28 Ocak 2009

1.474 MP Fotoğraf

Hürriyet' de gördüğüm bu haber biraz da "hade len" edasıyla okumama sebep oldu. Sonra linkteki siteyi inceleyince "yuh" olarak yenilenen ruh halime sizi de dahil etmek istedim... Böyle bir çalışmayı kaçırmayın, inceleyin derim... Çok dikkatle incelendiğinde birkaç ufak montaj hatası dışında neredeyse kusursuz, tek parça bir fotoğraf gibi. O Montaj hataları da kameranın hareketi sırasında bir tarafında kurt olduğundan olsa gerek yerinde duramamış tipler yüzünden :)

Amerikalı David Bergman, Barack Obama'nın yeminini devasa bir foto-montaj ile bir araya getirdi. Bergman 220 tekil fotoğraftan 1474 Megapiksel büyüklüğünde bir panorama oluşturdu.

Çekimler için bir Canon G10 fotoğraf makinesini Gigapan-tripod'un üzerine yerleştirdi. Tripod makineyi otomatik olarak döndürüyordu ve böylece seremoninin her ince detayı kayıt altına alınıyordu. Son olarak resimleri uygun yazılım ile tek bir devasa resme dönüştürdü. Bergman'ın MacBook Pro'su bu hesaplama işlemleri için toplamda altı buçuk saate ihtiyaç duydu. Nihai TIF-dosyasının boyutu ise neredeyse 2 GB.

Berhman resmi tüm 59.783 x 24.658 pikseli ile beraber burada yayımladı. Resmi Google Maps'e benzer bir arayüz üzerinden pürüzsüz bir şekilde izleyebilirsiniz. Verdiğimiz linke tıklamanız yeterli, zira orkestranın önündeki nota defterine kadar birçok detayı net bir şekilde görmeniz mümkün.


26 Ocak 2009

Ne ki bu ?


Bir bakıyorsun rüzgar bu yönden esiyor, bir bakıyorsun öbür taraftan. Tam yüzünü dönüyorsun biraz ferahlamak için, dönüveriyor rüzgar, saçların savrulup, yüzüne, gözüne çarpıyor... Yine de keyif alıyorsun, öyle ya da böyle bir rahatlama, bir huzur hissi var içinde...

Derin bir nefes çekip kapatıyorsun gözlerini, havadaki çiçek kokularını içine çekiyorsun... Güneş yüzüne değdiriyor sıcacık ellerini, yanaklarını okşuyor... "Oh be" diye geçiriyorsun içinden, "yaşamak ne güzel..."

Gözlerin kamaşıyor, mutlu oluyorsun... O hafif rüzgar ürpertiyor, yaşadığını hissediyorsun... Dönüp yanındakine fısıldamak istiyorsun, "seni seviyorum, o yüzden bütün bu huzur, bütün bu mutluluk..."

Kim mi yanındaki ? Kim olacak; yalnızlığın...

Image from *heise

25 Ocak 2009

Yaşayınca Anladım

Can Yücel' den muhteşem bir şiir... Pek severim... Allah rahmet eylesin...

Yaşayınca Anladım...

Bunca zaman bana anlatmaya çalıştığını, kendimi bulduğumda anladım.
Herkesin mutlu olmak için başka bir yolu varmış,
Kendi yolumu çizdiğimde anladım...
Bir tek yaşanarak öğrenilirmiş hayat, okuyarak, dinleyerek değil..
Bildiklerini bana neden anlatmadığını, anladım..
Yüreğinde aşk olmadan geçen her gün kayıpmış,
Aşk peşinden neden yalınayak koştuğunu anladım...
Acı doruğa ulaştığında gözyaşı gelmezmiş gözlerden,
Neden hiç ağlamadığını anladım...
Ağlayanı güldürebilmek, ağlayanla ağlamaktan daha değerliymiş,
Gözyaşımı kahkahaya çevirdiğinde anladım..
Bir insanı herhangi biri kırabilir,ama bir tek en çok sevdiği, acıtabilirmiş,
Çok acıttığında anladım...
Fakat, hak edermiş sevilen onun için dökülen her damla gözyaşını,
Gözyaşlarıyla birlikte sevinçler terk ettiğinde anladım..
Yalan söylememek değil, gerçeği gizlememekmiş marifet,
Yüreğini elime koyduğunda anladım..
''Sana ihtiyacım var, gel ! '' diyebilmekmiş güçlü olmak,
Sana ''git'' dediğimde anladım...
Biri sana ''git'' dediğinde, ''kalmak istiyorum'' diyebilmekmiş sevmek,
Git dediklerinde gittiğimde anladım...
Sana sevgim şımarık bir çocukmuş, her düştüğünde zırıl zırıl ağlayan,
Büyüyüp bana sımsıkı sarıldığında anladım...
Özür dilemek değil, ''affet beni'' diye haykırmak istemekmiş pişman
olmak, Gerçekten pişman olduğumda anladım...
Ve gurur, kaybedenlerin,acizlerin maskesiymiş,
Sevgi dolu yüreklerin gururu olmazmış,
Yüreğimde sevgi bulduğumda anladım...
Ölürcesine isteyen,beklemez,sadece umut edermiş bir gün affedilmeyi,
Beni af etmeni ölürcesine istediğimde anladım..
Sevgi emekmiş,
Emek ise vazgeçmeyecek kadar, ama özgür bırakacak kadar sevmekmiş...

Can Yücel

19 Ocak 2009

Önceki Hayatım

Genelde saçma bulurum ama yapmadan da duramam böyle testleri :) Bakın bana ne çıktı...

Müzisyen
Bir önceki hayatınızda profesyonel olarak ya şarkı söylüyor yada bir enstrüman çalıyordunuz ama kesinlikle müzikle uğraşıyordunuz. Şu an müzikle uğraşmıyor olsanız bile müzik kulağınız çok iyi olmalı çünkü bir önceki hayatında bu kadar takdir toplayan bir müzisyen olarak şimdiki hayatınıza da bir yansıma olmuştur. Müzikteki yeteneğiniz konusunda hakketiğiniz kadar iyi yerlere gelemediniz ama gerçekten çok mutlu bir hayat sürdünüz. Türlü şanssızlıklar peşinizi bırakmadı fakat siz bunları umursamadınız çünkü müzik, hayatınızda olduğu sürece siz hep mutlu olmasını bildiniz. En büyük üzüntünüz erken yaşta eşinizi kaybetmek oldu fakat o kadar büyük bir aşk yaşadınız ki çocuklarınızla beraber ömrünüzün sonuna kadar eşinizin anısıyla yaşamayı tercih ettiniz.

8 Ocak 2009

Bu Zihniyete Lanet Olsun

Aşağıdaki yazı, Ankara’da doğalgaz sızıntısı sonucu yaşamını yitiren yedi genç için yapılan habere olan ortak bir tepkidir. Katılıyorsanız yazıyı kopyalayıp blogunuzda yayınlayabilirsiniz.

Yılbaşında ölen 7 çocuk üzerinden yaptığınız haberleri kınıyoruz. Yaşları 19 ile 23 arasında değişen, hayatlarının baharında 7 çocuğun doğal gazdan zehirlenerek ölmelerini, alkole, uyuşturucuya, ahlaksızlığa, Filistin’e bağlamanız akıl alır bir şey değil ve hiçbir şekilde dine ya da insanlığa sığmıyor. Kimse Filistin’de çocuklar ölüyor diye sevinmiyor. Hiç kimse Kuran kursu yıkılıp da altında can veren çocuklara sevinmiyor. Kimse depremde ölen binlerce cana sevinmiyor. Ama siz, resmen “ölümü hak ettiler, kendi suçları” demeye getiriyorsunuz ve işin esas sorumlularının aranmasına engel oluyor, olaydaki ihmalin göz ardı edilmesine sebep oluyorsunuz. Yılbaşı kutlaması ya da değil, alkollü ya da değil, hatta inançsız ya da değil, hiç kimse böyle bir ölümü hak etmez.

Siz kan üzerinden propaganda yapıyorsunuz, sizler resmen ölümü, tecavüzü meşru kılma çabası içerisinde suça davetiye çıkarıyorsunuz. Cahil, saf insanlara “birisi alkol alıyorsa, ölebilir” mesajı veriyorsunuz. Ne yaptığınızın farkında mısınız? Sitelerin kapatıldığı, içkinin yasaklandığı, porno zina tartışmalarının yaşandığı şu günlerde siz ahlak bekçiliği yapıp, ona buna laf atarken, bünyenizde bir yazar başkasıyla evliyken, yaşı reşit olmamış bir kızla sevişiyor ve siz iki yüzlüce bunu savunabiliyorsunuz. Başkalarından beklediğiniz ahlak sizde nerede? Hangi ahlaktan bahsediyorsunuz siz gerçekten? Alkolün, yılbaşı kutlamalarının ahlakımızı bozacağını söyleyen sizler, şu yaptığınız haberlerle ahlaksızlığın dik alasını yaptığınızın farkında değil misiniz gerçekten? Siz suçlunun kimliğine bakmadan suçlamayı, mazlumun kimliğine bakmadan onun yanında olmayı öğrendiğiniz zaman gerçekten “iyi” olacaksınız oysa, bu tavrınızla ise sadece kötüsünüz, kötü kalplisiniz, sizin için bir şey ifade edecekse ‘cehennem’liksiniz. Toplum huzurunu bozmak suçundan size dava açılması en büyük dileğimiz. Zira siz toplumu bölüyorsunuz, uçurumlar yaratıyorsunuz, şiddeti körüklüyorsunuz, insanları tahrik ediyorsunuz. Perişan olmuş 7 ailenin acısına, hayattaki en büyük acıyı yaşayan o ailelere, umarsızca nanik çekiyor, onlarla dalga geçiyorsunuz. “Filistin’de ölenleri düşünün, bunları değil” diyorsunuz. Oysa o ayrı bir şey, bu ayrı. İnsan eğer içinde insan sevgisi taşıyorsa, her iki olay karşısında da acı duymayı, saygı duymayı bilir. Biri diğerini engellemez. Ama maalesef, sizin insanlığınız ölmüş ve başkalarınınkini de öldürmek için elinizden geleni ardınıza koymuyorsunuz. O çocuklar alkol mü aldı, esrar mı içti, seks mi yaptı bilinmez. Önemli de değil. ölüm sebepleri bunlar değil çünkü. Doğal gaz sızıntısı sizi de uykunuzda yakalayabilir çünkü. Ayrıca, bu insanlar fahişe de olabilirlerdi, alkolik de, uyuşturucu bağımlısı da, hatta sizin için en kabul edilemez şey de olabilirlerdi: bir kafir! Ne olursa olsun, ölüm ‘yaşasın, hak ettiler’ denecek bir şey değildir. Bunu demek katillere icazet vermektir. Size göre alkol alan birinin, açık giyinen birinin, kızlı erkekli aynı evde bulunan birinin, bir katilden, bir tecavüzcüden daha ahlaksız olması ne kadar acı. Özür dileyeceğinizi umuyoruz. Çünkü o ailelere bir özür borçlusunuz, bu ülkeye bir özür borçlusunuz. Depremde kaybedilen binlerce canın ardından yapılan “7.4 yetmedi mi” zihniyetini, bu nefreti siz doğuruyorsunuz çünkü. Sizin kararmış kalbiniz, yozlaşmış ahlak anlayışınız doğuruyor. Susmanızı diliyoruz artık. Çünkü hezeyanlarınıza inanan, bir takım saf insanlar var. Din maskesi altına sakladığınız, aslında dinle en ufak bir alakası olmayan zihniyetinizi göremeyen bir dolu insan… Susun artık. Susun gerçekten. Allah değil ama şeytan sizinle gurur duyuyor olmalı. Ölenlerin her ne olursa olsun, insan olduğunu hatırlamanız ve bu tip bir acıyı bir gün sizlerin de yaşamamanız dileğiyle… Dikkat edin, “yaşamamanız” diyoruz biz hala, çünkü biz iyiyiz, biz insanız, biz kimse ölsün, evlat acısı yaşasın istemiyoruz. Zihniyetleri her ne olursa olsun istemiyoruz. Çünkü biz sizin gibi şeytan değiliz, olamıyoruz maalesef.


Abraxas' dan alıntıdır...

5 Ocak 2009

Ortadoğu' da erkek var mı ?

İnternette dolaşan bir fıkra var; hemen paylaşmak istedim. Pek keyifli, sağlam da bir mesajı var. İsrailin katliamına ses çıkaramayan ortadoğuyu da tarif ediyor aslında...

Bağdat'ta bir alışveriş merkezinde kadın hızla erkekler tuvaletine yönelir, tuvalet görevlisi

"Yanlış yere girdiniz burası erkekler tuvaleti"

kadın

"Neden, içeride El ZEYDİ'mi var?" der,

adam

"Yok, O'nunla ne ilgisi var? "

Kadın

"Orta Doğu'da El Zeydi'den başka erkek mi var?.."