8 Aralık 2007

Blog Yuvası


Blog Yuvasında blogumdan bahsetmişler ve samimi eleştirilerini dile getirmişler; sağolsunlar. Yazıların kısa olmasından ve görsellikten dem vurmuşlar biraz... Bende cevap vereyim

Yazıları çok uzun tutmak istemiyorum zira bahsettiğim konular uzun uzadıya kaynak niteliği taşıyacak seviyede değil, fikir beyanı olarak da düşünülebilir. Kimseyi sıkmak istemem... Gerçi mekan benim, istediğim kadar uzatırım ama olsun :)

Görsellik konusunda da haklılar. Onu da halletmek var planlarım arasında ama nasıl zaman bulacağım, şimdilik pek kestiremiyorum...

Tekrar teşekkürler BlogYuvası

Biraz bahsetmek gerekirse, BlogYuvası kendilerini varlığınızdan haberdar ettiğiniz takdirde kısa bir süre içinde blogunuzu inceleyip sitelerinde ufak bir ekran görüntünüzle birlikte yorumlarını da ekleyip tanıtıyorlar. Emek isteyen bir çalışma ama sürekli genişleyen içeriklerinden işlerini ciddiye aldıkları belli oluyor. Bence zaman kaybetmeden sizde irtibata geçin...

2 Aralık 2007

Blogger Backup


Blogger kullanıcıları için güzel bir program var. Bana da lazım olduğu için araştırma yaparken buldum, denedim ve çok da başarılı buldum. Sizlerle de paylaşmak istedim.

Bu adresten indireceğiniz programla blogger' da yazdığınız bütün yazılarınızı XML olarak kaydedebiliyorsunuz. Güzel bir özelliği de, blog ekleme menüsünden blogger' daki kullanıcı adı ve şifrenizi girdiğinizde bu hesaba bağlı bütün blogların kayıtlarını otomatik olarak listesine ekliyor. Kullanımı da oldukça basit, hemen kavrayacaksınız.

Ayrıca herhangi bir sorun halinde yedeklerinizi geri yükleme seçeneğiniz de var. Gerçi bir yedekleme programında bu olmasıydı garip olurdu...

Bilgisayar Oyunu Bölümü

Buradaki haberde İzmir Ekonomi Üniversitesinde Bilgisayar Oyunları üzerine bir bölüm açıldığından bahsetmiş. Bu bence gecikmiş bir yatırım, ama çok iyi verilmiş bir karar.

Dünya da oyun pazarında ne kadar paralar döndüğünü düşünürsek böyle bir pazarda yer edinebilmek Türkiye ekonomisi için de çok büyük bir atılım olacaktır...

Daha önce çok güçlü bir yazılımcı ekibi Türkiye değerlendirememişti... Bahsettiğim ekip son zamanların en çok konuşulan oyunu Crysis' in programcıları olan Türk arkadaşlar... Çok uzun zaman önce yazdıkları fizik motoruna ait ekran görüntülerini içeren bir video internette dolaşmaya başlamıştı. Nesnelerin çevreyle etkileşimi, ışık ve duman hareketleri gerçekten çok etkileyici idi. Ancak Türkiyede bu işe para yatıracak sponsor bulamadılar ve En sonunda EA Games bu arkadaşları kendi bünyesine kattı. Bir süre sonra da çıktığı dönemde çok ses getiren FarCry oyunu piyasaya sürüldü. Şahsen gurur duymakla beraber biraz da buruk birşeyler hissettim. Biz bu başarılı insanları da kaptırmıştık... Bu başarılı oyun Türkiye' de bir firmanın etiketi ile çıkamadı...

Bundan sonrası için artık bir umut var bence, İzmir Ekonomi Üniversitesini önemli kararlarından dolayı alkışlıyorum...

Alfabemize 29 harf yetmiyormuş !!!

AKP hükümeti Türkiyeyi pazarlamak olarak algıladıkları yönetim görevlerine yeni bir anlayış kattı. Güzel dilimiz Türkçe' mize 29 harf yetmiyormuş, zat-ı alileri böyle karar vermişler... Bunu duyduğum zaman hissettiklerimi kelimelerle anlatmam mümkün değil. Aklımdan geçen cümleleri de burada yazmaya utanıyorum açıkçası...
Stratejikboyut sitesinde rastladığım bir haber beni bu ruh haline soktu.

Sayın (!) Dışişleri Bakanı Ali Babacan İngilizce yayınlanan "Today’s Zaman" gazetesine verdiği demeçte Türkçe ve Kürtçeyi birbirine yaklaştırabilmek adına q,w ve x harflerinei alfabemize ekleme gereği duyduklarından bahsetmiş... Yeni hazırladıkları reform paketine bunu da eklemişler ve yeni yıla yetiştireceklermiş...

Türkiye' de halk ve bilimadamları dilimizi yabancı dillerden arındırıp daha da bize ait bir dil yaratmak konusunda çalışmalar yaparken, hükümette bizi kendimize yabancılaştırmaya çalışıyor. Benim anlayabildiğim tek gerekçe de belli bir zümreye yaranmaya çalışıp, biraz daha oy alabilmek. Böyle ucuz bir gerekçe için bu yapılmaz.

Dahası gerekçesi ne olursa olsun bir ülkenin tüm kültürel altyapı bileşenlerini birbirine bağlayan, iletişim için tüm ihtiyaçlarını karşılamaya yeterli ve tüm dünyada dil araştırmacıları tarafından en kolay öğrenilebilir ve kendini en iyi ifade edebilen dil olarak seçilen Türkçe' nin ahengini, yapısını bozmaya kimsenin hakkı yok.

Alfabemiz ve mevcut kelime dağarcığımız kendimizi ifade edebilmemize yetiyor. Bu dilin de tüm dillerde olduğu gibi ders kitaplarında yer almayan ama halk tarafından kullanılan bir argosu da var ve çok da zengin. Asıl ayrıntı, argoda kullanılan kelimelerin, cümlelerin bile dilin kurallarıyla çok yüksek oranda uyuşmasıdır. Bu da dilin zenginliğini gösteren ipuçlarından biridir.

Türkçe, matematik kurallarıyla ifade edilebilen tek dildir. Bu konuda daha önce de bir başlık açmıştım.

Dünyada en yaygın dil olan İngilizce' nin kelime sayısının Türkçeden kat kat fazla olduğu söylenir hep. Sorun Türkçenin zayıf bir dil olması değildir, aksine kendi içinde türeyebilen kelimeleriyle kendini bu derece iyi ifade edebilen bir dil olması asıl övüneceğimiz noktadır.

Dilimiz de, alfabemiz de bize yetiyor da artıyor bile... Ucuz çıkar kavgalarınız için, koltuk hevesleriniz için ona zarar vermeye çalışmaktan vazgeçin... Bir daha size oy verecek bir %47' de bulamazsınız... Halktan gelecek tepkiden sonra sizi artık ne AB, ve de ABD' de kurtaramaz artık...

Alfabemden uzak durun...

Gerçekten bu konu beni çok fena kızdırdı, cümlelerimde tutarsızlık varsa da af diliyorum...

30 Kasım 2007

E-Devlet Sistemleri ve Güvenlik

NTVMSNBC' de rastladığım bir haberde ülkelerin tüm altyapılarını bilgisayar tabanlı sistemlere taşıdıkları ve bu aşamalarda düzenli olarak güvenlik testleri ve güncelleştirmeleri yaptıklarından bahsediyordu. Türkiye' de bu altyapının kurulması sırasında ne tür güvenlik çalışmaları yapıldığı konusunu biraz araştırmaya çalıştığınızda ise güvenlik ayrıntısına pek değinilmediğini görüyorsunuz.

Örneğin bu adreste bulacağınız dökümanda organizasyonel yapılanmadan, yapılan görev dağılımından ve proje adımlarından bahsediyor. Ancak güvenlik konusunda sadece kullanılacak birkaç programın adı verilmiş. Bunların ne derece sağlıklı kullanılabileceği de şüpheli olmakla birlikte özellikle devlet kurumlarının bilgi işlem departmanlarına daha önce bilişim konularında servisler vermiş biri olarak da ayrıca endişeli olduğumu belirtmek isterim zira bu insanlar henüz kendi sistemlerini ataklardan, virüs ve spy' lardan korumayı başaramıyorlar. Yani sistemlere yatırım yapılıyor güzel ama ya kullanıcılar ?

Bazı noktalarda çok kritik sayılabilecek verileri geniş alan ağlar üzerinde dolaştırırken siz sisteminizi iyi koruyabilirsiniz ama ya uç noktalarda kalan kullanıcıların sistemleri ne olacak ? Bununla ilgili ne tür önlemler alınıyor ?

Örneğin Mernis (Merkezi Nüfus İdare Sistemi) projesinde muhtarlıklar ve birçok dairenin erişimlerinin olduğu söyleniyor. Ben de yine aynı noktada takılıyorum; son kullanıcılarda güvenlik sorunu...

Bütün ülkeler geniş çaplı güvenlik kontrolleri yaparken biz bu konudan bahsetmiyoruz bile... Biraz daha araştırma yapıp ondan sonra bu yazımı güncelleyeceğim, belki kaçırdığım noktalar vardır... Umarım...