İnsanların birlik olmalarını duygulanarak seyrederim.

Sorumluluk hastalığını, canımı acıtmasına rağmen seviyorum. Ben onu besliyorum, o da beni.

Sorumluluk sahibi olmayan insanlar da var biliyor musunuz?

Üzerine alınmayan ya da etrafında olan çoğu şeyi umursamayan.

Benim türban endişemi, üzüntümü abartı bulup “Bir şey olmaz, ne var canım korkma!” diyenler var.

Bu konudan sıkılanlar var.

Biliyor musunuz babam ben ne zaman gençlik ateşiyle “aykırı” birşey yapmak istesem hemen;

“Kızım sen bugün, oranı buranı açıp sokakta anıramazsın! Başkasının huzurunu kaçıramazsın, bunun adı demokrasidir.” derdi.

“Herşeyin bir yeri ve zamanı vardır.” derdi.

Ben babam böyle deyince, benim özgürlüklerimi esas kendisi kısıtladı diye çok kıl olurdum.

“Ne demekmiş canım, ister sokak ortasında anırırım, ister kış ortasında bikini ile dolanırım” havaları vardı bende.

Burası benim evim, benim mahallem derdim.

Demokrasinin bu işle ne alakası vardı, çözemezdim.

Geç anladım.

Kafama kaka kaka anlattı babam, ben anca bugün yeni anladım.

Bir okur yazmış;

“Oh super oldu bu kılık kıyafet olayı, ben de bundan sonra mayokini ile derslere girebileceğim, yaşasın!” diye…

Ne komik olduk değil mi?

Ama nedense, ben ilk defa gülemiyorum ağlanacak halimize.

Sorumlu hissediyorum kendimi yine.

Laik ve demokratik ülkemin içine sürüklendiği düzensizliği ve bölünmeyi gördükçe iyice beter oluyorum.

Ben nerede hata yaptım?

Neden birşey yapamadım?

Ne yapsaydım da bugün bunu tartışır olmasaydık? diyerek kendimi yiyip bitiriorum.

Ben kendimi türbanlı ve türban taraftarı insanlara karşı bile sorumlu hissediyorum; onları kazanmanın bir yolu olması lazım diyorum.

Kızlarımıza gerçek özgürlüğün; anlatıldığı, vaad edildiği, çarpıtıldığı gibi olmadığını anlatabilmek istiyorum.

Ben kızlarımıza;

Nasıl bir çarkın içerisine hapsedildiklerini, bütün bu kılıf ve sembollere bağlı kalmadan özgür olmanın ne demek olduğunu,

Tehlikenin ortak bir tehlike olduğunu anlatmak istiyorum.

Bugün beni çaktırmadan baskı altında tutarken ona özgürlük vaad eden yobazların bir saniyede herşeyi altüst edip - ne ona ne bana - bugün şu satırda olma şansı bile vermeyeceği riskini düşünmesini rica etmek istiyorum.

Bugün bu konuyu bu şekilde tartışabiliyorsak, bugüne kadar kendisinden ödün vermeye kalkışmadığımız o beğenmedikleri, eksik buldukları demokratik düzen sayesinde olmuştur, hatırlatmak istiyorum.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ ne bizzat kendim gidip

Zor kazanılmış haklarımın

Benden benim rızam olmadan alınmasına yeltenilmesini,

Dava etmek istiyorum.

Ben kendimi,

Özgür

Laik

Türk Cumhuriyeti’ ne

Sorumlu ve borçlu hissediyorum.

Neyse payıma düşen,

Bir KADIN olarak

Yerine getirmek istiyorum.

Yonca

“dAvaCI”

29 Ocak 2008

2RSS - RSS Dizini


2RSS sadece RSS kaydı alan ve bunları kategorize edilmiş şekilde sunan bir servis ve güzel tarafı da ücretsiz olması...

Burada bulacağınız RSS' leri de takip etmek isterseniz, kullanabileceğiniz ücretli, ücretsiz, kurulum halinde ya da web tabanlı RSS Okuyucu programlara ulaşabileceğiniz bir liste de sunmuşlar. Ben RSS takibi için her yerden rahatlıkla erişebildiğim, sorunsuz çalıştığı ve diğer servislerle entegre olduğu için Google Reader' ı tercih ediyorum ama sizin seçiminiz farklı olabilir tabii... Yeri gelmişken eklemekte fayda var, Google Reader ile kendi RSS listenizdeki konuları da blogger kullanıcısı iseniz tek tuş ile paylaşmanız mümkün, yani böyle kolaylıkları da var. Bu açıdan incelemeniz faydalı olabilir...

25 Ocak 2008

Trafik, Saygısızlık, Eğitimsizlik

İstanbul trafiği günden güne daha çekilmez bir duruma gelirken sinirlerin gerilmesinin yanında bir de insanların saygısızlığı, eğitimsizliği, vurdumduymazlığı hepsinin üstüne tuz biber oluyor.

Öyle bir ülkede yaşıyoruz ki, 300 - 400 YTL paranız varsa 1 ayda ehliyet sahibi olabiliyorsunuz. Hiç kursa gitmeden, eğitim almadan direksiyona geçen insanlar var.

Sağlık kontrolleri yeterince yapılmadığı için kusurları olduğu halde trafikte olan insanlar var. Birini tanıyorum, renk körü, düşük oranda zeki geriliği var ve sinir hastası... Günün birkaç saati de trafikte... Haber bültenlerinde görüyoruz, bir gözü görmeden, sarhoş halde araç kullananları... İşte size zihinsel engeli olduğu halde ehliyet almış insan örneği...

Tabela bile okuyamayan insanlar için bir kaynak da sunalım sırası gelmişken. İnceleyip anlamaya çalışsınlar...

Daha dramatik durumlarda var... Trafiği kontrol etmesini ve düzenlemesini beklediğimiz trafik polisleri birçoğumuzdan daha vurdumduymaz. Araçların farları ya da fren lambaları çalışmayabiliyor. Dönüşlerde sinyal vermiyorlar. Kırmızı ışıkta durmayabiliyorlar. Canları nereye isterse oraya parkediyorlar, istedikleri gibi durabiliyorlar. Yahu, sizin bize örnek olmanız gerekmiyor mu?

Sokak aralarında yarış yapar gibi araba kullanıp, bilerek yayaların üzerine sürenler... Gözüne girecek durumdaki tabelalara rağmen ters yöne girip, bir de doğru yolundaki insanlara kafa tutanlar... Emniyet şeridini kendine özel yapıldı sananlar... Acil durum araçlarına yol vermeyenler, arkasına gireceğiz diye birbirine girenler... Yüzlerce araç trafikte beklerken, kaldırıma bir tekerleğini çıkarıp öne kaymaya çalışanlar... Sıkışık trafikte korna çalanlar... Olur olmaz yerlere parkedip, trafiğin kilitlenmesine sebep olmasına rağmen, bir de mağdur olanlara korna çaldılar diye kızan, küfür edenler... Bütün örneklerine rağmen hala daha alkollü araç kullananlar...

İşte İstanbul trafik profili. Bütün araştırmaları, istatistikleri boşverin, yaşadığımız bu değil mi? Rezillik, eziyet...

22 Ocak 2008

Baronun Başbakana Cevabı

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan' ın İspanya' da konuşması sırasında sarfettiği "Türban siyasi simge ise n'olmuş" genel kalıbındaki ifadesinin ardından İstanbul Barosu' nun yaptığı bir açıklama var. Sabah gazetesinde yayınlanan bu açıklama, Türkiye' nin içinde bulunduğu durumu aydınlatmak açısından çok önemli.

İktidar partisinin başında bulunan ve Türkiye' yi başbakan sıfatıyla temsil eden kişinin hukuk konusunda yetersizliğini de ortaya koyan açıklamanın detaylarında başbakanın iddiasının aksine Avrupa ülkelerinde de siyasi simgelerin yasak olduğu, AİHM kararları ile de bunun sabitlendiği, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ve mahkemeler yoluyla bu konuda netleşmiş kararların olduğu belgeleniyor.

AKP' nin geçmişinden miras olarak gelen şeriat özlemini hala yaşattıklarını ve bu yolda çaba sarfettiklerini bu ifadesiyle net olarak gösteren, hatta itiraf eden başbakanın, toplumu nasıl bir bölünmenin ve ayrılıkçılığın içine sürüklediğini bildiğinden ve zaten amaçlarının da bu olduğundan artık iyiden iyiye şüpheleniyorum. Beni asıl üzen, bu durumun herkes farkında olmasına rağmen, hukukçuların ve diğer siyasi partilerin neden sağlıklı tepkiler vermedikleri...

%47' lik oy oranı bu ülkede iktidarlara istediklerini yapabilme hakkı veriyorsa, birkaç torba kömür, biraz para ve zümrelere özel ilgi, icraattan daha önemli ve oy vermek için yeterli sebepse, demokrasi olarak tanımladığımız değerleri ve vatandaşlık bilgimizi tekrar gözden geçirmemiz gerekiyor.

Tarih bilgisi ve analiz yeteneğini ise artık sayın vatandaşlarımdan maalesef bekleyemiyorum, zira onların daha önemli magazinel ve sportif sorunları var...

UYAN TÜRKİYEM, SİLKİN VE KENDİNE GEL...

21 Ocak 2008

Rapidshare.com Kapandı(mı ?)...

Bu adreste rastladığım habere göre Rapidshare.com 19 Ocak itibariyle kapanmış... Sözüm ona Almanya' da telif haklarını çiğnediği gerekçesiyle kapatılmış ancak site şu anda çalışıyor. Daha da önemlisi Rapidshare News' da yapılan açıklamaya göre bir teknik sorun sebebiyle 50 Mbit' lik bant genişliği kaybı yaşanmış ve bu aralıkda Rapidshare' e erişilememiş. Sitenin verdiği kaynaktan birebir aldığı anlaşılan haber de biraz panikle karışık provakasyon kokuyor gibi geldi. Ben de dahil Rapid' in sevmeyeni çoktur ama hakkını da yememek lazım, çok işimizi görmüştür...

Copyscape - İçerik Koruma


Özellikle yurdum webmaster' ında yaygın olan kopyalama yoluyla içerik oluşturma alışkanlığına çözüm olmasa bile bir süre sonra yıldırabilecek bir çözüme rastladım. Bu adreste görüp incelediğim Copyscape hakkında ben de görüşlerimi belirtip, linkini vermek isterim. Arkadaşa da araştırması için teşekkürler. Gerçi bu da bir nevi kopya içerik gibi oldu ama konu hakkındaki bir kaynak tan haberdar edebilmek adına hoşgörülebilir bence :)

Siteye girdiğinizde karşılaştığınız basit arayüzde arama kutucuğuna araştırmak istediğiniz içeriğin bulunduğu sayfanın linkini yazıp arattığınızda, benzer ya da aynı içeriğe sahip sayfalar varsa bunların listesi geliyor. Normal şartlarda arama motorları üzerinde çok daha fazla zaman harcayarak, farklı kombinasyonlar deneyerek bulabileceğiniz bu adresleri tek noktada toparlayabilmek çok faydalı...

Buna ek olarak kendi çabanızla ilgili site sahibine ulaşıp da sonuç alamadıysanız da Utanç Duvarı aracılığıyla bu siteleri deşifre edebilir, eğer hala vicdanları biraz varsa, utanıp kopyacılıktan vazgeçmelerini sağlayabilirsiniz. Utanç Duvarı' nı ve buradan sonuç almış blog yazarlarının yazılarını da okursanız, başarılı sonuçlar aldıklarını ifade etmişler.

Gelişen Türkiye' mizde üretenin emeğine saygı duymayı öğreneceğiz birgün... umarım...

18 Ocak 2008

Sitebilgi.Net


Sitebilgi.Net, öncelikli olarak bloglara odaklanmış, ancak tüm siteler için hizmet veren bir sorgulama servisi. Bu servis sayesinde arama kutucuğuna gireceğiniz adresteki sitenin popülaritesini kısa sürece alacağınız detaylı bir raporla öğrenebiliyorsunuz. Edineceğiniz bilgiler ise;

  • Google PageRank
  • Alexa Sırası
  • Google Backlink
  • Yahoo Backlink
  • Tusul sonuçları
  • Blograzzi Sırası
  • Technorati Sırası
  • Del.icio.us linkleri

Tasarımın sadeliği ve başarısı da kullanımı kolaylaştırıyor. Soru sonrasında listenin altında verdiği link yardımı ile aynı sorguyu örneğin sayfanıza yerleştirerek ziyaretçilerinize de sunmanız mümkün.

Düzenli gelişme sürecinde olduğu anlaşılan servisi takip etmekte fayda var.

Microsoft İşletim Sistemlerinin Tarihçesi


Listeniz.Net adlı blogda rastladığım bu yazıyı paylaşmak istedim. Microsoft tarafından şimdiye kadar üretilmiş bütün işletim sistemlerinin ekran görüntüleriyle birlikte kısa tarihçelerini vermişler. Başarılı bir çalışma olmuş.

Ayrıca blogun geneli hakkında da yorum yapmak da fayda var. Kendilerinden aşağıdaki gibi bir paragrafla bahsetmişler;

" Listeniz.Net ekip olarak, gündemi takip ederek okuyucularına en yeni ve doğru haberleri iletmeyi ilke edinmiştir, sizlerinde katılımı ile doğru, güncel ve ilginç bir hayat listesi oluşturmayı hedeflemektedir.

6 Faklı dilde hazırlanan Listeniz.Net sadece tek bir kesime değil, dünya genelinde internet giren her ortamda başvuru kaynağı olmayı hedeflemektedir. Okuyucularında katkısıyla dev bir kitleye ulaşmak için çalışmaktadır.."

Farklı konu başlıklarına yayılmış içeriği güzel bir tasarım ve başarılı bir navigasyon sistemiyle sunmuşlar.

Hemen RSS' i alınıp, saklanmalı. Güzel kaynak...

16 Ocak 2008

Google - PR Güncelleme - Ocak 2008

Google PR Logo
Bir süredir dönen dedikoduların gerçek olduğu ortaya çıktı. Google yeniden PR güncellemesi yapmaya başladı. Blogumun yeni PR' ı da 2 olmuş bu arada; iyi bir haber bu benim için...

Henüz diğer sitelerimde bir güncelleme olmadı. Malum Google' ın dünya üzerine yayılmış birçok datacenter' ı var ve hepsinin güncellenmesi de biraz zaman alacaktır elbette...

Bir ara Google' ın PR sisteminden vazgeçeceğine dair söylentiler de dolaşıyordu ortalıkta ancak PR sistemi üzerine bu kadar yoğunlaşıp, algoritmayı sürekli geliştiren Google' ın bu sistemden vazgeçmesini ben şahsen beklemiyordum.

Güncellemeler hepimize hayırlı olsun :)

15 Ocak 2008

Yapılaşma Rezilliği


İstanbul' un belki de merkezi sayılabilecek bir semt Mecidiyeköy. Ancak günden güne yaşanmaz bir yer oluyor. İstanbul' un birçok ilçesinde ve semtinde yaşanan ortak sorunlar yani trafik, düzensiz yapılaşma, altyapı eksikliği ve kültür erozyonu burada da dayanılmaz bir süratle büyüyor.

On yıldan daha fazla süredir iş sebebiyle Mecidiyeköyle bağlantım var, değişimi bizzat yaşıyorum. Yaşanan biçimsiz ve plansız büyüme sebebiyle sıkıntılarda kontrolsüz olarak büyümeye devam ediyor.

Trafik her geçen gün biraz daha sıkışıyor, sorun uzadıkça birkaç semt ötesinin bile trafiğini etkiler hale geliyor. Mecidiyeköy' ü iş merkezi haline getirenler bu ayrıntıyı gözden kaçırıyorlar. Ara sokakların üç-beş günde bir şekli ve trafik akış yönü değiştiği için sürekli bir karışıklık hakim.

Belediyenin ve ilgili birimlerin sorumsuzluğu sebebiyle boş bulunan her toprak parçasına bir bina dikilir oldu, semt sakinlerinin yaşam alanları en aza indirildi. Bırakın bir parkı, yeşil alanı, ağaç görmek bile mucize...

Plansız yapılanma sürecinin en büyük sıkıntısı da otopark problemi. Bölgede yeni yapılan binaların hiçbirinde otopark yok ve bu ayrıntıya hiç kimse aldırmıyor. Bölgede sayıları sürekli artan yeni iş ve alışveriş merkezleri yüzünden konut ve işyeri fiyatları akıl almaz oranda arttı ancak bu artışın yanında yoğun talebin getirdiği sıkıntılarda katlanarak büyüyor.

Sabah saatlerinde olur da aracınıza bir boş yer bulursanız şanslısınız, akşamları bu zaten mümkün olmuyor. Birkaç saat içinde ise aracınızı tanınmaz halde bulabilirsiniz zira bölgedeki inşaatlar ve bunların denetimsizlik yüzünden semti kömür ocaklarından daha tozlu hale getirmesi sebebiyle ortalıkta göz gözü gözmüyor... Özellikle de hakkında bir sürü şaibe çıkan Taşyapı çevre sokak ve caddeleri yaşanmaz hale getirmeye devam ediyor.

Adı geçmeye başladığında bile bölgedeki emlakçıların ve rant düşkünlerinin iştahını kabartan bu projenin asfalta, kaldırımlara verdiğinden daha fazla zararı çevreye verdiğini bölgede rahatlıkla görebilirsiniz. Şantiyede çalışma devam ederken hemen yanıbaşındaki durakta on-onbeş dakika otobüs bekleyin, üzerinizde ince bir toz tabakası göreceksiniz... 2007 Türkiyesinde sokakların hala çamurlu olması kulağa garip geliyor değil mi?

---------------------------------------

Semtte artan rant elbette birçok insanı da buraya çekiyor. Derdi etrafına ya da insanlığa fayda sağlamaktan ziyade cebini doldurmak olan bir sürü yamyam buralara akın ettikçe insanların, esnafın ve bölgedeki sosyal yaşamın da kalitesi giderek düşüyor.

Alışveriş merkezinden daha az okul var bölgede... Sokak aralarından serseriler eksik olmuyor. Maç ya da benzeri durumlarda evlerden bir anda silahlar atılmaya başlanıyor ama öyle bir iki ev de değil... Sanki bir çatışmanın ortasında kalmış gibi oluveriyorsunuz bir anda. Bölge yakın semtlerde de yoğun olarak göç aldığı için kültür dengesizliği ve getirdiği sorunlar çok net görülebiliyor.

Meydandan içeride, daha alt kotlarda kalan bölgeler, tarikatlar tarafından parsellenmeye devam ediliyor. Benim gibi sıradan vatandaş bile bunu biliyor ve farkına varabiliyorsa umarım güvenlik güçlerinin de bir çalışması vardır bu konuda...

---------------------------------

Sokaklar köy meydanı gibi sokak köpekleriyle dolu, akşamları bir saatten sonra buralardan geçipte köpek saldırısına uğramayan yoktur. Hatta daha geç saatlerde de bazı sokakların egemenliği tamamen köpeklere geçiyor.

Bölgede kalan birkaç kasap esnaf da akşamları artıklarını direk diplerine gazete üzerilerine sererek bıraktıklarından bölgeden köpeklerde eksik olmuyor. Bir de acilen hastanaye kaldırılması gereken bir kaç akıl hastası yaşlı teyzemiz var ki onlar da evlere şenlik. Evladına o kadar bakmaz; tencereyle bu hayvanlara yemek taşıyorlar... İyi güzel hayvan sevgisi iyi birşey de, hava karardımı arabasız bazı sokaklara girmek mümkün değil o nasıl olacak ?

Bu yazdıklarımın da, eğer teknolojiyle ilgileri varsa ve bu sayfalara ulaşabilirlerse, yetkililer tarafından kimi yerlerinde suç duyurusu, kimi yerlerinde ise şikayet olarak alınmasını talep ediyorum...

8 Ocak 2008

Irak' a Yardım Vaadi


ABDullah Gül, ABD gezisi sırasında gazetecilere verdiği demeçde Irak'ın PKK sorununa çözüm üretebilmesi durumunda ekonomik ve siyasi yardımların artırılacağı yönünde bir vaatte bulunmuş.

Böyle bir açıklamayı ben talihsiz bir açıklama olarak görüyorum. Bölgedeki avantajlı konumumuzu ağırlığa dönüştürmek yerine "sen bana bir güzellik yap, ben de seni görürüm; merak etme..." gibi bir tavır takınmak ne kadar doğru olur bu başlı başına bir soru bana göre...

Kaldı ki haklı olduğumuz bir durum var ortada. Bizim bu noktada yaptırım hakkımızı ve gücümüzü sonuna kadar kullanmamız ve milli irademizi göstermemiz gerekirken, bizden çok daha zayıf durumda olan ve birşey yapamayacağını itiraf bile etmiş olan bir devletin becerisine kaldık gibi bir hava yaratmak ne kadar doğrudur ? Irak zaten hata içinde olduğunun farkında, birşey yapabilecek olsaydı, PKK' yı topraklarından çıkarabilecek siyasi iradeye sahip olsaydı şimdiye kadar çıkarır, Türkiye' yi karşısına alma riskine girmezdi. Bu duruma sebep olabilecek diğer önemli etken olan Barzani ve Talabaniyi de zamanında sustururdu.

Herşeyi bir yana bırakın, Irak' a neye dayanarak ne taahhüdü veriyorsunuz ? Noter katipliğini yaptığınız hükümetin allak pullak ettiği ekonomik dengeler düzelmemişken, içeride nüfusun yarıdan çoğu açlık sınırının altında yaşarken, birçok çocuk bırakın okulu, yiyecek yemek, kalacak yuva bulamazken, bir de başımıza Irak' a yardım belası mı saracaksınız ? Kimin parasıyla kime yardım ediyorsunuz, hangi ülkeyi ne sebeple kalkındırıyorsunuz ? Zamanı geldiğinde BOP' dan payınıza düşeni alabilmek için yatırım mı bu vaatler ?

Zamanın da peşmergeleri de kabul ettik, başka ülkelerdeki soydaşlarımızı, kardeşlerimizi de aldık yanımıza, delikanlı toplumuz ya biz...

Yalnız bir gariplik var, o zaman açlar diye el uzattığımız ve yer yurt verdiğimiz insanların hepsi bizim topraklarımızda han hamam sahibi oldu, toprak satıp para kazanıyorlar, iş güç sahibi oldular, fakat ülkenin gerçek halkı aynı ekonomik sıkıntıları yaşamaya devam ediyor.

Herkese yardım etmeyi pek seven rahmetli Özal döneminden beri bu ülkenin başına gelmeyen kalmadı, daha önce de vardı elbette, salt onun suçu değil ama, o dönemden beri de hem bu sonradan gelen halkların bariz farklı haklar edinmeleri, hem de etnik kavgaların bu kadar belirgin olması ve şiddet dozunun artması da gözardı edilmemeli.

Bu tarihi hataları da unutmamak, birşeyler için söz verirken birkaç kez düşünmek gerekiyor...


7 Ocak 2008

Stage6




stage6.com yüksek kalitede videoların paylaşıldığı bir site. Doğal olarak kotalı ADSL kullanıcılarına hitap etmiyor. Youtube' dan farklı olarak kaliteden ödün verilmediği için dosya boyutları fazlasıyla büyük. HD videolara da rastlamak mümkün hatta...

Siteyi kullanabilmeniz için de DivX Web Player plugin yüklü olması gerekiyor. Eğer Firefox kullanıyorsanız gerekli plugin' i Firefox direkt kendisi bulup indirecektir. IE' de denemedim ama o da aksini yapmayacaktır herhalde.

Youtube ve benzeri video sitelerinden farklı olarak izlediğiniz videoyu indirmek isterseniz üçüncü parti tabir edilen yardımcı programlara ihtiyacınız yok. Dosyayı doğrudan .divx formatında bilgisayarınıza indirebiliyorsunuz. Sadece videonun ortasında yer alan play tuşunun hemen yanındaki aşağı ok resimli tuşa basmanız yeterli.

Sitede bu formatı oynatabileceğiniz programı indirmeniz için bir de link zaten verilmiş.

Ayrıca bilgisayarınızda DivX codecler yüklüyse rahatlıkla bu videoları da izleyebilirsiniz. Değilse de bu adreslerden güncel codecleri indirebilirsiniz.


Klite özellikle tavsiyemdir, her yönden çok başarılı bir codec paketi, ayrıca içinde Media Player Classic' de son sürümüyle geliyor. Yalnız bu siteden indireceğiniz .divx uzantılı videolar için DivX' in son versiyonuna da sahip olmanız gerekiyor olabilir.

4 Ocak 2008

Tarihi Mekanlarda Sanal Turlar

360TR.Com adresinden ulaşabileceğiniz bu hizmet Cansız Hayal Tasarım tarafından ücretsiz olarak sağlanıyor. Uzun zaman önce yine aynı firmanın hazırladığı Topkapı Sarayı turunu incelemiştim ve çok keyifli, kullanışlı bulmuştum. Şimdi ise siteyi incelediğimde gördüm ki, sanal tur yapılabilecek yerlerin sayısını epey arttırmışlar. Mekanlara yerleştirilmiş olarak gösterilen sanal kameraların sayısı da arttığı için daha fazla detaya ulaşmak mümkün.

Örneğin biraz önce Mevlana Müzesini inceledim. Daha önce Konyaya gitmiş olmama rağmen, bir seferinde tadilata, bir seferinde de mesai bitimine denk geldiği için o müzeyi gezememiştim bir türlü...

Tarihi mekanlar ve müzeler dışında da bazı illerin görülmesi gereken yerleri için benzer çalışmalar da yapmışlar. Panaromik fotoğraflarla o yerleri yakından görmüş kadar olabilirsiniz.

Cansız Hayal Tasarım' ın ellerine sağlık diyelim...

3 Ocak 2008

Yılın İlk Karı


İstoşumda 2008' in ilk karı yağdı. Sabah evden çıktığım da atıştırıyordu. Dudağımın kenarında ufak bir gülümseme hissettim. Bir saat kadar önce de kocaman tanelerle yağmaya başladı tekrar.

Cam kenarından seyrederken çok güzel görünüyor ama dışarısı oldukça soğuk... Allah dışarıda olanların, dışarıda çalışanların yardımcısı olsun.

Özellikle şöför arkadaşlar için de küçük bir hatırlatma yapmak istiyorum. Bu havada sürat ve maceranın sonu ölüm demek. Dikkatli ve sakin kullanın araçlarınızı. Takip mesafesine de özellikle dikkat etmek ve fazladan pay bırakmak da fayda var. Gizli ya da açık buzlanma sebebiyle aracınızın fazladan kayabileceğini ve kontrolü kaybedebileceğinizi de hesaplayarak hareket edin...

Kazasız belasız günler herkese...