5 Eylül 2009

Bir çeşit itiraf...

Klasik erkek hareketi olarak son günlerde bir sürü ayrıntıyı kaçırır oldum. Unutkanlık ve dikkatsizlikle karışık, özensizlik diz boyu... Kalp kırıyorum, can sıkıyorum. Amacını aşan cümleler kuruyorum...

Ben böyle değilim aslında sevgili, biliyorsun değil mi? Geçici birşey bu hanzoluk... Af, özür, rica... Hangisini uygun görürsen... Yeter ki kırılma bana, hevesini, heyecanını kaybetme... Kaybettirmeme de müsade etme...

Gölgelerin Gücü Adına


Küçük yaşta çocukların çok fazla televizyon seyretmesinin faydadan çok zarar getireceğinin herkes farkında. Asosyalleşme, dikkat dağınıklığı, konsantrasyon eksikliği gibi çeşitli sorunlara neden olabiliyor.

Ama yeni nesil bir acayip. Bir takım araştırmalar yapılmış ve çok fazla çizgi film izlemenin çocuklarda hiparaktivite' ye sebep olduğu görülmüş. Biz de çizgi film seyrederdik, hem de envai çeşit... Buna rağmen hiç kendimi camdan atmaya kalkmadım; "süpermenim ben uçabilirim" diye.. "Spiderman oldum, fışk fışk... nerde lan bu ağ ?!!! aaahhhhhhh" böyle bir sahne de yaşanmadı. He-Man oldum, Robotech robotlarından kullandım ama en büyük aksiyonum kolduktan atlamaktı. Yani ben mi fazla saftım bilmiyorum ama arkadaşlarımdan da yapan pek yoltu daha fazlasını... Gerçi bizim de çizgi filmlerde gördüğümüz en vahşi sahne Jerry' nin, Tom' un kafasına tavayla vurduğu sahnelerdi... Onun da aslında yanlış olduğunu kestirebiliyorduk, taklit etmiyorduk... Kardeşimin kafasına tavayla vurduğumu düşünemiyorum :)))

Ya nesil acayipleşti ya da çizgi filmler artık bir acayip... Yukarıda linkini verdiğim yazıyı anne babalar bir okumalı yinede...

Ball Clock

Bloglar için bir sürü eklenti bulmak mümkün ama şimdiye kadar gördüklerim arasında en etkileyici olanını sizinle paylaşmasam çatlardım... bir de bunu ekleyip blogun açılışını daha da geciktirmek istemedim, o yüzden konu olarak geçiştiriyoruz. Yine de aBowman' in bu yaratıcı ve sıradışı fikrini, uygulamanın başarısını da tebrik edelim...


Ne oldu bana ?

Sonbahar yaklaşıyor ondan mıdır anlamıyorum ama bana bir haller olmaya başladı yine. Garipleştim... Aman bir kapris, bir huysuzluk, bir şefkat beklentisi... garip haller, tavırlar...Şu aralar çekilecek adam değilim vesselam... Katlanabilenleri sevgiyle selamlıyorum.

Sonbahar hep hüzünlüdür. Bize dayatılan bir önyargı mıdır, yoksa havaların dengesizleşmeye başlamasından mıdır nedir, her sonbaharda bir hüzün, bir halsizlik çöker üstüme. Melankoli diz boyu ondan sonra...

"Daha ortalık sıcaklarla kavrulurken ne sonbaharı, ne havası ?..." diyeceksiniz. Deliye hergün bayramsa, hüznü seven adama da hergün sonbahar...

(181 adet rüya gibi güzel gün için tekrar teşekkürler güzel insan... 10000' leri de göreceğiz inşallah...)

3 Eylül 2009

Terabyte Disklere Neler Oluyor ?

Bir süredir depolama alanı ihtiyacım için terabyte' lara ulaşan kapasitelerdeki harici diskleri takip ediyorum. Kendi şahit olduğum birkaç olay ve duyduklarım bu kapasiteye ulaşmış disklere kaşı güvenimi epey sarstı...

Bir müşterimizden gelen bir harici diskte son 5 yıllık muhasebe dosyalarını saklıyorlardı ve artık o veriler yok ! Yakın bir arkadaşım bütün fotoğraf arşivini böyle bir cihazda saklıyordu, şimdi o arşiv tarih oldu. Bu arkadaşın bir fotoğrafçı olduğunu düşünürsek durumun vehameti ve onun ruh hali daha iyi anlaşılır. Bir başkasının da benzer bir şekilde yedekleri kayboldu. Diğer duyduklarım da cabası... Ürünlerin hepsi de çok yeni... Benim gariban 80 GB Seagate Barracuda diskim ise hala aynı performansda :)

Hepsinde de bahsedilen sorunlar mekanik kaynaklı. Diskten düzenli mekanik sesler gelmesi ve sistemin diski görmesine rağmen verilere erişilememesi ortak şikayet.

Bu şekilde kaybedilen verilerin data kurtarma merkezlerinde geri kazanılması mümkün. Ancak en iyi ihtimalle 500 USD ve üzerini gözden çıkarmanız gerekiyor. Arızalı diskin onarılması için bir başka diske ait parçaların kullanılabilmesi amacıyla parça alınan harddisk' in maliyeti, verilerinizi size aynı ya da yakın kapasitede bir diskle veriyor olmalarından dolayı o harddiskin bedeli ve çok hassas olan bu işlem için işçilik bedelini de düşünürsek aslında bedel yüksek değil ama Türkiyenin ekonomik şartları malum...

Eğer bu kapasitede harici disk kullanıyorsanız benzer bir sorunla karşılaşmanız an meselesi. Mümkün olan en sağlıklı önlem de bana göre DVD gibi farklı medyalara da yedek almak. Bazen datalar böyle bir medyaya sığmayabilir ama yedekleme yazılımları sayesinde yüksek miktarlardaki veriyi DVD' lere bölerek kaydetmek mümkün. Kurumsal yapılar da ise yüksek kapasiteli kartuşlar ya da benzeri materyalleri kullanmak ise harici disklere göre daha güvenli gözüküyor.

Bilişim dünyasının hayatımıza bu kadar girdiğini düşünürsek datalarımızın önemini anlarız. Aman deyim :)