
Bu aralar herhalde bu başlıkla çok fazla yazıya rastlamışsınızdır. Ben de içimde hafif bir burukluk yaratan eski bayramlar konusuna değinmeden edemedim.
Yaşım "orta" tabir edilen seviyelerde olmasına rağmen, babalarımızın anlattığı o bayram yerlerini ben de gördüm. Bana göre şanslı azınlıktanım bu yüzden.
O bayram yerlerinde çocukların neşesini, koşuşturmacayı, salıncakları, balonları, oyunları, hokkabazları, ufak tiyatral gösterileri unutmak mümkün değil.
En acısı da büyüdüğünüzde artık insanlar size harçlık vermiyorlar, aksine harçlık verme sırası size geçiyor. Buna başkaldırmalıyız bence; harçlık alma yaşı üst limiti 35' e çıkarılmalı... Devlet bize de sahip çıksın...
Sonra kamyonet kasalarına doluşup mahalle aralarında "Bir baba hindi, hey allah" nidalarıyla dolaşılırdı. Tamam, hiç emniyetli bir durum değil ama çok eğlenceliydi. Zaten küçüklerin yanına mutlaka bir ağabey ya da abla verilirdi. Hem o kamyonetlerden düşenini de duymadım hiç. Onların da tekrar sefere başlamasını talep ediyorum ben.
Hatırlayan var mıdır; eskiden kolonya kokulu mendillerin arasında sıkıştırılmış olarak alırdık harçlıklarımızı. Bu güzel adete ne oldu peki ?
Bayrama özel Lavanta kolonyası alınırdı Eminönü' den. Bayramlaşmak için kapıya gelecek komşu çcukları için de ayrı şekerler alınırdı, rengarenk... Şimdi gelen çocuklar ise topladıkları şekerleri götürüp bakkallara satıyorlarmış, bakkallar anlatıyor. Bizim de karnımıza ağrılar girerdi şeker yemekten...
Hey gidi günler, hey...
Var mı başka ayrıntı hatırlayan ?