10 Aralık 2010

İlköğretimde Türban

Uzun bir süredir, ülkenin sanki başka hiçbir sorunu kalmamış, herşey güllük gülistanlıkmış gibi türban konusu gündemin her zaman en tepesinde malumunuz... Bir de bu sorunun kendi içinde alt dalları var. Üniversitelerde türban, kamusal hizmetlerde türban vesaire... derken şimdi de ilköğretimde türban konusu çıktı.

Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu dedi ki "İlkokulda türban sorunu yok. Bunu tartışması havanda su dövmek" (detay haber)

Cumhurbaşkanının eşi Hayrünnisa hanım dedi ki "İlköğretim çağındaki bir öğrenci kendi isteği ile türban takmaz" (detay haber)


Ama görünen o ki, böyle bir sorun olmamasına ve bu yaşta bir çocuğun böyle bir karar veremeyecek olması gerçeğine rağmen(!), inkar edilen mahalle baskısının da etkisi olduğunu düşündüğüm bir istek (?), karar ve inatla 8. sınıf öğrencisi bir kız çocuğu, bütün uyarılara rağmen, kimseye aldırmadan, yönetmeliklere de karşı gelerek derslere girmeye başlamış. (detay haber)

Gelinen noktada ben çok da şaşırmış değilim. Üniversitede okuduğum yıllarda ki bu dönem 1992 - 1996 yılları arasına denk geliyor, okulda türbanlı arkadaşlarımız vardı, onlarla kimsenin arasında bir sorun da yoktu, diyaloglarımız, ilişkilerimiz de gayet iyiydi ama bazı öğretmenlerimiz hiç çekinmeden, dersin ortasında, herkesin arasında diğer kızları "kapanmazsanız sınıf geçmekte zorluk çekersiniz" diye tehdit edebiliyorlardı. Ben bunları gördükten sonra, uzun süre üzeri nispeten örtülen ve AKP iktidarı döneminde "mağduruz" çığlıklarıyla yeniden arşa çıkarılan bu konunun bu noktaya gelmiş olmasına da doğal olarak şaşırmıyorum...

Sonuç olarak henüz ergenliğe yeni adım atmış ya da belki daha çocuk konumdaki, ilköğretim öğrencisi bir kız çocuğunun ne şekilde bir dolduruşa getirildiği ve sistemin karşısına, ite kaka, militanvari bir tavırla atıldığı ortadadır. Eminim ailesinin dahil olduğu cemaat ya da tarikatta bu kızımız şimdiden kahraman da ilan edilmiştir.

Laik bir sistemde tarikatları, şeyhleri, şıhları, irtaci faaliyetleri ulusal güvenlik sorunu olmaktan çıkarıp meşrulaştıran zihniyet, başta inkar ettiği, yanlış dediği bu durumu bir süre sonra haklı gösterme ve destekleme çabasına da girecektir ve bu muhtemel olmaktan öte beklenmesi gereken bir gerçektir.

Bu ülkede onun yaşındaki kızların başlık parası adı altında mal gibi pazarlandığını, evlendirildiğini, çocuk doğurduğunu, okuldan alınıp cahil bırakıldığını, dayak yediğini, bu baskıya direnmeye kalkarsa da töre adı altında katledildiğini ve hatta işin içinde töre varsa katillerinin cezasının da hafifletildiğini düşünürsek, türban takmaya zorlanması çok masum görünüyor. Yine de bu çocuğun başka amaçlara alet edildiğini de kimse inkar edemez...

2 yorum:

  1. Türban aslında bir devlet meselesi değildir.Dinî bir ögedir.Dinî ögeler tartışılamaz.Ama dinî ögelere müdahale ede ede bu konuma geldik.

    YanıtlaSil
  2. Maalesef türban doğrudan hükümet politikalarının içine girdi. Gündem maddesi olmaktan öte mecliste tartışılır, kanuna işlenmesi, sınırlarının devlet eliyle belirlenmesi konuşulur oldu. Bir dönem hatırlarsanız türban bağlama şekilleriyle ilgili çizimler dolanır olmuştu gazetelerde. Bu şekliyle anayasaya yazalım deniyordu... Ülkenin üzerinde çalışılması gereken başka bir çok sorunu varken dikkat dağıtılmak istenen her noktada bu tartışmanın ısıtılıp ısıtılıp ortaya sürülmesi ve bu konuyla ortalık karışıkken arkada başka kararların apar topar çıkarılıyor olmasına da şahit olduk . İnsanların din hassasiyetini bu kadar kaşımak, bu kadar kışkırtmak hiç sağlıklı değil ama üzülerek görüyoruz ki birşeylerin üzeri örtülmek istendiğinde hemen öne sürülen yine bu konu olacak...

    YanıtlaSil

Her fikir önemlidir...