18 Kasım 2009

Game Over


"Hayat bilgisayar oyunu değil, mario' nun bile 3 canı var, bizim 1 tane...

Ama level atlamak zorundayız yoksa bütün ömür gözlerimizin önünden biz mal gibi bakarken akıp geçiyor..."

9 Kasım 2009

Kimin Parası ?

Akşam gazetesinin yayınladığı bir habere göre alkışlarla karşılayıp, bağrımıza bastığımız sayın teröristlerimize bir de sıkıntı çekmesinler, kendilerine bir hayat kurabilsinler diye, 5000 TL nakit destek ödemesi yapılacakmış... Geldikleri kampta peydahladıkları piçlerine vatandaşlık verilecek, askerlik çağında olanlara fazladan 1 yıl süre tanınıp kendilerine bir düzen kurmalarına müsade edilecek... (Bu arada ben askere giderken bir sürü sıkıntılı durumum vardı ve ek vakit olmadığı için çoğunu bırakıp gitmek zorunda kaldım ve bazı sorunlarım kangrene dönüşmüştü...)

Öte yanda 80 yaşında bir Kore Gazisinin açlık ve soğuktan öldüğünü anlatan başka bir habere rastlıyorum... İçim ürperiyor, ellerim titriyor...


Ülkede işsizlik almış başını gidiyor... Asgari ücret açlık sınırının altında... Ülkenin dış ve iç borçları var ve ödeme zorlukları çekiliyor... Birçok firma kapandı ve kapanmaya devam ediyor... Esnaf kan ağlıyor... Gençler üniversite harçlarını ödeyebilmek için ders saatleri dışında bir işte çalışmak zorunda kalıyor... İnsanlar evlerine ekmek götürmenin derdinde...

Hükümet ne yapıyor ? Bunlara çözüm bulmak yerine, artık kimden nasıl bir talimat aldılarsa, bu ülkenin bütünlüğüne göz dikmiş, toprağına mayın döşemiş, vatandaşına kurşun sıkmış, askerine roketlerle saldırmış terörist köpeklere, benim vergilerimle, sizlerin vergileriyle toplanan paralardan, devlet hazinesinden destek ödemesi yapmaya karar veriyor...

Kimin parasını, kime veriyorsunuz ? Bu mu sizin adalet anlayışınız ? Bu mu kalkınma planınız ? Adalet ve Kalkınma kavramlarını böyle mi yorumluyorsunuz ?


Nerede sizin ülkeye, vatana, vatandaşa saygınız ?


Alnının teriyle okuyup, çalışıp, emek verip bir yerlere gelen bir sürü sanayici, esnaf, çalışan var... Bunların arasında bir sürü Kürt' de var. Çerkes, Laz, Türk gibi... Bu insanlara destek kredisi verecek olsanız kabul edilebilir, istihdam yaratıyorlar, ekonomik sistemin içerisinde bir rolleri var, desteklenmeleri çok mantıklı... Kriz ortada, teğet de geçmedi. Girdi bir yerlerimize, girdiği gibi de kaldı... Kapansın mı bu işletmeler, batsın mı bu sanayiciler, esnaflar, onca insan işsiz mi kalsın ?


Bir de düşünün bakalım, terörist nereden buluyor bu desteği alma hakkını ?


Gazilerinizin yüzüne nasıl bakacaksınız ? Şehit ailelerinin karşısına nasıl çıkacaksınız ? Nasıl izah edeceksiniz onlara bu yaptığınızı ? Tek gerekçeniz teröre çözüm bulmak mı ? Bu mudur yani en mantıklı çözümünüz ?


Ekonomik parametrelere, detaylara, ek araştırmalara gerek yok, olay bu kadar basit,bu kadar kolay anlatılabilir...


Uyan Türkiye' m...

3 Kasım 2009

Çaba

Anlatılmamış düşlerim

Çabam
İnanç üzerine,

Güven üzerine...
Geçmişimden kalan tüm acılar ve izlerle,
Beni posaya çeviren,
Çocuk kalbimdeki bütün heyecanı
Söküp alan hayata karşı bir direniş...
Yeniden ayağa kalkabilmek,
Saçlarımın arasında yeniden
Rüzgarı hissedebilmek,
Gözlerimi kamaştıran güneşin sıcaklığını
Tenimde yeniden hissedebilmek adına...
---
Yüreğinin ateşi eline vurmuş
Bir can üzerine arayışım,
Üşüyen zihnimi, yaralanan ruhumu saracak,
Gözümden damlayan kanı silecek bir yoldaş...
Aşılmaz sanılan yollarda,
Uzun ve çetin yolculukları göze alıp,
Korkmadan, düşünmeden, çekinmeden canını koyacak,
Benimle savaşacak bir dost üzerine arayışım...
---
İnanmak için...
Güvenmek için...
Yeniden nefes alabilmek,
Yeniden gülebilmek,
Tek yürek, tek nefes olabilmek için...

(Arala gönlünün kapılarını,
Bütün kırıkları onarayım...)

Yepyeni bir güne, tazelenmiş bir ülkeye, tertemiz düşlere
"Merhaba" diyelim... elele... ve ölünceye dek... masal tadında... ve gün gerçekliğinde...

İndirdim kalemin bütün köprülerini, kırdım kilitleri...

1 Kasım 2009

İki Nefes Arası

Nefes almadığın an ölmekle eşdeğerse eğer, mütemadiyen ölüp ölüp dirilmiyormuyuz ?

Bir sonraki nefese kadar neler geçiyor beynimizden ? Peki öldüğümüzde neler düşüneceğiz ?

Pişmanlık ? Üzüntü ? Yarım kalan düşler, Ukdeler, Keşkeler ?...

Şimdi zaman bol gibi görünüyor, "bu yaşa kadar neler atlattım ben..." demiyormuyuz hepimiz ?

Ya biraz sonra ? Garantin mi, sözleşmen mi var ? Olmadığına göre ?

Şu anı nasıl böyle hoyratça savurup atabiliyorsun ? Zaman bu kadar mı kıymetsiz ?

Elinin tersiyle ittiğin bütün umutlar, hayaller, sevgiler bir gün zihninde hesap sormayacakmı sana ? Bizzat kendin hesap sormayacak mısın bir gün kendine ?

Emin misin bunların olmayacağına ?

...

28 Ekim 2009

Lavinia Gitti

Ne o anlatabildi derdini, beklentisini, sıkıntısını, ne de ben... Arada birşey eksikti, bir yerde bir kopukluk olmuştu ama çözemiyorduk bir türlü... Her söylenen cümle aslında başka birşey anlatıyormuş gibi geliyordu ikimizede. Hep bir tedirginlik, sürekli bir savunmaya hazır duruş vardı.

Uzun zamandır böyleydi diyaloglarımız. Ne kesip atabiliyorduk herşeyi, ne yok sayabiliyorduk. İnanıyorduk aslında ama içerimizde bir yerde hep o şüphe vardı, o sinsi, o kemirgen şüphe; "yoksa yine mi saldıracak"... Hangimiz ya da ne sebep oldu buna hiç önemi yok. Ne bir olay ne de bir başkası olamazdı zaten, sonuçta sebep bizdik ama gerekçelerimiz yoktu; kopuktu zincir, olduramıyorduk...

Varılan noktada kimin ne derece zarar gördüğü, neyi kaybettiği ya da ne kazandığı tamamen anlamsızlaşıyordu çünkü ortada bir sonuç yoktu...

Verdiği karardan onu geri döndürmem imkansızdı biliyordum bunu. Tüm yaşanmışlıkların hatırına ikimizde saygıyla susmaya çalışıyorduk. Kimi zaman öfkemizi, kimi zaman sevgimizi içimize bastırıp, susarak ya da ıslık çalarak geçiştiriyorduk o anı, birbirimizi kırmamaya özen göstererek.

Ama o aklına koymuştu bir kere; gidecekti... ve bir gün gitti... eski dünyasına, acılarına, eğlencesine, yalanlarına ya da gerçeğine; kendisi nasıl tanımlıyorsa oraya döndü. Zamanında kaçmak için bana sığındığı o kalabalık dünyaya...

Üniversite yıllarımdı. Sevgili kedim Lavinia artık yanımda değildi, gitmeyi kendi seçmişti... Aylar sonra bir ara sokakta karşılaştık. Korktu benden ve kaçıp karşı kaldırıma geçti. Sonra da ben köşeyi dönüp kaybolana kadar arkamdan baktı... Ağlıyor muydu ne ?...