1 Mayıs 2008

1 MAYIS

Emekçilerin bütün bir yıl içerisinde seslerini duyurabilecekleri, taleplerini dile getirebilecekleri tek gün olan 1 Mayıs, bu sene de olaylarla başladı... Hükümet son birkaç gündür bir yandan medyada 1 Mayıs' ın emekçilerin hakkı olduğuna dair yapmacık beyanlarla göz boyamaya çalışırken, bir yandan da, başbakanın deyimiyle ayak takımına karşı önlemler almayı da ihmal etmedi.

Sanki anılan güruh terörist... sanki onlar bu ülkenin evladı değil... demokrasi sadece AKP' nin kapatılması söz konusu olunca devreye girebiliyor ama bu kadar emekçi yasal hakkını kullanmaya kalkınca karşısında binlerce polis buluyor...

Televizyonlarda seyrediyoruz, kaldırımın kenarında oturan bir genç kızın suratına koşan bir polis tekme atıp kızı deviriyor, arkasından gelen diğer bir polis de cop ile kızın suratına vuruyor... PKK militanları gösteri yaparken bile bu kadar sert önlemler, tepkiler olmuyor; bu insanlar ne yaptı ?

Daha ortada bir provakasyon, sataşma, taşkınlık yokken polis sağa sola gaz bombaları fırlatmaya, biber gazı sıkmaya, önüne geleni tepelemeye başlıyor... Ondan sonra da vatandaş da bize taş attı oluyor adı... Bir çok emekçi ve vatandaş da mağdur olduğuyla kalıyor...

Polis teşkilatında acilen psikolojik tedavi görmeye başlaması gerekenler olduğunu düşünüyorum... Emir de olsa, vatandaşına karşı bu kadar kin, nefret ürkütücü...

Başbakanı da ayrıca kınıyorum. Taksim' e çıkılmasını yasaklamak fikrini vatandaşına anlatırken kullanacağınız üslup bu kadar olayın çıkmasına engel olabilirdi. "Ayaklar baş olursa..." gibi bir söylemi tamamen tahrike yönelik olarak değerlendiriyorum...

Ayrıca DİSK yönetiminin bu provakasyona alet olmamak adına yürüyüşlerini sonlandırması da çok akıllıca ve doğru bir hareket, kendilerini kutluyorum...

AKP Savunmasını Sundu

AKP, Anayasa Mahkemesine 6 klasörden oluşan savunmasını 30 Nisan itibariyle teslim etti. Bundan sonrası için de Türk Adalet sistemine güveniyorum... Umarım doğru kararı verecekler...

30 Nisan 2008

Böyle Bir Sevmek

ne kadınlar sevdim zaten yoktular
yağmur giyerlerdi sonbaharla bir
azıcık okşasam sanki çocuktular
bıraksam korkudan gözleri sislenir
ne kadınlar sevdim zaten yoktular
böyle bir sevmek görülmemiştir

hayır sanmayın ki beni unuttular
hala ara sıra mektupları gelir
gerçek değildiler birer umuttular
eski bir şarkı belki bir şiir
ne kadınlar sevdim zaten yoktular
böyle bir sevmek görülmemiştir

yalnızlıklarımda elimden tuttular
uzak fısıltıları içimi ürpertir
sanki gökyüzünde bir buluttular
nereye kayboldular şimdi kim bilir
ne kadınlar sevdim zaten yoktular
böyle bir sevmek görülmemiştir

Attila İlhan

24 Nisan 2008

Google Adsense - Reklam inceleme merkezi


Google, Inside Adsense blogunda verilen bilgiye göre, Reklam İnceleme Merkezi hizmetini hesaplara eklemeye başlamış. Bu özellik hakkında Adsense yardım sayfalarında detaylı bilgi bulmanız mümkün.

Bu servis özet olarak hedeflenebilir olarak belirlediğiniz reklam alanlarınız üzerinde kontrol sahibi olmanızı sağlıyor. Bu sayede sizin için özel olan bu alanlarda hangi reklamların görüntülenebileceğine karar verebiliyorsunuz. Bu seçimi reklam gruplarına ya da reklamverene göre yapabiliyorsunuz.

Böyle bir seçimi yapabilmek, içeriğinizle ilgisi olmadığını düşündüğünüz reklamları engelemenizi sağlayacak ve bu sayede gelirinizi artırabileceksiniz. Bu açıdan yine faydalı bir özellik sunmuş Google. Teşekkür ediyorum kendilerine...

Bu özelliği aktif hale getirmek için bu linki kullanabilirsiniz...

Türkiyede Silah Merakı

Oturduğum semtte sürekli olarak yaşadığımız bazı olaylar var. Gecenin bir vakti, çok yüksek seste müzik çalınan bir ya da birkaç araba sokaklarda geziniyor, naralar atılıyor, gülüşmeler, bağırtılar, ıslıklar...

Rahatsızlığın son noktası da, silah sesleri... Maç zamanlarında silah sesleri artık doruk noktasına varıyor. Neredeyse evlerin yarısından silah çıkar oldu. Maç dışında, gece vakti sebepsiz yere ara sokaklardaki patlamaları, bunların verdiği korku ve endişeyi tahmin edebilirsiniz.

İnsanlarda bu kadar çok silah olması endişe verici. Sivil halk neden silahlanmaya bu kadar hevesli bir türlü anlayamıyorum. Birçok sebebi olabilir ama benim tahminim özenti ve denetimsizlik. Silah taşıdığını bildiğim bazı insanlar, kendilerini daha iyi hissettiklerinden bahsediyorlar. Üzerinde silah varken ve her an kaza sonucu ya da bilerek birini vurup başını belaya sokma riski varken insan nasıl daha iyi hisseder anlayamıyorum.

Silah ruhsatının nasıl verildiğini, kimlere verildiğini, gerekçelerini, yetkililerin çok sıkı gözden geçirmeleri gerekiyor. Bu ülkede polis, jandarma gibi yerel güvenlik güçleri yok mu? Neden herkesin silaha ihtiyacı olsun ?
Bir yandan da -kimse kusura bakmasın ama- güvenlik güçlerine karşı bir tereddüt oluşmaya başladı bende. Bahsettiğim mahalle aralarında silah sesleri duyulması, gürültüler, kavgalar devam ederken, bütün bunlar olup biterken, birkaç sokak yukarıda koca binasıyla bir emniyet müdürlüğü olmasına rağmen hiçbir ekibin bu insalara müdehale etmeyişi gerçekten düşündürücü...

Türkiyede yasadışı eylemlerde kullanılan silahların sayısındaki artış konusunda yapılan bir araştırma hakkında şu haberi de okumanızı öneriyorum. Durum gerçekten vahim görünüyor. Silahsızlanma konusunda ciddi bir propaganda ve bilinçlendirme çalışması yapılmalı.

Bir sürü insanın kaza kurşunu sonucu öldüğünü duyuyoruz, görüyoruz. Silah yüzünden birçok aile dağıldı. Üzerine silah olmasına güvenip kavgaya tutuşan, sinirlerine hakim olamayan birçok insan katil oluyor...

Lütfen silahların tehlikesi konusunda daha çok yazıp çizelim, insanları, çocuklarımızı, kardeşlerimizi silahlardan uzak tutalım...