5 Eylül 2009

Ne oldu bana ?

Sonbahar yaklaşıyor ondan mıdır anlamıyorum ama bana bir haller olmaya başladı yine. Garipleştim... Aman bir kapris, bir huysuzluk, bir şefkat beklentisi... garip haller, tavırlar...Şu aralar çekilecek adam değilim vesselam... Katlanabilenleri sevgiyle selamlıyorum.

Sonbahar hep hüzünlüdür. Bize dayatılan bir önyargı mıdır, yoksa havaların dengesizleşmeye başlamasından mıdır nedir, her sonbaharda bir hüzün, bir halsizlik çöker üstüme. Melankoli diz boyu ondan sonra...

"Daha ortalık sıcaklarla kavrulurken ne sonbaharı, ne havası ?..." diyeceksiniz. Deliye hergün bayramsa, hüznü seven adama da hergün sonbahar...

(181 adet rüya gibi güzel gün için tekrar teşekkürler güzel insan... 10000' leri de göreceğiz inşallah...)

3 Eylül 2009

Terabyte Disklere Neler Oluyor ?

Bir süredir depolama alanı ihtiyacım için terabyte' lara ulaşan kapasitelerdeki harici diskleri takip ediyorum. Kendi şahit olduğum birkaç olay ve duyduklarım bu kapasiteye ulaşmış disklere kaşı güvenimi epey sarstı...

Bir müşterimizden gelen bir harici diskte son 5 yıllık muhasebe dosyalarını saklıyorlardı ve artık o veriler yok ! Yakın bir arkadaşım bütün fotoğraf arşivini böyle bir cihazda saklıyordu, şimdi o arşiv tarih oldu. Bu arkadaşın bir fotoğrafçı olduğunu düşünürsek durumun vehameti ve onun ruh hali daha iyi anlaşılır. Bir başkasının da benzer bir şekilde yedekleri kayboldu. Diğer duyduklarım da cabası... Ürünlerin hepsi de çok yeni... Benim gariban 80 GB Seagate Barracuda diskim ise hala aynı performansda :)

Hepsinde de bahsedilen sorunlar mekanik kaynaklı. Diskten düzenli mekanik sesler gelmesi ve sistemin diski görmesine rağmen verilere erişilememesi ortak şikayet.

Bu şekilde kaybedilen verilerin data kurtarma merkezlerinde geri kazanılması mümkün. Ancak en iyi ihtimalle 500 USD ve üzerini gözden çıkarmanız gerekiyor. Arızalı diskin onarılması için bir başka diske ait parçaların kullanılabilmesi amacıyla parça alınan harddisk' in maliyeti, verilerinizi size aynı ya da yakın kapasitede bir diskle veriyor olmalarından dolayı o harddiskin bedeli ve çok hassas olan bu işlem için işçilik bedelini de düşünürsek aslında bedel yüksek değil ama Türkiyenin ekonomik şartları malum...

Eğer bu kapasitede harici disk kullanıyorsanız benzer bir sorunla karşılaşmanız an meselesi. Mümkün olan en sağlıklı önlem de bana göre DVD gibi farklı medyalara da yedek almak. Bazen datalar böyle bir medyaya sığmayabilir ama yedekleme yazılımları sayesinde yüksek miktarlardaki veriyi DVD' lere bölerek kaydetmek mümkün. Kurumsal yapılar da ise yüksek kapasiteli kartuşlar ya da benzeri materyalleri kullanmak ise harici disklere göre daha güvenli gözüküyor.

Bilişim dünyasının hayatımıza bu kadar girdiğini düşünürsek datalarımızın önemini anlarız. Aman deyim :)

31 Ağustos 2009

İnterneti Kapatma Yetkisi

Bilişimhaber.com' da rastladığım bir haber beni çok şaşırtmamakla beraber "pes" dedirtti... Bu habere göre interneti kapatma yetkisi ABD başkanına verilecekmiş. Senato tarafından hazırlanan 55 sayfalık bir taslak var ortada ve buna göre ulusal güvenliğin tehdit altında olduğu durumlarda ABD başkanı gerek görürse özel sektöre ait bütün internet ağlarının kontrolü başkanın eline geçiyor.

Bana göre bu karar, şu anlama geliyor; biz istediğimiz gibi at koştururken aradan çatlak sesler çıkar da bizim gösterdiklerimizden daha fazlasını dünyaya anlatmaya kalkarsa onu susturabilelim...

İnterneti normal yollarla kontrol altında tutmak zor. Bunun için ne teknik altyapı ne de internetin mantığı müsait değil. Daha önce hiç duymadığımız, asla farkına varamayacağımız bir sürü şeyi internet sayesinde öğrenebiliyoruz. Televizyon, radyo ya da basılı medyanın gücüyle karşılaştırılamaz büyüklükte ve yine onlara göre çok daha özgür ve kontrol dışı bir mecra internet. Bazı durumlarda gerçekten ulusal çıkarlarla çelişen, sıkıntı doğuran durumlar olabilir. Yasadışı örgüt üyelerinin Türkiye aleyhine propaganda çalışmalarına internet üzerinden rahatlıkla ulaşabileceğimiz örneği bunun ispatı. Ancak böyle bir durumda yasal yollara başvurmak, doğru makamlara başvurup gereğini yaptırmak mümkün.

Türkiyede uygulandığı gibi bir hakaret videosu var diye Yotube erişimini engellemeye çalışmak ancak kafanı kuma gömmek olur; bunu biliyoruz ve defalarca tartıştık, yazdık, çizdik... Bu durumda cezalandırılan biz olduk. Haklı tepkimizi gösterebilme, durumu leyhimize çevirebilme şansımız elimizden alındı. Farklı yollar denedik ve devletin yasakladığı yerlere illegal (!) yollardan ulaştık.

Haberde bahsedilen internet erişiminin durdurulabilmesi yetkisi ise zorbalığın ulaşabileceği son nokta bana göre. Türk adalet sistemi bütün dünyada yaptığıyla alay konusu olmuştu ama ABD' nin yaptığı ise duyulan nefreti katlamaktan öteye gitmeyecek.

Adam gelip benim toprağımı demokrasi ve refah getirmek, düzen sağlamak gibi türlü bahanelerle işgal edecek, sadece kendi istediği ayrıntıları dünya medyasına gösterecek, pisliğinin üzerini örtecek, ben "ey dünya sesimi duy, işgal girişimi var" demeye kalkarsam da bu ulusal güvenlik sorunu olarak değerlendirilip, elimdeki son iletişim imkanı da bertaraf edilecek. Irak örneğini hatırlayalım. Senelerdir süren işgalin uzunca bir dönem bazı ayrıntılarını bilmedik. İçten içe yanlış olduğunun farkındaydı bütün dünya ama bize sadece ölen "masum" Amerikan askerlerinin haberleri ulaştı. Sonra sonra, tecavüzlerden, işkencelerden, katliamlardan haberdar olmaya başladık. Farklı mecralar da kullanıldı ama internetin de çok etkisi oldu...

Bir sonraki hedef neresi ben kestiremiyorum ama işte orada bu hataya düşmemek, açık vermemek için, foyaları ortaya çıkmasın diye şimdiden hazırlık yapıyorlar.

29 Ağustos 2009

How to Learn Turkish

Daha önce WikiHow' da "How to make Adana Kebab" başlıklı bir yazıdan bahsetmiştim. Bu yazı o kadar ilgi çekti ki, blogun trafiğinin epey bir kısmı Adana kebabı için yapılan aramalardan geliyor. Meğer Adana kebabı yapmaya meraklı ne kadar çok vatandaşımız varmış :)

Biraz önce yine böyle eğlenceli bir konuyla karşılaşırım düşüncesiyle WikiHow' da geziniyordum ve oldukça hoşuma giden bir başlık buldum;

How to learn Turkish (Nasıl Türkçe Öğrenilir)

Türkçenin ne kadar zengin ve bir o kadar da esnek bir dil olduğundan, öğrenmenin ve Türklerle bu dil aracılığıyla konuşmanın ne kadar keyifli olacağından bahsediyor. Türkçeyi öğrenebilmek için birçok tavsiyede bulunulmuş. Türkiyedeki kültürel zenginlikten de bahsedilmiş kısaca...

WikiHow organizasyonunu bu şık hareketinden dolayı kutluyorum. Farklı dillerde bloglar yayınlayan arkadaşlardan da ricam bu makaleye linkler vermeleri olacak. Güzel dilimiz Türkçemizin hakettiği ilgiyi yakalaması, hakettiği yeri bulabilmesi için ufak ama faydalı bir hareket olacaktır...

28 Ağustos 2009

İki Kelime

Kimilerine göre partnerine karşı olan duygularını çok sık vurgulaman, ilişkinin yıpranmasına sebep oluyor... Birçok ilişki de sadece karşılıklı duygular dile getirilemediğinden bitiyor, yuvalar yıkılıyor...

Demek ki çok değişken bu durum. Kişiye göre, ortama, toplumsal değerlere, kültüre göre farklı bakış açıları var. Yine de her durumda ortada bir ilişki var. Ne olursa olsun yine birbirini seven insanlar, sevdalar var. Aşk engel tanımıyor ya da kalıplara sığmıyor yani...

Kendi adıma duygularımı saklamayı ya da içimde hapsetmeyi sevmiyorum, fırsatım varsa doya doya yaşamalıyım diye düşünüyorum; bu da benim tarzım... Arada bir karşısındakinden duymak da istiyor insan. Bazen bilmek, hissetmek, onu zaten yaşıyor olmak yetmiyor. O sesi, o cümleyle birleşmişken duymak istiyor...

"Seni Seviyorum..."

Dünyevi değerler arasında sevgiden daha kutsal ne var ?