23 Mart 2020

Corona / Covid-19 ve Aptallar


Bunca zaman yazmadıktan sonra ilk yazının sebebinin böyle büyük ölçekli bir salgın olması üzücü... Gerçi cesaretimi toplayıp bir önceki sebeple ilgili yazsaydım onun da (en azından benim açımdan) aşağı kalır yanı yoktu; annemi kaybetmiştim...

Çin' de ortaya çıkıp, insanların ciddiye almaması, gereken özeni göstermemesi sonucu bütün dünyaya inanılmaz bir hızla yayılan ve can alan bir salgın...

23-03-2020 Sabah saatleri itibariyle son durum...

Düzenleme : 23-03-2020 Öğlen 13:30' da aldığım ekran görüntüsü.
Yayılma hızını anlamak açısından bir örnek olabilir...

Ülkemizde de bir şekilde birçok ülkeden daha sonra görüldü ama inanılmaz bir hızla enfekte insan sayısı artmaya devam ediyor.

Her kafadan bir ses çıkıyor, her yerden çeşit çeşit yorumlar geliyor...

"maske çok önemli...", "maske bir işe yaramıyor...", "el temizliği çok önemli...", "ayakkabınızı bile her gün değiştirin...", "ellerinizi yıkasanız da bir faydası yok...", "o maske olmaz ille de şundan olacak...", "kimseye yaklaşmayın...", "yaklaşın birşey olmaz...", "dua edin yeter...", "mutlaka izole olun..."

Kafalar karışıyor, insanlar korkuyor, telaş eden var, ne yapacağını şaşıran var... Sokakta herkesten başka bir şey duyuyorsun, televizyonda her kanalda "uzman" konuşmacılar...

Devlet mümkün olduğunca kontrol altında tutmaya çalışıyor, bütün süreçleri yönetmeye çalışıyorlar... Eksikleri, yanlışları olabilir ama ben şahsen doğru yolda olduklarını düşünüyorum...

Bu süreçte canla başla çalışan sağlık personeli; dualarımız sizinle... ve benzer şekilde gıda, temizlik, ulaşım gibi kamu hizmeti sayılacak noktalarda çalışan ve izin yapma, evinden çalışma ihtimal bulunmayan bir sürü iş kolu ve çalışanları... Allah yardımcınız olsun...

Dünyada virüsün yayılmasıyla ilgili olarak en büyük etkenin insanların umursamazlığı olduğu ortada. Fransa ve İtalya örneklerine bakın... Salgının başlamasının üzerinden haftalar geçmiş olmasına rağmen hala sorumsuzluklara rastlanabiliyor. Etkinlikler, ev partileri... Daha geçen hafta Fransa' da "Şirinler Festivali" görüntüleri dolanıyordu ortalıkta...

Geçen hafta İstanbul' da bir ahşap sanayi sitesine "6 tane kapı alacağız" diye gelmiş bir grup, başlarında bir rehber... İtalya' dan geliyoruz demişler... Güvenlikçiler yaka paça sitenin dışına atmışlar, polisi aramışlar, sonra ne oldu bilmiyoruz...

Umre' den dönünce karantina' dan kaçanlar, çevik kuvvetle çatışmaya kalkanlar, polisin yüzüne türüküp "ben hastaysam sen de hasta ol" diyenler... Birlikte otobüs kiralayıp Erzurum' a kaçmaya çalışırken Çorum' da yakalanan 28 umreci... Onlar karantina' ya alınacak diye gece yarısı apar topar yurtlardan çıkarılan öğrenciler...

Yüksek risk grubunda oldukları için 65 yaş üstüne sokağa çıkma yasağı konulmasına rağmen dinlemeyen, evde durmayan yaşlılarımız...

Cuma namazları, vakit namazları iptal edilip, camiler toplulukların bir araya gelmesi sebebiyle risk oluşturduğu için kapatıldığında "ben girerim arkadaş, engelleyemezsiniz, cumayı kılacam ben, kuran' ın neresinde yazıyor virüs var diye cami kapatmak" diyerek kapıları tekmeleyen kırmaya çalışan mallar...

Otogar'da asker uğurlama töreni düzenleyen yüzlerce mal oğlu mal... halaylar çekerek, sarmaş dolaş öpüşüp koklaşarak...

Zeytinburnu sahilinde gelin-damat la birlikte halay çekenler...

Hafta sonu Belgrad Ormanı' da mangal yapan gerizekalı yurttaşlarımız...

Sahilde dip dibe muhabbet ederek balık tutanlar, onların arkasından yan yana sohbet ede ede yürüyüş, koşu yapanlar...

Virüs sanırım insanlarda zeka geriliğine de sebep oluyor...

Siz memleketinizde ne tür salaklıklara rastlıyorsunuz? Ya da benim unuttuğum radikal örnekler var mı aklınıza gelen?



18 Aralık 2018

İstanbul ve Beton Yığınları

Çoğu zaman şikayet ettiğimiz bir durum var; şehir hayatı hepimizi beton blokların içine hapsetti... Artık pek az insan müstakil evlerde oturuyor, en azından İstanbul gibi büyük şehirler için durum böyle...

Küçük binalar, büyük apartmanlar, siteler, rezidanslar... Kapalı kutular, beton bloklar içinde bir sürü hayat.

Eskiden de İstanbul' da bir çok insan apartmanlarda yaşardı... Benim de çocukluğum apartmanlarda geçti. Oturduğumuz semtte bahçe içinde, ağaçlarla çevrili bir çok gecekondu da vardı ancak zamanla onlar da betonlaşmaya ve ranta yenildi, yerlerine yüksek yüksek binalar dikildi.

İstanbul - Beton Yığını


24 Eylül 2018

Cep Telefonlarında Ekran ve Cam Değişimi

Yeni nesil telefonların teknolojileri gitgide ilerliyor, malum... Ekranlar büyüyor, daha fazla fonksiyon için daha fazla alana ihtiyaç var. Gövdeler inceliyor, cihazlar hafifliyor.

Bu durumda zayıflayan cihazlar için daha güvenli ekranlar, kırılmaya dayanıklı camlar kullanılmaya çalışıyor ama yine de elinizden düşecek bir telefonun ekranının kırılması riski çok yüksek...


Özellikle bir garanti paketi satın almadıysanız telefonun camını ya da ekranını kırmanız garanti kapsamına girmeyecektir ve servis size epey yüksek bir faturayla gelecektir.

Ekran değişimi çok daha maliyetli ama sadece ön cam kırıksa bu bile bir avuntu.

Eğer siz de böyle bir durumla karşılaştıysanız daha ekonomik ve garantili bir çözüm mevcut.

15 yıldan fazla zamandır bilişim teknolojileri alanında elektronik sistemlerin onarımı konusunda hizmet veren bir elektronik laboratuvarı olan Lider Bilişim Teknolojileri, uzunca bir süre telefon cam ve ekranlarının değişimi ile ilgili Ar-Ge çalışmaları yapmış ve bir süredir bu konuda da hizmet veriyor.

Şahsen de denediğim ve fiyat / performans oranıyla memnun kaldığım bu hizmetle ilgili detaylar için web sayfalarını incelemenizi öneriyorum.

http://liderteknoloji.com.tr/

Benzer şekilde tabletler için de cam ve ekran değişimi konularında destek almanız mümkün.

Servise bırakacağınız cihazınız için de arıza tespit ücreti yok, bu da bence önemli bir ayrıntı...

Ek olarak bu laboratuvardan Notebook Tamiri, Projeksiyon Tamiri, Printer Tamiri konularında da hizmet alabilirsiniz...

Bir hizmet inceleme yazısıdır.

8 Ağustos 2018

Yeni bir gün doğdu... Merhaba...

Bugün oğlumun doğum günü... 

Bir sürü güzellik yaşadım, bir çok güzel insan tanıdım, dostlarım oldu, çok keyifli anılarım var...

... ama hayatımda hiçbir şey Barış' ın varlığı kadar mutlu etmemiş beni, onu biliyorum artık...

Bir sürü rezilliğe şahit oldum, kandırıldım, aldatıldım, düşmanlarım oldu, çok can yakan zamanlar yaşadım...

... ama hayatımda hiç bu kadar güçlü hissetmemişim kendimi, Barış' ın varlığı daha da güçlü kılıyor beni, hiç ama hiç hesap yapmadan sadece seven bir insan var hayatımda...

İşte mutluluğun resmi... canlarım...

Daha çok zaman var önümüzde... yani en azından ben öyle umuyorum... 

İki yüzlü insanlardan, sahte gülümsemelerinden, beklentili sevgilerinden, çıkar kavgalarından, rezilliklerinden, ahlaksızlıklarından, kirlenmiş zihinlerinden uzak durmanın yolunu öğretebilirim sana...

Hele bir de insan olmayı, delikanlılığı, vefa' yı, sabrı, ahlaklı olmayı, saygıyı, sevebilecek kadar güçlü, aşık olabilecek kadar yürekli olmayı da öğretebilirsem, daha ne...

Bir baba başka ne verebilir ki oğluna?

Daha iyi bir miras olur mu?

Daha büyük ne tür bir eser bırakabilir dünyaya?

İyi doğdun Barış' ım... Mutlu ol...

16 Temmuz 2018

Eski Defterler - 3

Tencere - Kapak

Erkek - Şimdi biz tencereyle kapak mı olduk?
Kadın - Herhalde,galiba,sanırsam,kesin:)
Erkek - Ama hangimiz tencereyiz yalnız bu önemli bir nokta
Erkek - Sen kapak ol ama
Kadın - Neden peki?
Erkek - Bütün acıyı ben alırım içime,ateşler benim altımda yansın… Sen de ört benim bütün acılarımı…
Bir eski zaman diyaloğu...