29 Mayıs 2007

Sağlık Sistemimizin Durumu

Yakın zamanda yaşadığımız tatsız bir Acil Servis tecrübesi ile ilgili olarak maalesef şahit olduğum birçok üzücü durum var.

Sağlık sisteminde yaşanan bürokratik aksaklıklar dışında pratikde yaşanan tatsızlıkları yaşamadan görmek pek mümkün olmuyor. Allah kimseyi hastanelere mecbur etmesin ama doktorlarımızı da başımızdan eksik etmesin...

İşini layıkıyla yapmaya çalışan bir sürü doktor, hemşire, sağlık görevlisi ve hizmetlilerin yanısıra, hemen her kurumda maalesef bulunan birkaç kendini bilmez, yiyici terbiyesiz yüzünden zaten hassas durumda olan bu sistem de yaşanan aksaklıklar anlatmakla bitmez. Son yaşadıklarım ile ilgili bazı ayrıntıları HerTürlü' de detaylıca anlattım...

Genel itibariyle zaten yetersiz olan teknik imkanlar, kapasite sorunlarıyla boğuşan sağlık personelinin kösteklerinden biri de çalışmadan, devlet sırtından bedava yaşamaya alışmış, sülük zihniyetli bazı mesai arkadaşları. Kimi görevliler yüzlerce insan ve birden fazla görev tanımıyla aynı anda boğuşurken kimileri gönül rahatlığıyla sohbet edip, çay sigara içebiliyor, hatta mesai bitmeden o karmaşadan faydalanıp evine gidebiliyor...

Haydi bunu başhekime anlatalım, müdehale etsin diyorsunuz ama o da kendi eş, dost, ahbaplarına öncelik tanınması talimatıyla parası devletten ödenen özel güvenlik şirketi elemanlarını bu kişilere tahsis ederek, zaten karışık olan işleri, torpil yaparak daha da karştırıyor...

Ben de artık söyleyecek söz bulamıyorum...

22 Mayıs 2007

Küresel Isınmaya Karşı Basit Önlemler

Küresel ısınmanın gün geçtikçe belirginleşen sonuçlarını biraz olsun engeleyebilmek adına, devletler ve hükümetler tarafından alınması gerektiği halde alınmayan önlemler var, ancak çok da fazla çaba göremiyoruz. Peki bizler en azından kendi adımıza bazı önlemler alamazmıyız ? Neler yapabilirim diyorsanız bu yazıyı okumalısınız. Gündelik hayatımızda rahatlıkla uygulayabileceğimiz, basit fakat etkili önlemler...

Küresel ısınmaya karşı basit önlemler

27 Nisan 2007

“Bir çocuk değişir, Türkiye değişir”

Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı tarafından organize edilip, Kanal D tarafından desteklenen projede 23 Nisan gecesi, 3.294.613 YTL gelir elde edilmiş... Emek veren ve bağışta bulunan herkese şahsım adına teşekkür ediyorum...

Hepimiz bu projede Türkiye' nin geleceği için birşeyler yapabiliriz. Seçenek bol... Buyrun inceleyin...

http://www.tegv.org/v2/default.asp

Büyüyen Şiddet Eğilimi

Yaşadığımız toplumda son dönemde gittikçe büyüyen bir şiddet eğilimi var, maalesef hepimiz bir şekilde buna maruz kalıyoruz. Herkesin elbette bu durum için çözüm önerileri var ancak çoğumuzun takıldığı nokta televizyonlarda yayınlanan şiddete dayalı diziler, filmler; hep onları suçluyoruz.

Benim yaşım da çok ileri değil ama çocuk olduğum dönemlerde bu tarz filmler, çok olmasa da diziler vardı. O dönemin çocuklarının şiddete eğilimli olmak gibi bir zaafları yoktu. Varsa da bu kadar göze batacak seviyede değildi ya da bizler göremiyorduk.

Ancak göremediğimiz daha önemli bir nokta var. Bahsi geçen yıllar da aileler çocuklarına daha çok zaman ayırıyorlardı. Şimdi neden buna zamanımız yok, o başlı başına düşünülmesi gereken bir konu ama sonuçta çocuklarımızı yalnızlığa itiyoruz, gerçek olan bu.

Ben bile gitgide ailemden uzaklaşıyorum. Aynı evin içerisinde farklı odalarda yaşıyoruz. Belli noktalarda kesişen birbirinden bağımsız hayatlarımız var. Bu kadar nasıl uzaklaşıyoruz ve neden bunu kontrol altına alamıyoruz henüz çözemedim ama biraz durup düşününce rahatlıkla görebiliyorum.

Yalnızlığa alıştığınız zaman etrafınızda olup bitenlerin çoğu sanki özel hayatınıza müdehaleymiş gibi geliyor. Kendinize kurduğunuz dünyanın kuralları "diğerleri" ile çelişince de sıkıntı su üstüne çıkıveriyor... Hayatının en azından bir döneminde aile ilgisi görebilmiş, o güzelliği yaşayabilmiş olanlar bu sürtüşmeleri daha kolay atlatıyorlar ama ya diğerleri ?

Farklı sebeplerle doğru - yanlış kavramları içiçe geçmiş, toplumsal değerleri öğrenememiş ya da unutturulmuş insanlar, yeterince ilgi, sevgi görmeyen çocuklar, yarattıkları dünya içerisinde kurdukları oyunların oyununa gelip, sanal kahramanların pırıltılı dünyalarına kanıp, başkalarının haklarına tecavüz edebilecek cesareti, hakkı kendilerinde görebiliyorlar.

Buna çözüm üretebilecek olanlar herhalde sosyologlardır, desteğini de devlet sağlamalıdır. Bizler de en azından birey olarak üzerimize düşeni yerine getirebilir, ailemiz, çocuklarımız, arkadaş ve iş çevremizle ilişkilerimiz de daha olumlu, ılımlı olmaya çalışabilir, çocuklarımıza, gerekn ilgiyi ve ailevi eğitimi vermek için biraz daha fazla çaba sarfedebiliriz. Böylelikle orta ve uzun vade de olsa en azından kendi adımıza düşünebilen, sağlıklı yargılayan, saygıyı bilen bir nesil için insani sorumluluğumuzu yerine getirmiş oluruz.