26 Ocak 2012

Spor Gazeteleri


Bugün elime bir spor gazetesi geçti. Aslında genel anlamda spor olarak tanımlanamaz, sadece futbol haberleri vardı. Sayfa büyüklüğünde manşetler, transfer haberleri, maç özetleri ve sonuçları, bahis analizleri, önerileri... Yaprak yaprak kağıt ziyanlığı yani. Hayır, bütün spor dallarını içeren, düzgün haberler, bilgiler içeren bir yayın olsa, başımla beraber ama ilk harfinden son paragrafına kadar şişirme, boş bilgilerle dolu bir kağıt yığınından bahsediyoruz.


Üşenmedim, bir iki köşe yazısı okudum. Anlatımlar, işlenen konular o kadar boş, o kadar gereksiz geldi ki anlatamam. Sırf ben okumuyorum diye haksızlık yaptığımı, hakir gördüğümü düşünebilirsiniz ama bir de şöyle bir gerçek var ki, yarım sayfa dolusu köşe yazısını her gün yazacak kadar enerji harcayacak adamınız varsa elinizde, bir zahmet bu yazılarda da bir kere olsun gençleri spora özendirecek bir şeyler yazsanız olmaz mı? Yıllardır, rastgele zamanlarda farklı yayınlarda böyle köşe yazılarını denk geldikçe okudum. Üşenmedim okudum, evet... Döndür döndür aynı konular...

Koca gazetede küçücük bir köşede bir basketbol karşılaşmasının birkaç detayı haricinde, diğer spor dallarının hiçbirinden bahsedilmiyordu bile. Evirdim çevirdim baktım; voleybol, yüzme, jimnastik, güreş, judo, atletizm, bisiklet ya da motor sporları? Hiçbiri mi olmaz arkadaş?... Yok... Varsa yoksa futbol...

Koca bir toplumu futbolla uyutabiliyoruz. İnsanlar futbolla yatıp, futbolla kalkıyor. Ay sonunu getirmekte zorlanan, maaşını yetiştiremeyen, evinin ihtiyacını karşılayamayan ama hakkını aramayı aklına bile getirmeyen bir sürü insanın, bu takımlarda milyon euro' larla transferleri yapılan futbolculara yaptıkları tezahürat, onların haklarını korumak için girdikleri tartışmalar... Takımı için kavgalara giren, yaralanan, ölenler var. Başkalarının canına kıyan, katil olan, mala mülke zarar veren, saldırganlaşanlar... Allah akıl fikir versin...

Şahit oluyoruz, adam evine kahvaltılık alamıyor, ama hafta sonu için maç bileti parası biriktiriyor. Sevabına bir eğitim kurumuna bağış yap desen kılı kıpırdamaz, param yok der ama maça dünyanın parasını verir. Karısı "eve gelirken çocuğa süt al" deyince "para kalmadı, batırdınız beni..." deyip, bir de küfür eden, hemen peşinden evindeki uydu sistemine futbol paketi eklettiren bir patronum oldu bir dönem... Bunlardan o kadar çok var ki...

Sırf eğlenmek için, hobi olarak, keyif adına takip ediyorsan ne ala. Arada bir maça da gidersin, durumun müsaittir, gidersin. Tezahüratlar, eğlenceler, deşarj olursun, güzel zaman geçirirsin, bu gayet normal... Arkadaş bir futbol takımına da hayat adanmaz ki?

Şike olaylarını, gündemi ne kadar meşgul ettiğini, insanların bunu tartışmak, sonuçlandırmak için ne kadar efor sarfettiğini, bu işlere bulaşanların, yaptıkları o kadar üçkağıda rağmen nasıl da kahraman olduklarını... ben bunları anlayamıyorum, aklım ermiyor... Ülkenin bu kadar sıkıntısı varken zihnimizi, enerjimizi nerelere harcıyoruz...

Bir de başlıkları, manşetleri, yazım tarzını gözden geçirirsek sığlığı da görebiliriz... Aslında biraz da hitap ettiğini kitleye göre yapılmıyor mu bu gazeteler, haberler ?

Verilmek istenen mesajı,
neresinden tutsan elinde kalır...
Gizli mesajlar veriliyor...
Espiri anlayışı işte...


Çıkarıma dikkat !...

Parmak kaldıralım...
Neyse, bu konunun bu kadar uzaması bile gereksiz oldu aslında, boş vaktim varmış demek ki :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Her fikir önemlidir...