9 Eylül 2009

Bürokraside Temizlik

Gazeteler yansıyan bir haber, hükümetin marifeti ve kontrolüymüş gibi gösterilse de, "tespit ettik ve gereğini yaptık" havası yaratılmaya çalışılsa da, aslında devlet kurumlarının çeşitli kademelerinde kadrolaşmanın, akraba, eş dost kayırmanın ne boyutlarda olduğunun güzel bir örneği.

"Gece gelseler, pijamayla çıkar satarım" diyen maliye eski maliye bakanı ve onun amiri, "ben bu ülkeyi pazarlamakla mükellefim" diyen bir başbakan söz konusu olunca kadrolaşmayı çok görmemek lazım. Kaldı ki

6 Eylül 2009

Monolog

Bir ara şöyle bir yazı karalamışım...

Eskiden çok hönkürürdüm insanlara, hatta 20' li yaşlarımda, ne gerek varsa, kendime bir misyon yüklemiştim, insanlığı gerçeğiyle yüzleştirecektim... baktım ki ben kendi gerçeğimle yüzleşmemişim henüz; yalnızlığımla... Alkolik olmanın eşiğinden dönerken, bu salak görevden de istifa ettim. Uzunca bir süre ölümün herşeye çözüm olacağına inanmama rağmen aslında hayatı ne kadar sevdiğimi ve yaşıyor olmanın nasıl bir nimet olduğunu farkettiğimde eski sevgilime dönmeye karar verdim; İstoşuma... Sahiline aldı beni, bir de çay ikram etti... Dertleştik, seviştik, gülüştük... Sonra dedi ki bana;

- Nedir bu telaşın, yine gidecekmisin yoksa beni burada bırakıp, kendi masal dünyana...
- Masal dünyam tarumar İstoşum, orayı da talan ettiler... gidecek yerim de kalmadı artık...
- Ben sana söylemiştim zamanında; yavaş ol demiştim, ağır ağır yaşa, tadını çıkar hayatta olmanın demiştim...
- Ben de seni dinlememiştim... Haklısın...
- Ah benim uslanmazım...
- ...

5 Eylül 2009

Bir çeşit itiraf...

Klasik erkek hareketi olarak son günlerde bir sürü ayrıntıyı kaçırır oldum. Unutkanlık ve dikkatsizlikle karışık, özensizlik diz boyu... Kalp kırıyorum, can sıkıyorum. Amacını aşan cümleler kuruyorum...

Ben böyle değilim aslında sevgili, biliyorsun değil mi? Geçici birşey bu hanzoluk... Af, özür, rica... Hangisini uygun görürsen... Yeter ki kırılma bana, hevesini, heyecanını kaybetme... Kaybettirmeme de müsade etme...

Gölgelerin Gücü Adına


Küçük yaşta çocukların çok fazla televizyon seyretmesinin faydadan çok zarar getireceğinin herkes farkında. Asosyalleşme, dikkat dağınıklığı, konsantrasyon eksikliği gibi çeşitli sorunlara neden olabiliyor.

Ama yeni nesil bir acayip. Bir takım araştırmalar yapılmış ve çok fazla çizgi film izlemenin çocuklarda hiparaktivite' ye sebep olduğu görülmüş. Biz de çizgi film seyrederdik, hem de envai çeşit... Buna rağmen hiç kendimi camdan atmaya kalkmadım; "süpermenim ben uçabilirim" diye.. "Spiderman oldum, fışk fışk... nerde lan bu ağ ?!!! aaahhhhhhh" böyle bir sahne de yaşanmadı. He-Man oldum, Robotech robotlarından kullandım ama en büyük aksiyonum kolduktan atlamaktı. Yani ben mi fazla saftım bilmiyorum ama arkadaşlarımdan da yapan pek yoltu daha fazlasını... Gerçi bizim de çizgi filmlerde gördüğümüz en vahşi sahne Jerry' nin, Tom' un kafasına tavayla vurduğu sahnelerdi... Onun da aslında yanlış olduğunu kestirebiliyorduk, taklit etmiyorduk... Kardeşimin kafasına tavayla vurduğumu düşünemiyorum :)))

Ya nesil acayipleşti ya da çizgi filmler artık bir acayip... Yukarıda linkini verdiğim yazıyı anne babalar bir okumalı yinede...

Ball Clock

Bloglar için bir sürü eklenti bulmak mümkün ama şimdiye kadar gördüklerim arasında en etkileyici olanını sizinle paylaşmasam çatlardım... bir de bunu ekleyip blogun açılışını daha da geciktirmek istemedim, o yüzden konu olarak geçiştiriyoruz. Yine de aBowman' in bu yaratıcı ve sıradışı fikrini, uygulamanın başarısını da tebrik edelim...