24 Kasım 2008

Öğretmenler Günü

Sevgili öğretmenlerimiz, gününüz kutlu olsun... Bir ülkenin geleceğini, insanların kaderini hazırlamak; gençliği hayata hazırlamak gibi önemli, hassas ve kutsal bir göreviniz var... Allah yardımcınız olsun...

Google' da sizi unutmamış, şöyle şık bir jest yapmış

13 Kasım 2008

Metrobüs İşkencesi


Metrobüs denen zımbırtıyı göz göre göre kazıklanarak aldık, zaten dar olan otobanlarımızdan özel şeritler ayırıp mevcut trafiği iyice arap saçına döndürmek pahasına onlara özel yol açtık.

Bir sürü aracımız ve rahat rahat gidebilecek yolumuz vardı artık ama o da ne !!! Bu kadar uzun bir aracın dönebileceği bir yol, kavşak yoktu ?!!... Apar topar otobanın üstüne bir havada-döner kavşak yapıldı, sorun çözüldü.

Sonra güzergah genişletildi, araç Zincirlikuyu' ya kadar gelebilir oldu. Ne güzeldi... Ama bu arada sadece aynı hattı takip eden diğer İETT hatlarını değil, aralara giren, ara semtlere giden diğer hatları da kaldırdı kurum... Vatandaşın bir bölümü ciddi oranda mağdur oldu. Neyseki buna da alıştık. Ortadan kalkar diye ümit ettiğimiz minibüsler ara semtlerde sayıları artarak yeniden hortladılar...

Bu kadar çok araç olmasına rağmen talebin yoğunluğundan dolayı araçlar inanılmaz kalabalık, havasız, bunaltıcı ama trafik sıkışıklığından kurtulup çok ciddi zaman kazanıyor olmak çok avantajlı. Bu sebeple birçok eksi yok sayılabilir. Aracın ve metrobüs sisteminin böyle çok güzel bir yanı var. Ben her gün hem gidiş hem gelişte kullanıyorum ve eskisine göre çok daha hızlı ulaşıyorum işimle evim arasında... Hakkını yiyemem. Haydi eksileri de bir kenara bırakalım, benim anlamadığım İETT' nin amacı...

Durakta bekliyorsunuz, bir araç geliyor, tıklım tıkış, insanlar balık istifi... Arkasından bir araç geliyor tamamen boş ama kapıları açmıyor pas geçiyor... Bir araç daha aynı şekilde, bir tane daha, bir tane daha... Nereye gittikleri de belli değil... Sonra bir başka dolu araç geliyor, insanlar içeride boğulmak üzere, ama hemen arkasından yine boş bir otobüs var. Tam iş saatlerinde nedense bir sürü boş araç amaçsızca ve süratle biryerlere gidiyor. Hepsimi arızalı, hepsimi garaja gidiyor ?

Mesai saatleri dışındaki aralıklarda ise nedense böyle boş otobüs geçmesi olayına hiç rastlamıyorsunuz. Zaten nispeten daha boş olan otobüsler, neredeyse yolda sıkışacak kadar dipdibe ve hiç bir araç sektirmeden yolcu alarak iş görüyor. Yahu arkadaş kastınız işe gidenlere mi? Sabah ve akşam seferlerinde neden bir sürü boş otobüs oluyor ? Benim paramla aldığınız otobüsü, nasıl benden kaçırırsınız ? Nereye gidiyor bu araçlar acele acele... Hatta diğer dolu araçlar da bu boş olanlara diğer şeride geçerek yol vermiyorlar mı o zaman iyice deliriyorum...

Evet İETT, gerekçe nedir ?

10 Kasım 2008

Üzmez Olayının Perde Arkası Nedir ?

Hüseyin Üzmez davasında, ‘Ruh sağlığı bozulmamış’ denilen B.Ç anlatıyor: Her gün ağlıyorum, akşam odamda ağlıyorum. ‘Şikâyetçi misin’ diye sorulduğunda, ‘Değilim, şikâyetçi olursam annem de çıkmaz belki diye düşünüyorum...’

Vakit gazetesi yazarı Hüseyin Üzmez’in cinsel istismarına maruz kaldığı belirtilen 14 yaşındaki B.Ç.’nin ‘beden ve ruh sağlığıyla’ ilgili Adli Tıp raporunda hem davanın seyri hem de küçük kızın bu süreçte nasıl bir ruh halinde olduğu ayrıntılarıyla anlatılıyor. 19 sayfalık raporda olayın gelişimi ve küçük kızın yaşadığı travma ayrıntılarıyla anlatıldıktan sonra ‘B.Ç.’nin ruh ve beden sağlığının bozulmadığı’ öne sürülüyor.


Üzmez olayı ile ilgili yazdığım yazılara kaynak olan olayın detaylarını bu yazıda okumak mümkün. Son olarak verilen raporun yanlış ve yanlı olduğuna iyice kanaat getirmeme sebep olan açıklama ise şöyle;
İ.Ü. Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Şebnem Korur Fincancı: Raporu hazırlayan kurulda çocuk psikiyatristinin olmaması çok ciddi bir sorun. Çocuğa uygun muayene ortamı ve ona uygun testler gerekiyor. Dolayısıyla bu değerlendirme tabii ki eksik. Her ne kadar o kuruldaki psikiyatri uzmanı erişkin ve çocuk psikiyatrisi ayrılmadan önce uzmanlığını almış olsa ve mevzuata göre her ikisini de yapabilir durumda olsa da, etik olarak yapmaması gerekir. Muayene ortamının uygun olmadığını zaten biliyoruz. Orası bir kurul. Bütünü hekimlerin birarada oturduğu bir yerde sanki mahkemeye çıkmış gibi gözleniyor. Çocuğun anksiyetesi istismardan mı aileden ayrı kalmasından mı diye tartışılıyor ama anksiyete oraya girmekten bile kaynaklanmış olabilir. Cinsel istismara maruz kalan çocuklarda, cinsel davranış bozuklukları, yaşına uygun olmayan cinsel bilgiler ve yaşına uygun olmayan cinsel davranışlar olur. Bunlar da ancak gözlemlerle, muayene sırasında oyun yöntemleriyle değerlendirilebilecek şeylerdir. Bu raporun yeterli olduğunu söyleyebilmek doğru değil, tıp biriminin ilkelerine uygun olmayan bir rapor.”


Bir raporla ilgili başka bir haberde de normalde çok daha uzun sürede çıkan bu raporun neredeyse rekor sayılabilecek kadar kısa sürede verildiğini söylüyordu. Bu ne aceleyse ?!...

Haberin devamını bu adresten okuyabilirsiniz...

29 Ekim 2008

Neden bu öfke Hüseyin bey ?


14.10.2014 Güncelleme :  Hüseyin Üzmez aldığı 13 yıllık hapis cezasına rağmen, rahatsızlıkları sebebiyle tahliye edilip hastaneye kaldırıldıktan 12 gün sonra öldü... 

Hüseyin Üzmez, tahliyesinden sonra Fox TV' de yapılan bir röportajda fena halde öfkelenmiş. Güzel iş; yapacaksın, ceza yiyeceksin, sonra sana uygun kanun düzenlemesi yapılacak, çıkacaksın, sonra da "zaten ben suçsuzdum" diyeceksin...

Röporaj sırasında sergilediği tutum da açıkca gösteriyor ki, eğer ağzından senaryoya uymayan bir cümle çıkar da suçluluğunu kendi kendine itiraf ederse diye korkuyor. Röportajı yapan sunucunun tavrında en ufak saygısızlık, sorgulama, sesini yükseltme gibi bir durum olmamasına rağmen, Üzmez' in hırçın tavrı korkusunun, paniğinin net bir göstergesi...

Madem bu kadar masumsunuz, neden böyle panikliyorsunuz Hüseyin bey ? Kimse o program da sizi birşeyle itham etmemiş, sadece sizin ağzınızdan bu konuyu dinlemek istiyoruz diyorlar, buyrun anlatın, yok eğer konuşmak istemiyorsanız da söylersiniz olur biter. İnsanları neden ve neyle tehdit ediyorsunuz ?

Sunucu ile Hüseyin Üzmez arasında geçen diyalog şöyle; yorumu size bırakıyorum...

14 yaşındaki bir kız çocuğunua 'cinsel istismar' suçlamasıyla tutuklanan ve hakkında tahliye kararı çıkan Vakit Gazetesi yazarı Hüseyin Üzmez(76), hakkında çıkan iddiaları FOX TV'nin ana haber bülteninde canlı yayında yanıtladı.

Bursa' nın Mudanya ilçesinde 14 yaşındaki kız çocuğuna cinsel taciz iddiasıyla yargılandığı davada dün tahliye olan Vakit gazetesi Yazarı Hüseyin Üzmez, bir televizlon kanalında canlı yayına çıkarak hakkındaki iddiaları yalanladı.Kendisine soru sormaya çalışan spiker Nazlı Tolga' ya oldukça ağır sözler sarfetti.Üzmez ile spiker arasında canlı yayında yaşanan diyalog şöyle gelişti:

SPİKER:Sayın Üzmez, küçük yaşta bir kıza cinsel istismar suçlamasıyla tutuklandınız. Aile önce sizi suçladı, sonra şikayetini geri aldı ve bugün serbest kaldınız. Ancak dava hala devam ediyor. Bir de sizden dinleyebilirmiyiz efendim,

ÜZMEZ: Ne dinleyeceksiniz.

SPİKER:Neden gözaltına alındınız? Neden tutuklandınız? 6 aydır cezaevindesiniz. İddialar var, ifadelerde değişiklikler var.

ÜZMEZ:Ben size sorayım eğer dediniğiniz gibi olsaydı ben çıkmazdım. Son dilekçem de de dedim ki ben şimdi beraat istemiyorum. Sizin işiniz Bektaş-i nin işine döndü. Bektaş-i kuran-ı kerim de içkili vaziyette kurana yaklaşmayın ayetinin öbür tarafını okumuyor namaza yaklaşmayın, bunu kuran yazıyor diyor. Sizin ki Bektaş-i hesabı doğruyu istiyormusunuz. doğruyu istiyorsanız doğruyu söyleyeyim.

SPİKER:Biz size soruyoruz efendim sizin hakkınızda bir suçlama sözkonusuydu. Dava açıldı. Siz tutuklandınız bunlar yaşandı. 6 aydır cezaevindesiniz biz de size sizin ağzınızdan sizin doğrular gerçekler dediklerinizi dinlemek istiyoruz.

ÜZMEZ:Cezaevinde değilim şu anda bir iskelenin üstünde kahvehanede oturuyorum.Eğer dedikleriniz olsaydı cezaevinde oturuyor olurduk. Şimdi memleketin bir çok şerefli ordu komutanlığı yapmış insanları hepsi milletin şerefini omuzunda taşımış göğsünde taşımış o insanlar suçlu vaziyette cezaevlerinde yatıyorlar. Böyle şeyler olduğu sürece bu ülkede gerginlik azalır mı? Lütfen işi kendiniz kurcalamayın, yargıya güvenin yargıya bırakın yargıda olan bir şey hakkında söz söylemeyin suçtur.

SPİKER: Efendim, bizim kurcaladığımız bir şey yok aile şikayette bulundu. Siz de tutuklandınız. Son anda ifadeler değişti. Neler değişti

ÜZMEZ:Hayır yalan benim hakkımda kimse şikayette bulunmadı.

SPİKER:Kimse sizin hakkınızda şikayette bulunmadı mı?

ÜZMEZ:Hayır hayır bunların hepsi yalan

SPİKER:O zaman neden siz tutuklandınız ve 6 ay cezaevinde kaldınız?

ÜZMEZ;Bir takım şeyler olmuş. O kadıncağıza iftira mı edilmiş...Doğrumudur yanlışmıdır ben onu bilmiyorum kardeyim. Hep oraya bakıyorsunuz. Hiç mi ben boynumu oynatmayacağım yahu cendereye sokmayın bizi.

SPİKER: Sayın Üzmez, 14 yaşındaki kızın ifadeleri var, annesinin ifadeleri var sonra bu ifadeler son anda değişiyor. Siz bunlara yalan mı diyorsunuz?

ÜZMEZ:Hayır değişme diye bir şey yok..Kız hüseyin abinin , hüseyin amcanın eli dahi değmedi bana diyor. Ben kızı sadece gittiğim zaman gördüm.

SPİKER:Sayın üzmez bunlar ifadeler değiştikten sonraki boyutu. Bu ifadeler niye değişti efendim. Öncesinde neden bunlar yaşandı siz neden 6 aydır tutuklusunuz?

ÜZMEZ;İfadelerin değişmesi diye bir şey yoktur ortada. Gerçekler ortaya çıkmıştır. İfadelerin değişmediği için allaha şükrediyorum. Kızı hemen gözaltına aldılar. Kız hemen resmi bir kurumda gözetim altına alındı. Böyle olunca kimse ona gidip te şunu de bunu de diyemedi. Düşmanlarımızın önündeki set kapandı.

Onun için ifade değiytirme diye bir şey yok. Şikayet diye de bir şey yok.

SPİKER:Anladığım kadarıyla bir komplodan bahsediyorsunuz daha önce de bunu söylemiştiniz size bir komplo yapıldığını. Kim size neden komplo yapmak istiyor?

ÜZMEZ: Hz.Peygamber diyor ki şöhret bir afettir. Şöhretli insanlar her zaman bir tehdit altındadır. Siz duymadınız mı İstanbul' da Karaköy rıhtımında bir SAS komandosu bir binbaşı bir serseri tarfından bıçaklandı ve öldürüldü siz bunu bilmilyormusunuz?

SPİKER:Efendim bunun bizim konumuzla hiçbir alakası yok. Biz şu anda devam eden dava hakkında konuşuyoruz

ÜZMEZ:Devam eden dava hakkında konuşmak bir suçtur, suç işliyorsunuz şu anda, ben sizi ikaz ediyorum.

SPİKER:Avukatınız sizin kulağınıza birşeyler söylüyor, bunu görüyoruz. Biz davanın gidişatını etkilemek için bir şey söylemiyoruz. Biz bir yorum da yapmıyoruz. Size soru soruyoruz.

ÜZMEZ; Ne sorusu soruyorsunuz? Siz yargıçmısınız Siz Savcımısınız. Kimsiniz siz hem de sesinizi ayarlayın. Nezaketli olun.Size cevap vermek zorunda değilim. Aklınızı başınıza toplayın. Sözümü kesmeyin benim. Ben keserim yoksa..

SPİKER: Hüseyin Üzmez, Biz size söz hakkı verdik zaten bu yüzden yayındasınız.

ÜZMEZ: Aman ne büyük lütufta bulunmuşsunuz, bana söz hakkı vermişsiniz.

SPİKER:Efendim lütfen sakin olun sizinle konuşmaya devam edelim. Bizim amacımız sizinle tartışmak değil.

ÜZMEZ; Tartışamazsınız ki zaten tartışamazsınız. Çünkü gerçekleri söylemiyorsunuz.

SPİKER:Biz burda sadece soru soruyoruz. Başka bir iddiamız olamaz. Gazetecilik görevimizi yerine getiriyoruz habercilik yapmaya çalışıyoruz.


ÜZMEZ:İhbarda bulunuyorum. Suç duyurusunda bulunuyorum. Yarın bir savcı yakanıza yapışırsa size kimse arka çıkmayacaktır.Göreceksiniz suç işleyeceksniz bir de sesinizi ayarlayın. Siz savcı değilsiniz.

Ben sizin hiçbir şeyinize inanmıyorum. Tamamen yalan üzerine bina ediyorsunuz, doğruyu dinlemeye de sabrınız yok.

SPİKER:Lütfen olayı kişisel bir tartışmaya dönüştürmeyelim. Siz bizim sorularımızı yanıtlamak için yayına çıkmadınız mı? Efendim biz hiçbir şey söymlemiyoruz ki savcının hazırladığı iddianame hakkında konuşuyoruz

SPİKER:İfadeler hakkında konuşamazsınız, dava hakkında konuşamazsınız.

ÜZMEZ:Bugün bir şey söyledim. Sayın Reisi Cumhur yasal haklarına dayanarak beni affetse ben kabul etmem. Afla çıkmam benim için güya kanun değiştiriyormuş iktidar. Böyle bir kanun değişikliğiyle ben yine çıkmam. Çünkü ben suçsuzum ben beraat edeceğim. Ben Türkiye de hakimler olduğuna inanıyorum Türkiye nin yargısı var savcısı var polisi var bilmem nesi var siz kimsiniz de bir gazete titri ile ortaya çıkmışsınız. Ortada konuşup duruyorsuz kendinizde hak buluyorsunuz. Suç işliyorsunuz, Sizi ikrar edilyorum ve suç duyurusunda bulunuyorum. Sizi uyarıyorum

Biz allahtan başka kimseden korkmayız korku hissinin de ne olduğunu ben çocukluğumdan beri bilirim. Ona göre bana bu şekilde muamele edemezsiniz. Eğer yüreğiniz varsa bir televizyonda açık oturuma çıkarım konuşalım sizin gibilerin çoklarını yere serdim ben.

SPİKER:Hüseyin bey, Biz sizinle açık açık konuşmaya çalışıyoruz. Biz size sorduğumuz soruya cevap almaya çalışıyoruz. Benim size tek sorduğum soru ilk sorum olayı sizin ağzınızdan dinlemek istediğimizdi. Lütfen birde biz bize olayı anlatabilirmisiniz dedim.

ÜZMEZ;Ben o ifadeleri mahkemede verdim mahkemede onu doğru bulduğu için beni tahliye etti. Ben ne zaman ki mahkum olursam eğer bu suçttan beraat etmez isem o zaman gelin, ozaman konuşalım dedim.Beratimi istemiyrum dedim.Avukatınız varsa gönderin dosyaya baksın.

SPİKER: Sizin küçük kızla evlenmek istediğinizi söylemiştiniz. Sizin ifadelerinizde bunlar yeralıyordu. Bunlar doğru mu Eğer doğru ise 14 yaşındaki kızla siz neden evlenmek istediniz ?

ÜZMEZ: Bak burda da işi saptırıyorsunuz. Eğer bir kız reşit olmuşsa bizim inançlarımıza göre o kız evlenebilir söylediğim budur Allahın emri de budur. Biz tabiki İran da değiliz Arabistan da da değiliz. Türkiye Cumhuriyetindeyiz

T.C vatandaşı olarak ta iftihar ediyoruz

SPİKER:14 yaşındaki bir kızın kendi isteğiyle evlenmesi söz konusu değil. Tabii ki TC yasalarına göre bunu karıştırmayalım

ÜZMEZ;Efendim tekrar ediyorum. Ben sağırım ama siz benden de sağırsınız. Ben diyorum ki bizim inançlarımıza göre akılbali olan regl olan bir kız artık reşittir. İnancımıza göre bölyledir. Biz Türkiye Cumhuriyetindeyiz.

Eeğe demokrasiyse bu benim inanmadığım demokrasiyse demokrasi bu değil. Bu birtakım azınlığın çoğunluğa tahakkümü oluyor. olamaz bu

SPİKER:Olamayan nedir efendim

ÜZMEZ Olamaz dediğim şudur. Azınlık çoğunluğa tahakküm edemez zaten dremokrasinin en büyük tenkitlerinden birisidir bu. Demokrasi çoğunluğun diktatöryasıdır derler. Biz de tam tersi oluyor.

SPİKER:14 yaşındaki bir kız çocuğunun evlenmesine hukukumuzun izin vermiyor.

ÜZMEZ:Evet biz de ona riayet ediyoruz

SPİKER:Siz 76 yaşındasınız ve 14 yaşındaki bir kız çocuğuyla evlenmek istiyorsunuz bu sizce doğrumudur?

ÜZMEZ:Ben inançlarıma göre konuşurum.Ben inancıma bakarım. Bana göre bir tek hakikat vardır Allahın kitabı resullah ın sünneti gerisi fasa fiso yalan ayaklarımın altında.

SPİKER:Yani siz T.C yasalarını tanımıyormusunuz?

ÜZMEZ:Tanıyorum elbette tanıyorum. Çünkü, Türkiye Cumhuriyeti'nde yaşıyorum.Ama Türkiye Cumuriyeti benim inaçlarıma müdahale edemez. Laiklik bu değildir.Biz laikliğe de karşı değiliz.

Biz sadece laikliğin Türkiye deki uygulamasına karşıyız. Türkiye de laiklik dinsizlik şeklinde uygulanmıştır. İşte bu mesele bu kadar basit.Siz kiminle konuştuğunuzun farkında değilsiniz.

Tabii inancıma göre evlenebilirim. Ama evlenmedim işte evlenmiyorum ne diyorsunuz. illa beni yatağa koymak mı istiyorsunuz? Benim sağdıçım mı olacaksınız?

SPİKER;Olurmu Sayın Üzmez

ÜZMEZ:Olmazsa öyle konuşma. Öyleyse evlenseydim evlenirdim kimse seni şikayet etmezdi.

SPİKER:Siz küçük kızla evlenmek istediğinizi söylemediniz mi?

ÜZMEZ;Hayır efendim. Hayır inancımıza göre evlenilebilir. Çünkü reşit dedim. O kadar yapmadık Türkiye Cumhuriyetinde yaşıyoruz. Kanunları çiğnemeye niyetimiz yok. Ben sizi davet ediyorum sizin krallarınızı da davet ediyorum gelin bir tv de tartışalım

SPİKER:Efendim zaten şu anda bir televizyonda canlı yayında tartışıyoruz.

ÜZMEZ;Sizinle tartışmam. Sizinle tartıştım. Sizin şeyinizi tarttım Biliyorum sizde bir kere hitabet nezaketi bile yok. Siz nasıl konuştuğunuzun farkında değilsiniz. Benim karşımda savcı gibi hakim gibi konuşuyorsunuz. Buna sizin hakkınız yok.Yarın namuslu vazifesini bilen hepsi namusludur o namuslu insanlardan birsavcı kulağınıza yapışırsa kimse sizi kurtaramaz sizi ne televizyonunuz ne de bu kafanız kurtarır, ikaz ediyorum sizi ve suç duyurusunda bulunuyorum

SPİKER :6 aydır neden cezaevindesiniz?

ÜZMEZ;Bunu avukatım söylesin. Ama ben şunu söyleyeyim.Bugün 6 ay cezaevinde bulunmak mesele değildir. Asıl mesele cezaevine girmemekdir. Oraya girmek mutlaka şerefsizlik demek değildir. Bazı yanlış uygulamalar vardır.Bu ülkeye hizmet etmiş insanların şerefini sırtlarında taşımış insanların cezaevinde yatmasını siz uygun buluyormusunuz ben uygun bulmuyorum.

SPİKER:Cezaevinden çıktığınız anda nefsime kırgınım dediniz neden?

ÜZMEZ:Öyle birşey dediğimi hatırlamıyorum ama nefsimle iftihar etmiyorum. Nefis insanı kötülüğe sürükleyen yaratılıştır insanın içinde kötülüğü gösteren bir meyildir. Omeyilden hepimiz şikayetçiyiz. Allah bizi nefsimizin esaretinden kurtarsın. Nedir yani nefsinden şikayet etmekte mi yasak.

Hüseyin Üzmez, Müslüm Gündüz ile ortaya çıkan görüntüleriyle ilgili olarakta "Müslüm benim dostum Müslüm dünyanın en dürüst insanıdır en namuslu insanıdır siz ne zannediyorsunuz "dedi

Spikerin "Günah benim kime ne sözünden ne anlamamız gerekiyor buna bir açıklık getirebilirmisiniz" sorusuna ise

" Onu sizin bana sormamanız lazım. Sizin bu konuda bilgisiz olduğunuz ortaya çıkıyor . Ben hukukçuyum. Hukuk fakültesini de birincilikle bitirdim. Biraz dikkatli konuşun benimle. Yani nedemek günah benim kime ne. Ben günah işleyeceğim günah tabiki benim olacak" diye konuştu.

Üzmez daha sonra stüdyoya telefonla bağlanan ilahiyatçı Arif Aslan dan özür diledi. Bu arada söze karışan spiker nazlı Tolga' ya " gazeteci mazeteci dinlemiyorum,programın bayından beri konuşuyorsunuz. Ben vaktiyle gazeteci vurmuş adamım." dedi

Üzmez, Spiker Nazlı Tolga' nın gazeteci Ahmet Emin Yalman' ı vurdum dediniz bu sözlerinizden gazeteci vurmakla övündüğünüzü anladım. Bnunla övünüyormusunuz sözlerine " Allahtan korkun yahu hayatımın yarısı gitti o yüzden.Gazeteci vurdum kaderi ilahiye bakın ki bende gazeteci oldum" dedi

ÜZMEZ'DEN ŞOK SÖZLER...

Hüseyin Üzmez programda spiker ile söz düellosuna girişti. İşte Üzmez'in şok cümleleri:
-Sen beni sorgulayamazsın. Ne hakimsin ne savcı
-Sen yalan söylüyorsun
-Ben senin gibi kimleri yere serdim
-Ben gazeteci vurmuş adamım
-Siz biraz bilgisiz gözüküyorsunuz
-Biz müslümanları birbirimize düşüremeyeceksiniz
-Sizin ne olduğunuzu gayet iyi anladık


Milliyet

28 Ekim 2008

Erişim Engeli Sona Erdi

Biraz önce farkettim ki erişim engeli gerçekten kaldırılmış. Turk.Internet.Com' un dün verdiği bir haberle duyurduğu gibi, blogger ve blogspot geneline uygulanan erişim engelinin hukuki ve teknik anlamda yanlış olduğu ve düzeltilmesi gerektiği ayrıntısına dikkat edilip çabuk tepki verilmiş olması gayet güzel bir gelişme bana göre. Belki hiç yapılmaması gereken bir hataydı bu şekilde bir engelleme ama yapılan yanlıştan bu kadar çabuk dönülmüş ve işlemin geri alınmış olması hiç yoktan iyidir. Bu da bir ilerleme...

Hukukçularımıza internetin dna' sı hakkında biraz eğitim verilmesinde fayda var diye düşünüyorum. Belki bu tür kararları verirken danışabilecekleri bilirkişilerin olması bile sorunu çözebilir.

Bilişim suçları ülkemizde oldukça yeni bir kavram ama diğer ülkeler kadar çabuk alışıp, hukuk sistemimizde gerekli düzenlemeleri yapamamış olmamız üzücü.