6 Mart 2010

Sevgili Gençlik

Zeugma' nın yazısını okudum biraz önce, daha önce farklı mecralarda benim de dillendirdiğim bir sıkıntım aklıma geldi. Yorum yerine, kendi yazımı yazayım dedim, kusura bakmasın artık, zira biraz uzun olacak gibi...
O yazıda anlatılan sinir bozucu gençlik modeliyle ben de hemen hergün bir yerlerde bir şekilde karşılaşıyorum. İş için bulunduğum mekanlarda, alışveriş sırasında, cafelerde, barlarda, sokakta, toplu taşıma araçlarında... Hani saçı başı, kıyafeti, tarzı beni ilgilendirmez, modadır, zevktir, nasıl isterse öyle olsun. Sadece şu ugg denen hadiseyi hâlâ anlayabilmiş ya da kabullenebilmiş değilim, onun gönlümdeki tiksinç yeri hep ayrı kalacak...



Meselem şudur; bu güzel kardeşlerime toplum içinde nasıl davranılacağını, başkalarının haklarına saygı gösterilmesi gerektiğini, seviyeli olmayı, genel kültürün önemini anlatan, öğreten kimse yok mu ? Aralarında takdir edilecek genç kardeşlerim de var, onlar uzaydan mı geldi ? Başka bir ülkenin insanı değil ki onlar da, aynı toplumun, aynı kültürün parçaları, onlar nasıl biliyor bunları ?

Genç kızlarımızın ulu orta, benim erkek olarak kullanmaktan utanacağım küfürleri pervasızca, bağıra çağıra birbirlerine söylemelerini ne ile açıklayabilirim bilmiyorum... Bazı erkeklere ve hatta kadınlara argonun yakıştığını, dozunda olduğu sürece küfürün bile kimi insanda sırıtmadığını ve hatta bazen sevimli durduğunu düşünen biri olarak bu kadarı bana fazla geliyor...

Erkeklerin de birbirlerine "o.çocuğusun olm lan sen" gibi küfür dolu hitapları ve benzeri iğrençliklerini, onlara göre kanka olmanın şartı olan söylemlerini anlamak, bunu dönemle, popüler kültürle, eğitim sisteminin eksikleriyle açıklamaya çalışmak da manasız...

Mahallenin delikanlısı havalarında sokak köşelerinde takılan, direk diplerini mesken tutan, ama delikanlılığa sığmayan bir şekilde gelip geçen kadınları, genç kızları sözle, bakışla taciz eden bu sözüm ona delikanlıların kendi evlerinde anaları, kızkardeşleri yok mu ? Onlara aynı şey yapılacak olsa panter kesilen bu gençlerimiz, elalemi nasıl böyle umursamaz bir şekilde rahatsız edebiliyor ? Bunların evlerinde de mi bunlar yaşanıyor acaba, babaları da mı böyleydi, evin hanımları kendilerine böyle yapılmasından keyif alıyor da oğullarını böyle mi yetiştiriyorlar ?

Sağına soluna abuk sabuk süsler asılmış, egzosu özellikle delinmiş çakma modifiye otomobillerle sokak aralarında deli gibi, amaçsızca, mümkün olan son süratle gidip gelmek ne manaya geliyor ? Neyin şovudur bu ya da beklenti nedir ? İnanılmaz sürüş yeteneklerinin keşfedilip, meşhur bir ralli pilotu olacaklarını mı düşünmektedir bu gerizekalılar ? Belki de onların bu derece "radikal" ve "çılgın" olmasından etkilenen kızların hemen otomobillerine atlayıp onlara ne isterlerse vereceklerini düşünüyorlardır... Ya o sırada park etmiş iki otomobilin arasından bir çocuk fırlasa, o daracık sokaklarda yürüyen bir yaşlının ayağı tökezleyip yolun ortasında düşüverse nasıl duracaksın ya da yapacağın şeyi nasıl telafi edeceksin ? Pekala, bu arada müzik neden, bırak otomobilin içinde olmayı, dışarıdayken bile kulakları sağır edecek kadar yüksek sesle açık ? Geçtikleri sokaklardaki evlerde uyuyan bebekler ya da hastalar olabileceği aklına gelmez mi bu terbiyesizlerin ? Gelmez elbette, öyle ki, bunu sabaha karşı bir saatte bile gönül rahatlığıyla yapabilirler...

Çocuk sayılacak yaştaki gençlerimizde, kızlı erkekli, sigara kullanımı son derece yüksek. Ben sigara kullanıyorum ve başladığıma da binlerce defa pişman oldum canlar, lütfen bırakın... Kelin merhemi yok ama siz bari kestirme yoldan kurtarın kendinizi... Otobüse binmeye para bulamayıp, duraklarda utanıp sıkılmadan insanlardan para isteyen ama az ileride cebinden şu 7 liralık sigaralardan çıkarıp içenini gördüm desem farklı bir de yüzsüzlük durumu olduğunu izah etmiş olurum sanırım... Bu arada okul yıllarımdan hatırlarım, harçlığım olmadığı için defalarca bilmem kaç kilometre yol yürümüşlüğüm vardır, karda kışta, yağmurda... Gazetelerde çıkan haberlerden de anladığımıza göre esrar, eroin, hap kullanımı da oldukça yüksek gençlerde... yazık ki ne yazık...

Cep telefonu denen aletten bazen nefret ediyorum. Ben ki taksi de dahil toplu taşıma araçlarında telefonla konuşmaktan çekinen, mecbur kalırsam da nasıl ağzımı kapatırım, nasıl daha az sesle konuşurum diye şekilden şekle giren, hoparlörün sesini mümkün olan en alt seviyede tutan biri olarak, özel konular da dahil her haltını bağıra çağıra konuşmak suretiyle insanların kulaklarına sokuşturan densizlere bir sinir oluyorum ki sormayın... Geçen sabah arkamdaki koltukta oturan ve kız arkadaşı olduğunu rahatlıkla anladığım birini elli türlü yalanla kandırmaya çalışan öküzün elinden telefonunu alıp kıza "kızım yol yakınken kaç kurtar kendini bu şerefsizden, bu herif seni düdükleyip bırakacak, haberin olsun" diyesim geldi... Konuşmalarının içeriklerini de varın siz hesaplayın artık, neler duydum neler... ha bu arada ben bunları duyarken kulağımda kulaklık, bangır bangır Slayer dinliyordum, onlara kulak misafiri de değildim yani... Arkadaşın çıkardığı gürültüyü hesaplayın artık, kimse de bir "yavaş birader" demedi, bu kadar da kanıksamışız bu öküzlüğü demek ki...

Daha yazacak binlerce rezillik var aklımda da, bu yazı fazla uzadı, okuyanı da yormamak lazım, onlar da başka bir yazıya artık... Bak nasıl da gerildim akşam akşam...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Her fikir önemlidir...