22 Ekim 2011

Ne Barışı?

Yazmıyayım bu konuda dedim ama içim içimi yiyor. Yine terör, yine canlar yandı...

Muhatap aldığımız insanlara bakın; BDP... Terör örgütünün siyasi kanadı. Bunu inkar etmedikleri gibi, hertürlü çıkış noktası olarak da Öcalan' ı adres gösteriyorlar... Öğrenci parasız eğitim dedimi hapise girer, adamlar açık açık terör örgütünü destekliyorlar.

Kürt kimliğini terörle eşleştiriyorlar, kimse de sesini çıkartmıyor. Kürtlerin hakları için mücadele ediyorlarmış, halt etmişsiniz siz onu. Kültür için, dil için, sanat için, kimlik için mücadele silahla mı yapılır? Çocuk öldürerek mi kültürel kimliğinizi kabul ettireceksiniz?  Otomobilindeki 4 kadına 200 küsür mermi yağdırarak mı adalet sağlayacaksınız?


Bazıları da çıkıp televizyonlarda radyolarda, "barışla, diyalogla çözülmeli, savaşla çözülmez..." diyorlar... Ne savaşından bahsediyorsunuz arkadaşlar? Karşımızdaki terörist, yapılanın adı da terörle mücadele... Savaş, resmi kimliği olan iki taraf arasında olur, teröristle devlet arasında değil... Hem hangi diyalogdan, hangi barıştan bahsediyorsunuz? Adam gelecek, sınırımı ihlal edecek, askerime, polisime, sivil halkıma silah sıkacak, can alacak, pusu kuracak, yuva yıkacak, ondan sonra bunun adına haklı mücadele deyip aklamaya çalışacak, yandaşları da çıkıp bu it kopuk takımından gerilla diye bahsedecek, biz de "barış yapalım, gelin konuşalım..." diyeceğiz... Bunu söyleyen gafillere de adres olarak hapisteki sözde liderlerini gösterecekler, tıpış tıpış adamın ayağına gidilecek...

Bu zamana kadar, bunca mücadeleye rağmen bitmeyen bir örgütün, bu kadar maddi kaynağı nereden bulduğu da biliniyor; adres Avrupa ülkeleri... Onlara karşı da belirgin bir tavrımız yok... Ne alâ...

Sınır kapılarında alkışlarla halaylarla terörist karşılanan bir ülkedeyiz. Bu adamlara sizden benden çok hak tanındı...

Yaz yaz bitmez... Çok yorgun zihnim de, kalbim de...