27 Şubat 2010

Fool's Garden - Lemon Tree

Keyifle dinlediğim bir şarkıdır, herkes dinlesin istedim...





I'm sitting here in the boring room
It's just another rainy Sunday afternoon
I'm wasting my time
I got nothing to do
I'm hanging around
I'm waiting for you
But nothing ever happens and I wonder

I'm driving around in my car
I'm driving too fast
I'm driving too far
I'd like to change my point of view
I feel so lonely
I'm waiting for you
But nothing ever happens and I wonder

I wonder how
I wonder why
Yesterday you told me 'bout the blue blue sky
And all that I can see is just a yellow lemon-tree
I'm turning my head up and down
I'm turning turning turning turning turning around
And all that I can see is just another lemon-tree

I'm sitting here
I miss the power
I'd like to go out taking a shower
But there's a heavy cloud inside my head
I feel so tired
Put myself into bed
Well, nothing ever happens and I wonder

Isolation is not good for me
Isolation I don't want to sit on the lemon-tree

I'm steppin' around in the desert of joy
Baby anyhow I'll get another toy
And everything will happen and you wonder

I wonder how
I wonder why
Yesterday you told me 'bout the blue blue sky
And all that I can see is just another lemon-tree
I'm turning my head up and down
I'm turning turning turning turning turning around
And all that I can see is just a yellow lemon-tree
And I wonder, wonder

I wonder how
I wonder why
Yesterday you told me 'bout the blue blue sky
And all that I can see, and all that I can see, and all that I can see
Is just a yellow lemon-tree

26 Şubat 2010

Ne yapsam acaba ?

Bir süredir inanılmaz yoğun bir tempoyla çalışıyorum ve çok yorgun hissetmeye başladım artık. Eski enerjim kalmadı, belki ondandır. Duygusal travmaları, depresyonları, kendime kaçışları ve hayata geç kalışlarımı da sayarsak ruh halimi de özetlemiş oluyorum...

İş hayatım yoğunluğuna rağmen pek keyifli, manasız bir şekilde arkadaşlarım beni çok neşeli buluyorlar ve çok seviyorlar sağolsunlar. Bir şubeden diğerine geçerken "ne zaman geleceksin ?" diye soruyor insanlar... İyi de sizin gördüğünüz, sizi mutlu eden, eğlendiren o neşeyi ben niye farkedemiyorum ?... O değil de sakın sorunlu yazılımlar ve bozuk bilgisayarlar yüzünden olmasın bu sorular ?

Akşamları devam ettirmem gereken bir sürü proje birikti, dolayısıyla akşamlar da iptal... E ne zaman dinlenebilirim acaba ?

Hiç yoktan hafta sonu bira ve heavy metal var... Ucuz bira, sert müzik kalıbı yani :)

En azından borçlarımı bitirmek üzereyim, sonrasında ilk iş keman derslerine başlıyorum... Bu yaştan sonra ne kadar öğrenebilirim kestiremiyorum ama denemekte fayda var... Sonraki aşamada eğer cesaretimi toplayabilirsem kanun almak ve çalmayı öğrenmek hedefim... Bir de gitar için almam gereken ekipmanlar var...

Sonrasında şu motorsiklet alma konusunu da tekrar gözden geçirmekte fayda var.

En azından heveslerim var hâlâ, bu da bir çeşit avuntu işte...

Bir de fotoğraf makinası mı alsam acaba, çok sarmaya başladı beni bu konu...

Yok yok cevap beklemiyorum, söyleniyorum işte kendi kendime ben... Neyse haydi kaçtım ben, biraz konu biriktirip dönerim en kısa zamanda...

21 Şubat 2010

Haydi gidelim buralardan...

Bir hafta sonu nasıl geçer ? Yaşanmışların en güzellerini yaşadıktan, gittikçe artan huzuru, mutluluğu tattıktan ve bütün değerlerini, umutlarını yine böyle bir günde yitirdikten sonra, haddinden fazla kendimle kaldığım ve beni kasvetiyle boğan ve beni yalnızlığımın bataklığına ite kaka yuvarlayan bir günü nasıl atlatayım...

Dakika dakika sayarak, her nefes aldığımda biraz daha eğerek boynumu ve etrafımda döne döne, gitgide üzerime kapaklanan bu eşyaların arasında, duvarlarda yankılanan ve kulaklarımı delip içimi ateşlere boğan seslerle...

ve her hatırladığımda içimi ezen, hiç unutamadığım, beynimi delen, zihnimin içindekileri çekip çıkaran o bakışları ve o bakışlardaki aşkı ve merhameti ve tutkuyu ve görkemli sevgiyi görebilmiş olduktan sonra nasıl bakayım aynalara ?... Ben vardım o gözlerin içinde, şimdi aynalarda bile göremiyorum yansımamı, kamaşmıyor gözlerim hiçbir nurla...

Atlattım sayalım bir hafta sonunu, ya hayat ne olacak ? Bir ömür var daha önümde...

ve sen kadim dostum, sadık sevgilim, huysuz yoldaşım; yalnızlığım... ve sen gel yine benimle, tut elimden, al beni en derinine...

Haydi gidelim buralardan ve bir daha dönmeyelim...

18 Şubat 2010

Zayi

"Neşemi kaybettim, hükümsüzdür..."

Gömüp kafamı yastığa, yorganı da kafama çekip, hiç çıkmadan yataktan, günlerce uyuyabilirim. Kendimi o kadar yorgun hissediyorum ki, tarifi mümkün değil...

Beden yorgun olsa, uzatıp ayaklarımı şöyle bir kestirsem dinlenirim geçer de, kafam yorgun, onu nereye uzatsam kestiremiyorum.

Umutlarım vardı, beklediğim, hayalini kurduğum günler... Ne demiştik;

"Yorgun düşlerimiz vardı bizim.

Bir bir vurdular hepsini...
Hiç kanamadı, çünkü,
Zaten hiç yaşamamışlardı"*


Evet, aynen öyle... Yine izin verilmedi nefes almalarına, boğuldular, öldüler...

Ben beklerim yinede, sabrederim... Birgün yine ısıtır belki o güneş içimi, geç de kalsa gelir ben donup ölmeden... Umarım...

----

*Düşler

7 Şubat 2010

Ateş Beni Çağırıyor...

Bir e-posta geldi geçenlerde, akıllara zarar... Koştum hemen abdest aldım okumadan önce, mazallah çarpılırım falan... Hala içim bir acayip, olur mu yahu böyle mesaj, yüreğime inecekti...

"Alemlere rahmet HZ MUHAMMED S.A.V" sana Facebook'tan mesaj gönderdi...

Daha önce de bir sürü grup daveti gelmişti ama bu en enteresanıydı. Yurdum insanı sosyal ortamlarda başka konseptlerde de envai çeşit radikal işler gerçekleştirmişti ama Facebook bu konularda sınır tanımaz  bir yaratıcılık imkanı sunuyor bu parlak nesile...

Hani diyorum ki en azından grupların adlarını biraz daha dikkatli seçseniz, şık olmaz mı?  :)

Bu arada camiye pek gitmem, oradan ulaşamadılar diye facebook' u denemiş olabilirler mi acaba ? Dur ben bu hafta bir cumaya falan gideyim bari...