29 Aralık 2009

Asgari Ücret Belirlendi

Asgari ücret, 1 Ocak 2010’dan itibaren, 16 yaşından büyükler için brüt 729, net 577.01 lira, 16 yaşını doldurmamış işçiler için ise brüt 621, net 499.62 lira olarak belirlendi. Milliyet
Gazetelerin internet kopyalarına ve televizyonların haber bültenlerine yansıyan bir haber; "Asgari Ücret Belirlendi..."

Birçok yerde bu konuda bir sürü yorum yapılıyor, yazılar yazılıyor, hesaplar rakamlar...

Çıkan sonuçlara bakıldığında devletin çalışanına layık gördüğü rakamlar ceza gibi. Normal şartlarda 4 kişinin yeterli beslenebilmesi için gerekli aylık harcama 794.63 TL olarak belirleniyor. Hesaplanan rakam hiç de abartılı değil; kendi mutfak masrafınızı gözden geçirin, sizler de yakın rakamlar bulacaksınız. Bu noktada 577.01 TL tutarındaki asgari ücretin karın doyurmaya bile yetmeyeceği ortada.

Elektrik, su, telefon, yakacak masraflarını henüz hesaplamadık. Bahsi geçen 4 kişilik ailede okuyan çocuk olması ihtimalini es geçtik. Henüz ev kirasından da bahsetmedik değil mi?

Yoksulluk sınırı 2,558 TL

Türk-İş, aralık ayında 4 kişilik bir ailenin açlık sınırını 795, yoksulluk sınırını 2 bin 588 TL olarak hesapladı. Milliyet

Diğer masraflar da ortalama değerler alınarak eklendiğinde ortaya çıkan sonuç daha da anlaşılmaz. 2 bin 588 TL...

Asgari ücretin üzerinde maaş alan birçok çalışan bile bu rakamı kazanamıyor bu ülkede...

Çözüm hakkında fikri olan ?

25 Aralık 2009

Lanetli Cuma

Bu nasıl bir gündür Allahım... Terslik üstüne terslik...

Bir arkadaşımın eşi aradı, arkadaşım stres sebebiyle rahatsızlanıp hastaneye yatırılmış, bir başkası verem teşhisiyle yoğun bakıma alınmış, bir başkasının babası Antalya' da kalp krizi geçirmiş, bir başkası Adana' da kaza yapmış...

Bitsin artık şu gün... Tam anlamıyla lanetli cuma...

23 Aralık 2009

Yolcu Yolunda Gerek

İrkildim de uyandım az evvel, uyuyakalmışım... Ne de güzel rüya görüyordum...

En son biri bir masal anlatıyordu; bir kuğu ile bir karganın hikayesi vardı o masalda... İçim geçivermiş...

Nerede şimdi o masalı anlatan ? Hay aksi, gitmiş o da, bir teşekkür de edemedim...

Ne var canım, çocuklar mı dinler sadece masalları, onlar mı inanır sadece ?

Ömür de bir masal değil mi zaten ? Kuş misali ya hani insan; bir varmış, bir yokmuş...

Neyse; yolculuk vaktidir... Kal sağlıcakla...

22 Aralık 2009

Google' dan Yılbaşı Hediyesi


Google' dan bu sabah bir e-posta geldi; bir yeni yıl kutlaması... Başta sıradan bir yılbaşı mesajı olacağını düşünmüştüm ama işin rengi farklıymış... Gelen mail şöyle;


Merhaba,

Yıl sonu yaklaşırken size 2009 yılında bizi yalnız bırakmadığınız, enerjiniz, bağlılığınız ve güveninizle daima yanımızda olduğunuzu hissettirdiğiniz için teşekkür etmek istedik.

Bu sene yeni yılınızı kutlamak için, dayanışma ruhuna uygun, daha farklı bir şey yapmaya karar verdik. Bu farklılığı, yeni yılın taşıdığı heyecan ile bağdaştıracağınızı umuyoruz.

Sizinle 2010 yılında da yeni başarılara imza atmak için sabırsızlanıyoruz.

Mutlu Yıllar,

Google Ekibi
Verdikleri link' i ziyaret ettiğimde ise çok keyiflendiğim ve ayakta alkışlanacak bir mesajla karşılaştım...

Google, dünya genelinde 25 büyük yardım kuruluşuna toplamda 20 Milyon USD bağış yapmaya karar vermiş...

Bu güzel girişimden dolayı Google' ı hem kutluyor, hem de teşekkür ediyorum...

11 Aralık 2009

Müttefik... fik fik fik...

Bugün gelen bir maili ve ekindeki fotoğrafı paylaşmak istiyorum sevgili okuyucular :)) Büyük müttefikimiz ABD' nin insanötesi süper başkanıyla sevgili başbakanımızın diyaloğundan bir sahne :D

RTE'nin İngilizcesi "one minute" ile sınırlı olunca Obama mesajı "elle" veriyor :))))))
Anlayana :)))))


Düğüm

Hasreti bağlıyorum halatlarla,
Sürüklenip akıntılarda gitmesin diye...
Umut gibi oldu artık bana,
Sen' li hasretler yaşatıyor beni...
Hergün bir düğüm daha atıyorum halatlarıma...
Canım, canımdan kopmasın diye...

9 Aralık 2009

Açılım - Şehitler - Gerilim

Hükümetin adını bir türlü tutturamadığı ve en son demokratik açılım olarak karar kıldığı sözüm ona çözüm paketinden çıkanları hepimiz gördük; basit bir rant çabasından öteye gidemedi. Bir grup teröristin alkışlarla, omuzlara alınarak başköşeye buyur edilmesiyle de bir güzel süslendi...

Barış elçileriydi ya gelenler, birkaç gün içinde hemen açıklamalar yapmaya, örgüt propagandası yapmaya başladılar. Bunları da saldırılar, eylemler takip etti...

İşin en vahim yanı da bütün Kürt kökenli vatandaşlar da, bizzat hükümet tarafından teröristlerle aynı çerçeve içinde değerlendirildi.

Sonra o günlerde Küçükçekmece' de bir otobüse atılan molotof kokteyli yüzünden bir genç kız ağır şekilde yaralandı. Bu kadar zaman acı çektikten sonra da hayatını kaybetti. Ne için ? Kimin yüzünden ?

Hatırlayalım; hükümetin daveti üzerine, törenlerle karşılanıp, neredeyse kahraman ilan edilen bir avuç zibidi teröristin yandaşları tarafından katledildi, sözüm ona, Kürt halkının özgürlüğü için savaştığını iddia eden terör örgütü militanlarının eylemi yüzünden öldü...

Dün bu olayı düşünürken aklımdan geçen cümlenin fikir olarak birebir aynısını bugün BestFM' de Cem Arslan' ı dinlerken onun ağzından duydum, sanırım onun söylediği şekli şöyleydi; "Hrant Dink' in cenazesini reyting şovuna dönüştürüp koşa koşa giden, hepimiz Hrant Dink' iz diye bağıranların hiçbiri, Serap' ın cenazesinde yoktu... Filistinde yaşananları protesto etmek için sürgülü minibüs kapılarından sarkarak gezip bağıran çağıran sakallı cüppeliler de yoktu..." Ağzına, yüreğine sağlık Cem Arslan...

Neredeydiniz ? Hrant Dink öldükten 2 saat sonra binlerce pankart, tabela, afiş hazırlanmış ve organize olunup, yürüyüş düzenine geçilmiş vaziyette, boğazı patlayıncaya kadar saatlerce bağıranlar, bu yavrucak için de bağırdınız da biz mi duyamadık ?

Ne Hrant Dink' e düşmanım, ne Filistinde yaşananları görmezden geliyorum. Hrant' da bu ülkenin evladıydı, Filistinde ölenler, acı çekenler de insan...

Ama gelgelelim, o gösterilere, mitinglere koşanlar ne terörist eylemlere karşı bir protestoda görülüyor, ne teröre kurban giden gencecik bir kızı görüyorlar.


Öte yandan terörist örgütün resmi temsilcileri mecliste gövde gösteri yapıyor, Öcalan köpeğinin hücresi 6 santimetrekare küçüldü diye ülkeyi ayağa kaldırmaya çalışıyorlar, o kadar örgüt propagandasından sonra partileri kapatılacak diye yaygara koparıyorlar, Başbakanın karşısına çıkıp, Öcalan' ın sözcülüğünü yaparak, koskoca Türkiye Cumhuriyeti Başbakanına şartlar öne sürüyorlar... Bir yandan da yurdun her yanında terör örgütü militanları karakol basıyor, olay çıkarıyor, polise askere saldırmaya devam ediyor. Hükümet barıştan, demokrasiden (nasıl bir barışsa bu) bahsederken ve teröristler de şartlar ileri sürerken ülke birbirine giriyor. Gerilim yükseliyor, halk protestolarla cevap veriyor, tansiyon tavan yapıyor...

Yedi tane yiğit, yedi ateş parçası olup ülkenin üzerine düşüyor...

Yine şehit veriyoruz... Eminim ana babaları şöyle diyor, aynı benim gibi, birçoğumuz gibi; "Vatan sağolsun..."

Daha ne diyeyim;

UYAN TÜRKİYEM !!!

6 Aralık 2009

Yuvarlağın Köşeleri

Aşka gönül ile düşersen yanarsın.
Zeka ile düşersen kavrulursun.
Akıl ile düşersen çıldırırsın.
Duygu ile düşersen gülünç olursun.
Aşka düşmezsen kalabalığa karışırsın, ezilirsin.
Sersem sersem bakınıp durma bir yol seç.

Özdemir ASAF

Yalın

Her seven
Sevilenin boy aynasıdır.
Sevmek,
Sevilenin o aynaya bakmasıdır.

Özdemir ASAF

Noktasız

Biri gelir sorarsa
Sana beni sorarsa
Gitti der misin
Gittiğimi söyler misin
Gidiyorum ben sana
Benimle gider misin.


Özdemir ASAF