25 Ekim 2009

Arif'e Tarif

Aşkın tanımı ya da tarifi olmaz aslında, olmamalıdır... Doğaldır çünkü, doğaçlamadır. Birdenbire çıkar ortaya, kontrol edemezsin ya da dizginlenemez... Kişinin kontrolü dışında olduğu doğrudur, öyle değilse zaten o aşk değildir... Planlanan, hazırlık yapılan, neler olacağı öngörülen bir ilişki ancak ticaret olarak adlandırılabilir... Diyeceğim; bırakırsın kalbinin dizginlerini, o ne şekilde isterse öyle hareket eder aşık olunca...

Aşk matematik ile açıklanabilecek bir değişkenler dizisi ya da formül değildir. Parametreleri olmaz, olmamalıdır. Onu parantez içine alırsan, matematiksel bir anlam kazandırmış olmazsın, sadece hapsetmiş, cezalandırmış olursun.

Bir takım kimyasal reaksiyonlara sebep olur. Daha zinde, mutlu hissedersin kendini mesela... Ya da karşılığı olmayan bir aşk ise yaşadığın göğüs kafesinde sürekli bir basınç, kalp ritminde dengesizlik, halsizlik ve yorgunluk yaşaman olasıdır...

Başka duygularla tepkimeye de girer ama periyodik cetvelde karşılık gelecek bir değer bulamazsın onun için...

Başka duygularla birlikte yaşanması, vereceği hazzı, mutluluğu, sürekliliğini, geleceğini etkileyebilir aşkın... Mesela;

22 Ekim 2009

Büyük Karşılama

İktidarın daha kimseye net olarak açıklayıp anlatmadan, henüz tam olarak onay alamamış, sadece belli çevrelerce kabul görmüşken apar topar uygulamaya başladığı asli amacı çok da çelişkili görünen açılım politikasının bir adımı olarak malumunuz bir grup terörist güzel ülkemde törenlerle alkışlarla, çiçeklerle karşılandı, yorgunlardır diye sorguları bile uzatılmadan kısa kısa halledilip serbest bırakıldılar... Hem de insanların Atatürk adını andılar diye, ülkemi seviyorum dediler diye hapislere atıldığı, aylarca sorgulandığı, terörist damgası yediği bir hukuk sistemiyle korunan güzel ülkemde oldu bunlar... Hepimiz biliyoruz, takip ediyoruz zaten...

Ben bu konudaki kızgınlığımı, şaşkınlığımı, anlam verememe durumumu nasıl anlatsam, içimdeki nefreti nasıl kussam diye düşünürken, Vatan Gazetesinden Mustafa Mutlu çok güzel toparlamış, paylaşmak istedim... Yazısına buradan ulaşabilirsiniz...

İçişleri Bakanı Beşir Atalay, “eve dönüş”ün, demokratik açılım sürecinin bir safhası, planın bir parçası olduğunu açıklamış...

Bu sözler, Türkiye Cumhuriyeti’nin yasalara saygılı vatandaşlarından saklanan ‘açılım paketi’nin, PKK’yla ve Kuzey Irak yönetimiyle paylaşıldığının itirafı anlamına gelmiyor mu?

Uyan Türkiye'm !!!...

20 Ekim 2009

Welcome to Turkey

Hükümetimin karar verdiği kürt açılımı olayında son olarak "barış" grubu yolladılar yurduma.. Sevsinler!!!!!

Açılım konusunda sanırım tıkanıp kalınca herkes, kendilerince böyle bir hamle yapmayı uygun gördüler. Amaç belli. Türk Devleti'ni tartmak!!! Gönderilen teröristlere nasıl davranıldığını gözlemleyip "bakın biz size zeytin dalı uzattık ama siz hiçbir şey yapmıyorsunuz" diyebilmek.

Savaş bitecekmiş!!
Hangi savaş?
Yüzyıllardır aynı toprakta yaşayanların, ne için olduğunu bilmeden birbirlerini öldürdükleri savaş mı?

PKK silahları susturacakmış!!
Hangi silahları?
Bir yandan devlete terörle mücadelede yardım sözü verip, diğer yandan el altından teröristlere yardım edenlerin temin ettiği silahlar mı?

Uyanın artık!!!
Gönderilen teröristlerin hiçbirinin eli silah tutmadı, çatışmaya girmedi..Bu yüzden jet hızıyla yargılanıp evlerine gönderildiler.

12 Ekim 2009

Hayata Bir Mola

Birçok blog yazarı arkadaş dönem dönem mola verdi yazmaya, sıkıntılar, çözülemeyen sorunlar, belki ayrılıklar, görevler, dersler... Benim de dinlenme zamanım geldi...

Herkesin kendine göre bir derdi var elbet... Benim derdim kimi gerer bilemem. Kimin umrunda olur o da belli değil, an itibariyle çok da umrumda değil aslında...


Yazacak binlerce cümle vardı aklımda, koca bir roman yazabilirdim hayatımın bizzat kendisiyle. Kelimelerle oynayıp, cümlelerle dans edebilirdim bende bazıları gibi... Kalemim kırıldı...


İsteyen oturup ağlar, isteyen kına yakar bir tarafına...

Sonra da isyan ediyorsun diyorlar... Kimin tavuğuna kışt demişim bu güne kadar ?


Kimse alınmasın üstüne; kim alınacaksa... Ben masal değildim, gerçeğin ta kendisiydim, kimsenin de ayağına dolanmak değildi niyetim, dolanmadımda... Ama... herneyse...


Yanarım yanarım da, bir keşke daha eklendi hayatıma, ona yanarım... Keşke olmasaydı bu yeni keşke eki hayatıma ama bu istek bile başlıbaşına bir keşke...


Sen benim hiçbirşeyimsin
Hiçbir sevişmek yaşamışlığım
Henüz boş bir roman sahifesinde
Hiç kimse misin bilmemki nesin
Ne çok çığlıkların silemediği
Zaten yok bir tren penceresinde