3 Ocak 2012
Yağmur Gülü - Gülbari Arslan
2 Ocak 2012
2011' de neler olmuştu? - Bölüm 2
Pek de almanak tadında olmasa bile, en azından başlıkları hatırlamak adına işe yarar diye düşündüğüm konumuzun 2. bölümündeyiz.
Bir önceki yazının girişinde 2012' nin sonlarında yaşanacağı iddia edilen kıyamet günü senaryoları ve kehanetleri özet geçmiştik. Bu konuda yapılmış filmler, belgeseller, yazılmış kitaplar mevcut. Filmlerden biri de, sanırım önceki yıl, Türkiyede vizyona giren 2012 idi. Görsellerini, aksiyonu başarılı bulmuştum, hatta 3D bile olabilirdi ama maalesef "Amerikalı kahraman aile babası, ailesini ve dahası dünyayı kurtarıyor" modelinde ısrar edildiğinden, senaryo pek eğreti gelmişti... Benzer bir duyguyu Dünyalar Savaşı filminde de hissetmiştim. Film eleştirilerine nasıl geldik biz?
Konumuza dönelim; 2011' de neler olmuştu...
Bir önceki yazının girişinde 2012' nin sonlarında yaşanacağı iddia edilen kıyamet günü senaryoları ve kehanetleri özet geçmiştik. Bu konuda yapılmış filmler, belgeseller, yazılmış kitaplar mevcut. Filmlerden biri de, sanırım önceki yıl, Türkiyede vizyona giren 2012 idi. Görsellerini, aksiyonu başarılı bulmuştum, hatta 3D bile olabilirdi ama maalesef "Amerikalı kahraman aile babası, ailesini ve dahası dünyayı kurtarıyor" modelinde ısrar edildiğinden, senaryo pek eğreti gelmişti... Benzer bir duyguyu Dünyalar Savaşı filminde de hissetmiştim. Film eleştirilerine nasıl geldik biz?
Konumuza dönelim; 2011' de neler olmuştu...
30 Aralık 2011
Uyan artık
Facebook' da rastladığım bir paylaşım var. Verdiği mesaj çok da doğru... Maalesef günümüz Türkiye' si gerçekten şaşkınlıkla seyredilecek durumda. Üzerinde çok düşünülecek, konuşulacak, muhteşem bir paylaşım da değil aslında...
O resim burada da olmasına rağmen link vermemin sebebi, paylaşımın altındaki yorumları okumanızı istememdir. Elbette bunu doğru bulan, alkışlayanın yanında kabul etmeyen, karşı çıkan da olacaktır. Fikir, hatalı görülebilir, bunun üzerine tartışılabilir, itiraz edilebilir... Ancak maalesef üzerine öyle saçma sapan, öyle seviyesiz, öyle içi boş yorumlar yapılmış ki gerçek anlamıyla midem bulandı...
Böyle paylaşımlara ve yorumlara sıkça rastlamak da mümkün... Daha önce de farklı yazılarımda güzel yurdumun gençlerinin ne kadar boş bilgilerle doldurulduğu, at gözlükleriyle yetiştirildiği, farklı farklı şekillerde beyinlerinin yıkanıp, vicdanlarının boşaltıldığı yönündeki sıkıntılarımı, serzenişlerimi paylaşmıştım. Bu konuda da aynı örneğe rastlıyoruz.
O resim burada da olmasına rağmen link vermemin sebebi, paylaşımın altındaki yorumları okumanızı istememdir. Elbette bunu doğru bulan, alkışlayanın yanında kabul etmeyen, karşı çıkan da olacaktır. Fikir, hatalı görülebilir, bunun üzerine tartışılabilir, itiraz edilebilir... Ancak maalesef üzerine öyle saçma sapan, öyle seviyesiz, öyle içi boş yorumlar yapılmış ki gerçek anlamıyla midem bulandı...
Böyle paylaşımlara ve yorumlara sıkça rastlamak da mümkün... Daha önce de farklı yazılarımda güzel yurdumun gençlerinin ne kadar boş bilgilerle doldurulduğu, at gözlükleriyle yetiştirildiği, farklı farklı şekillerde beyinlerinin yıkanıp, vicdanlarının boşaltıldığı yönündeki sıkıntılarımı, serzenişlerimi paylaşmıştım. Bu konuda da aynı örneğe rastlıyoruz.
26 Aralık 2011
2011' de neler olmuştu? - Bölüm 1
Geldi gelecek, aman da ne güzel geçecek diye hayallerle, hülyalarla karşıladığımız 2011' de geçti gitti, şunun şurasında 3-5 gün sonra bir umut 2012' ye sarılacağız. Gerçi onun da sonunda kıyamet kopacak deniyor ama dur bakalım... Ben pek inanmasam da çok ciddi iddialar var malum... Bunlardan biri Foton Kuşağı başlıklı iddia, diğeri de Maya Uygarlığı döneminde kullanılan takvim sistemine ve Mayaların şaşırtıcı doğruluktaki astroloji bilgisine göre hesaplanan Kıyamet Günü teorisi... Şu blog girdisinde güzelce toparlanıp anlatılmış...
Mayaların astronomi konusundaki yetenekleri hakkında şu bölümü okuduktan sonra ise bu teoriyi tekrar düşünmeye karar verdim, hatta her an inanabilirim...
Neyse efendim, nerede kalmıştık, evet 2011' de dikkat çekici başka neler olmuştu.
Mayaların astronomi konusundaki yetenekleri hakkında şu bölümü okuduktan sonra ise bu teoriyi tekrar düşünmeye karar verdim, hatta her an inanabilirim...
Mayalar’ın zamana ilişkin çalışmalarında esas olarak iki takvimleri vardı: Tzolkin denen takvim dinsel nitelikliydi, bu takvime “kutsal yıllık”, “büyülü takvim”, “ayin takvimi” de denirdi. Haab denilen takvim ise güneş takvimiydi. Güneş yılını Mayalar 365,2420 olarak belirlemişlerdi; modern astronomiye göreyse güneş yılı tam olarak 365,2422 gündür. Yani dakika ve saniye gibi zaman ölçülerinden yoksun olduğu varsayılan Mayalar’ın hesabı ile modern astronominin hesabı arasındaki yıllık fark yalnızca 17 saniye idi.Sizce de bu kadar kesinlik, o dönemin şartları düşünüldüğünde ürpertici değil mi? Yoksa ben mi abartıyorum...
Neyse efendim, nerede kalmıştık, evet 2011' de dikkat çekici başka neler olmuştu.
24 Aralık 2011
Ah be hayat

Hani ucundan biraz da bana gösterecektin,
huzuru, keyfi, konforu?
Herşey bu kadar keskin, gerekmediğince ağır,
Olamayasıca gerçeklikte olmak zorunda mı?
Kimse mi dinlemeyecek, kimse mi anlamayacak?
Hani sen önceden anlatacaktın beni?
Öyle bir bastırıyor ki bazen sorunlar, sıkışıp kalıyor insan köşeye. Öyle desen anlamazlar, böyle desen dinlemezler; bunalır, daralır, kaçıp gitmek istersin ama yapışmış ya hayat bir kere paçana, kurtar kurtarabilirsen...
Kimisi ayakkabısına toz değmeden hayat geçirir, biz de bırak taşın altına elimi sokmayı, taş ocağına sevkiyat sorumlusu olmuşuz da haberimiz yok...
Yaz mı gelmişti neydi, anlayamadan, baktım ki kar bastırmış... Daha geçen güneş yokmuydu?
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)