Bazen gözümüzün önünde olup biteni göremiyoruz. Belki başka birşeylerin ışıkları gözlerimizi kamaştırıyor ya da hüznün, melankolinin karanlığı perde çekiveriyor önümüze. Bakmak lazım, belki biraz daha dikkatli...
Hissedemiyoruz bazen, sıcağı, soğuğu, acıyı, mutluluğu ayırt edemiyoruz. Verilmeye çalışanı da kaçırıyoruz... Belki doğru yöne bakar, görür ve hissedersek anlayabiliriz dünyanın neyin etrafında döndüğünü... Hayatın ne şekilde cereyan ettiğini, kimin ne istediğini, ne için çabaladığını hissedebiliriz yorgun kalplerimizi biraz aralarsak...
"Umudun kimseye zararı yok, elle tutulur bir faydası olmasa da..."
Yaşamak için çok sebep varken ölümü düşünerek vakit kaybetmek müsriflik, can müsrifliği... Yaşamak lazım, umut etmek, şans vermek, şansını kullanmak, bakmak, görmek, hissetmek lazım... Yaşamak lazım... Saat, ölmek için çok erken...
27 Ocak 2010
11 Ocak 2010
Portreler - 1
Hayattan insan manzaraları gibi düşünülebilir bu başlık. Burada kimse deşifre olmayacak, sırları ifşa edilmeyecek; öncelikle böyle bir beklenti varsa arınmak lazım…
Bizim dışımızda da bir hayat dönüyor, malum. Magazin programlarının aldıkları reytinglere bakılırsa diğer insanların neler yaşadıkları konusunda epey meraklıyız. Televizyonların gündüz kuşağında yayınladıkları programlarda da insanların özel hayatları eşelenebiliyor, o insanlar da buna razı oluyorlar. Bu da onların reyting anlayışları, belki meşhur olmayı umuyorlardır.
Benim kimseyi meşhur etme gibi bir çabam yok, kaldı ki kimlikler olmayacak bu kısa hayat hikayelerinde. Bazılarından ibret alınabilir, bazıları da çok boş gelebilir. Kiminin öyküsü pembe diziler gibi, kimilerinin ki psikolojik araştırma ya da gerilim filmi tadında...
Bir ufak deneme ile başlayalım.
Bizim dışımızda da bir hayat dönüyor, malum. Magazin programlarının aldıkları reytinglere bakılırsa diğer insanların neler yaşadıkları konusunda epey meraklıyız. Televizyonların gündüz kuşağında yayınladıkları programlarda da insanların özel hayatları eşelenebiliyor, o insanlar da buna razı oluyorlar. Bu da onların reyting anlayışları, belki meşhur olmayı umuyorlardır.
Benim kimseyi meşhur etme gibi bir çabam yok, kaldı ki kimlikler olmayacak bu kısa hayat hikayelerinde. Bazılarından ibret alınabilir, bazıları da çok boş gelebilir. Kiminin öyküsü pembe diziler gibi, kimilerinin ki psikolojik araştırma ya da gerilim filmi tadında...
Bir ufak deneme ile başlayalım.
29 Aralık 2009
Asgari Ücret Belirlendi
Asgari ücret, 1 Ocak 2010’dan itibaren, 16 yaşından büyükler için brüt 729, net 577.01 lira, 16 yaşını doldurmamış işçiler için ise brüt 621, net 499.62 lira olarak belirlendi. MilliyetGazetelerin internet kopyalarına ve televizyonların haber bültenlerine yansıyan bir haber; "Asgari Ücret Belirlendi..."
Birçok yerde bu konuda bir sürü yorum yapılıyor, yazılar yazılıyor, hesaplar rakamlar...
Çıkan sonuçlara bakıldığında devletin çalışanına layık gördüğü rakamlar ceza gibi. Normal şartlarda 4 kişinin yeterli beslenebilmesi için gerekli aylık harcama 794.63 TL olarak belirleniyor. Hesaplanan rakam hiç de abartılı değil; kendi mutfak masrafınızı gözden geçirin, sizler de yakın rakamlar bulacaksınız. Bu noktada 577.01 TL tutarındaki asgari ücretin karın doyurmaya bile yetmeyeceği ortada.
Elektrik, su, telefon, yakacak masraflarını henüz hesaplamadık. Bahsi geçen 4 kişilik ailede okuyan çocuk olması ihtimalini es geçtik. Henüz ev kirasından da bahsetmedik değil mi?
Yoksulluk sınırı 2,558 TL
Türk-İş, aralık ayında 4 kişilik bir ailenin açlık sınırını 795, yoksulluk sınırını 2 bin 588 TL olarak hesapladı. Milliyet
Diğer masraflar da ortalama değerler alınarak eklendiğinde ortaya çıkan sonuç daha da anlaşılmaz. 2 bin 588 TL...
Asgari ücretin üzerinde maaş alan birçok çalışan bile bu rakamı kazanamıyor bu ülkede...
Çözüm hakkında fikri olan ?
25 Aralık 2009
Lanetli Cuma
Bu nasıl bir gündür Allahım... Terslik üstüne terslik...
Bir arkadaşımın eşi aradı, arkadaşım stres sebebiyle rahatsızlanıp hastaneye yatırılmış, bir başkası verem teşhisiyle yoğun bakıma alınmış, bir başkasının babası Antalya' da kalp krizi geçirmiş, bir başkası Adana' da kaza yapmış...
Bitsin artık şu gün... Tam anlamıyla lanetli cuma...
Bir arkadaşımın eşi aradı, arkadaşım stres sebebiyle rahatsızlanıp hastaneye yatırılmış, bir başkası verem teşhisiyle yoğun bakıma alınmış, bir başkasının babası Antalya' da kalp krizi geçirmiş, bir başkası Adana' da kaza yapmış...
Bitsin artık şu gün... Tam anlamıyla lanetli cuma...
23 Aralık 2009
Yolcu Yolunda Gerek
İrkildim de uyandım az evvel, uyuyakalmışım... Ne de güzel rüya görüyordum...
En son biri bir masal anlatıyordu; bir kuğu ile bir karganın hikayesi vardı o masalda... İçim geçivermiş...
Nerede şimdi o masalı anlatan ? Hay aksi, gitmiş o da, bir teşekkür de edemedim...
Ne var canım, çocuklar mı dinler sadece masalları, onlar mı inanır sadece ?
Ömür de bir masal değil mi zaten ? Kuş misali ya hani insan; bir varmış, bir yokmuş...
Neyse; yolculuk vaktidir... Kal sağlıcakla...
En son biri bir masal anlatıyordu; bir kuğu ile bir karganın hikayesi vardı o masalda... İçim geçivermiş...
Nerede şimdi o masalı anlatan ? Hay aksi, gitmiş o da, bir teşekkür de edemedim...
Ne var canım, çocuklar mı dinler sadece masalları, onlar mı inanır sadece ?
Ömür de bir masal değil mi zaten ? Kuş misali ya hani insan; bir varmış, bir yokmuş...
Neyse; yolculuk vaktidir... Kal sağlıcakla...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)