29 Aralık 2008

Elif "Elf" Kaya

Elif Kaya

Yıldızlardan döneli parıldıyormuş gölgem.
Mavi giydim elbisemi denizlere açıldım...
Denizlerden döneli dalga kokar saçlarım, sayfa sayfa dalgalar anlatır bir rüya...
Yıldız kokulu yastığım dünya...


Official MySpace Page

Kan, Acı ve İsrail


Kan, acı, gözyaşı, terör, düşmanlık, savaş, cinayet... Bu kelimelerin benim için bir karşılığı daha var; İsrail... ve onun sponsoru ABD...

Yine insanlar ölüyor, yine acı var... Çocuk, yaşlı, kadın dinlemiyor elbette katliam makinası. Birkaç yapmacık kınama mesajı dışında da kimsenin kılı kıpırdamadı. Irak' da insanları sözüm ona Saddam rejiminden kurtarmak için bütün dünya seferber olmuştu ama neredeyse yarım asırdan fazla zamandır ortadoğu' da yaşananları sadece kınamakla kalıyorlar... Başbakınımız da BOP Eşbaşkanıyım demeye devam etsin...

Bosna'da da aynı şeyler yaşanmadı mı ? Orada da çıkarı olmadığından, bu süper güçler sessiz kalmayı tercih etmediler mi? BM yetersiz kalmadı mı?

Filistin' de petrol yok, Bosna'da da yoktu... Filistinde İsrailin çıkarı var, arkasında ABD var, oradan bütün ortadoğuyu yani petrolü ve dolayısıyla bütün dünyayı ve ticaret yollarının büyük kısmını kontrol etmek mümkün.

Filistinin başında ortalığı karıştırmaktan başka bir işe yaramayan Hamas - El-Fetih ikilisi de bu zalim oyunun ekmeğine yağ sürüyor...

Çocuklar ölüyor... Uyan Dünya !!! İsrail' e ne zaman müdehale edilecek, ne zaman dur denecek ?

28 Aralık 2008

Alice Cooper's Pinball Machine


Düzeltme : Aslında oyunun orijinali de buradaydı ama oyunu da kendisi gibi rahatsız olduğundan, sürekli bidi, büdü, vıjk, cıyk sesler çıkarıp duruyordu, ben de link vermek daha sağlıklı olacak diye düşündüm ;)


Alice Cooper abimizim müzikleri eşliğinde pinball oynayalım biraz da... :)

Aynı zamanda sitenin diğer bölümleri de flash tabanlı çalışmalar için ilham verici olabilir...

27 Aralık 2008

Ekmek, Şarap, Sen ve Ben...



Ekmek, Şarap, Sen ve Ben...


Yazan : İhsan Yüce
Şiiri Okuyan : Mümtaz Sevinç
Beste ve Nakarat Seslendiren : Mazlum Çimen

...
ekmek şarap sen ve ben
bir de sabahın dördü

dışarda kar
odamız ılık
gözlerin ılık ılık damlarken boş kadehe
anlattın bana ağzı sarımsak kokan bir çocukla yattığını
aşkı tattığını, karım dediğini ve aldattığını

kıskandım gogen'i tahitilim
terlemiş vücudunu silerken
cüzzam mikrobunu ve yaktığı kulübesini
saçların bağlamıştı ellerimi muz kokulum
güneşi doğurmuştu ölü cisim

martı çığlıklarıyla bir sahil kayalığında
nefesin vücudumu yakıyordu yer yer
sam yelim sahra-i kebirim
kahrettim her şeye o gün
babanın şarap çanağına,
gogen'e,
kadere,
sana,
bana,
bir de gittiğin arabanın tekerine


ne diyordum arkadaş....
diyordum ki ben bu zıkkımı içmek için içerim
ama içerken düşünmem neden içiyorum diye
daha sonra yaparım hayatın felsefesini

sırayla olurum fatih, selim, kanuni
bazen kadın hamamında tellak....
bazen christoph colomb
napolyon'ken düşünürüm elbede geçen günlerimi
`timur 'ken beyazıt'ı yenişimi....
bir kere aristo'nun hocası olmuştum
ona verdiğim dersle gurur duymuştum
bazen jan dark'ı kurtarmak için çalışan bir kahraman
bazen odunun ateşleyen bir cellat olurum

eğer daha da içersem
shaskespare halt etmiş derim karşımda
salyalı dudaklarımdan yayık sesimi dinlerim de
işte mozart'ın aradığı melodi bu diye gülerim
enayiymiş be platon...
bir içsinde görsün.... ne felsefesi varmış bu hayatın
anlasın geçmişi kınalı dünyanın kaç bucak olduğunu

Islak kaldırımlarda yürürken acırım
önde yalpa vuran sarhoşun zavallı haline
ukalalık işte derim neme lazım senin
kendine bak; sende bir serserin bir sarhoş...
ve yavaş yavaş kaybolur acı kahkalarım
şehrin izbe sokaklarında
yavaş yavaş kaybolur benliğim...
...

25 Aralık 2008

Parlementodan Örnek Hareket

Maalesef bizim parlementomuz değil ama; İsrail... Bizde böyle bir uygulamaya gidilse isyan çıkar. Milletvekilleri ve bürokratlarımız "sendika istiyoruz" demeye bile başlarlar. Emekli maaşlarını düşürmeye niyetlenen, sosyal güvenlik yasasını kuşa çeviren, emeklilik yaşını Türkiyenin yaşam ortalamasının üzerine çıkaran ama buna rağmen kendilerine sürekli gelir artırımı uygulayan milletvekillerimiz, maaşının azlığından şikayet eden başbakanımız da dahil, meclis ötünde oturma eylemi yaparlar... Buyrun haberin detaylarını okuyun da anlaşılsın ne demek istediğim...

İsrail'de üst düzey yetkililer de tüm dünyayı vuran ekonomik krizin etkilerinden nasibini alacak.

İsrail'de yayımlanan Haaretz gazetesinin haberine göre, İsrail parlamentosu Knesset, aralarında cumhurbaşkanının da bulunduğu üst düzey yetkililerin maaşlarına gelecek yıl zam yapılmamasına karar verdi.

Üst düzey emekli maaşları da etkilendi

Cumhurbaşkanı, İsrail Merkez Bankası Başkanı, Başbakan, tüm bakanlar ve milletvekillerinin maaşları artmayacak. Ayrıca emekli maaşı alan 450 eski üst düzey yetkili de maaşların dondurulması kararından etkilenecek.

Kararın, Maliye Komisyonu Başkanı Avuşay Braverman'ın tavsiyesiyle alındığı kaydedildi. Bu yetkililerin maaşlarına her yıl otomatik olarak yüzde 3-3,5 zam yapılıyordu. Aradaki farkın 2010'da ödenebileceği belirtiliyor.

Hürriyet

24 Aralık 2008

reddediyoruz.com

Bir grup akademisyen, Ermeniler için özür dileyen kampanyaya karşı yeni bir
kampanya başlattı: reddediyoruz.com

Site ile yürütülen kampanya SAÜ (Sakarya Üniversitesi) öğretim görevlilerince başlatılmış. Sade, ana fikre odaklı bir kampanya çalışması. Ben de herkesi davet ediyorum...

Birkaç akademisyen ve gazetecinin ön ayak olmasıyla, 1915 olayları için
"Ermenilerden özür dilenmesi" yolunda bir kampanya başlatıldığını ve buna eş
zamanlı olarak Ermenistan'da bulunan 300 Ermeni aydınının Sayın Cumhurbaşkanı'
na gönderdikleri ağır ithamlar taşıyan "Soykırımı Tanı" çağrısını endişeyle
izlemekteyiz. Böyle bir kampanyanın haksız, yanlış ve ulusal çıkarlarımız
açısından sakıncalı olacağına inanıyoruz.

1915 yılında Osmanlı Devletinde meydana gelen bir dizi
olay kapsamında, Türkiye'ye yöneltilen "Ermeni Soykırımı" iddiaları ve
Türkiye'nin bunu tanıması ve özür dilemesi talepleri, Türkiye'ye yönelik baskı
ve sindirme siyasetinin sürdürülmesi çabalarından başka bir anlama
gelmemektedir. Bu olaylardan dolayı özür dilemek demek, bütün Türk tarihini yok
saymak,inkar etmek demektir. Bütün bu suçlamaları reddediyoruz.

www.reddediyoruz.com

23 Aralık 2008

Yeni Adresimiz

HerTurlu.Net' e kardeş geldi...

HerTürlü.Blog' da değişiklikler son hızıyla devam ediyor :)

Yeni tasarımımızla, yeni adresimizdeyiz artık... www.herturlu.info

19 Aralık 2008

Özür Bekliyorum...

Son günlerde üzerinde çok konuşulan Özür diliyorum kampanyasının zırvalıklarına karşılık farklı bir platform var; Özür bekliyorum...

Ben kendi adıma


Kime ya da neye göre aydın olduğu belli olmayan bir grup insanın gaflet, dalalet ve hatta hıyanet içinde oldukları açıktır. Sadece Ermeni lobilerinin propagandalarına göre hareket edip, çekilmiş onca acıyı, katledilmiş o kadar insanı yok saymak, vicdansızlıktır. Ülkemin özgürlüğü uğruna canını feda eden şehitlerim için, onları "vatan sağolun" deyip göreve gönderecek kadar yürekli analar için ve ecdadımın mezarında rahat uyuyabilmesi için...


gerekçesiyle neden özür beklediğimi izah ettim. Sizleri de bu karşı bildiriyi imzalamaya davet ediyorum...

http://www.ozurbekliyorum.com/

Ayrıca konu hakkında ne yapsamda düzgün bir yazı hazırlasam diye çalışırken Portakalmavisi'nde güzel bir çalışmaya rastladım. Hislerimi de çok güzel yansıtmış, paylaşmak ve yaymak lazım... Yüreğine sağlık kardeş...

17 Aralık 2008

Sock and Awe


Bush' a atılan ayakkabı olayına güzel bir yorum... Elinizdeki ayakkabıyı fırlatıp 30 sn. içinde Bush' u vurmanız gerekiyor... Ben oyanıdığımda 12 darbeyi yakaladım :)) Benden önce de 6664820 ayakkabı darbesi almıştı Bushcuk... Yazıııkk :)))

http://www.sockandawe.com/


Yaşasın teknoloji ;)

Siyasetçi Evladı Olmak

Yine mazlum edebiyatı yapacak ya illaki, şimdi de cefakar (?) milletvekillerimizin, gariban çocuklarını ele almış sayın boşbakanımız... Bakınız bu garipler ne sıkıntılar çekmişler, hükümetde onlara ne imkanlar sağlamış da psikolojilerini kurtarmış, sıkıntılarını gidermiş...


İNTERNETHABER


Başbakan Recep Tayyip Erdoğan bütçe görüşmelerinde
Meclis kürsüsüne çıktı ve ilginç bir çileden bahsetti. Erdoğan'a göre bu
memlekette siyasetçi evladı olmak çileydi. Onlar bu çileye son vermişlerdi.


Erdoğan şunları söyledi:


SİYASETÇİ EVLADI OLMAK ÇİLEYDİ


''Siyasete, siyasetçiye güven katsayısı yerlerde
sürünüyordu, bu güveni yeniden tesis ettik. Bu ülkede siyasetçi evladı olmak
çileydi. Bunu ortadan kaldırdık. Artık siyasetçilerin evladı da huzurlu bir
şekilde okuluna gidiyor, çarşı pazara gidebiliyor.


Başbakan sözlerini tamamladığında Meclis'te bir
alkış koptu. Anlaşılan diğer vekiller de onu bu konuda destekliyordu.


ERDOĞAN'IN ÇİLESİNE SON VERDİĞİ SİYASETÇİ
ÇOCUKLARI


Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün oğlu Mehmet Emre Gül:
Bardakta mısır işine girdi. Daily Fresh’in bayiliğini aldı. Ayrıca
’adresimegelsin.com’adlı bir internet sitesi de var.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın oğlu Ahmet Burak
Erdoğan:
Armatör oldu. 100 metreden küçük bir gemi alıp MB Denizcilik’e
ortak oldu.

Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ın oğlu Abdullah Unakıtan:
Türkiye likit yumurta diye bir şeyi onunla tanıdı... Ayrıca mısır ithalatı da
yapıyor.

Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın oğlu Erkan Yıldırım: O
da denizcilik işinde. Derin Denizcilik’in ortağı...

Bayındırlık Bakanı Faruk Nafiz Özak’ın oğlu Mehmet Akif
Özak:
Mehmet Emre Gül'ün izinden gidiyor. Bardakta mısır işine girdi. O
da Daily Fresh’in bayisi...

Sanayi ve Ticaret Bakanı Zafer Çağlayan’ın oğulları Çağan ve Kaan
Çağlayan:
Biri
hamburgerci, diğeri lahmacuncu oldu. Çağan Çağlayan bir Burger King
restoranına, Kaan Çağlayan ise Lahmacun King’e ortak oldu.

16 Aralık 2008

Yazık Oldu, Denk Gelmedi


ABD Başkanı Bush'a ayakkabı fırlatan muhabir kardeşi kutluyor, gözlerinden öpüyorum... Yalnız ayıp etti... İnsan daha dikkatli, isabetli atış yapar. Zaten Bush' un 3 tane hücre var beyninde, o ayakkabıyı algılayacak da, kaçacak da... Demek epey dikkatsiz savurmuş ki, Bush bile kaçabilmiş yani o ayakkabıdan...

İşin şakası bir yana, artık Irak halkının isyanın eşiğine geldiğinin işaretidir o ayakkabı. Çok önemli bir mesajı var. Yine de çok geç kalınmış bir tepki... Yıllardır çıkarlarınıza denk gelecek birşeyler belki olur umuduyla ABD' nin her yaptığına eyvallah dediniz, artık baktınız ki umut kalmadı Amerika' dan, salla ayakkabıyı... N'oldu, Saddamıda güle oynaya getirmiştiniz, sonra heykelini bile tekmelediniz... Amerika geldiğinde de halaylar çekmiştiniz, şimdi ayakkabı fırlatıyorsunuz... Ancak mı gördünüz ABD' nin gerçek yüzünü ?

Benim asıl korkum şimdi Bush bunu ulusal terör tehtidi olarak algılar mı, algılamaz mı? Bir işgal hareketine daha kalkar mı acaba ?

15 Aralık 2008

Acil Trombosit İhtiyacı

Bir tanıdığın maili ile gelen bir mesajı paylaşmak istedim. Benim bir faydam olamayacak ama kan grubu uyan birileri yardımcı olabilir belki...

Okan Sönmez, 20 yaşında lösemi (kan kanseri) hastası, GATA Tıp Fakültesi' nde yatıyor, hayatta kalmak için hergün en az iki ünite trombosite ihtiyacı var.

Ama kan grubu B rh (-) (negatif) olduğu icin ailesi kan (daha doğrusu trombosit) verecek donör bulmakta zorlanıyor.

Babası Hayrettin Sönmez insanların ilgisizliğinden yakınıyor. İşyeri olan İstanbul Büyükşehir Belediyesine yaptığı başvuruya 30 bin çalışan arasından sadece 3 kişi cevap vermiş.

Oğlunu yaşatabilmek için varını yoğunu ortaya koyuyor. Eğer siz veya bir tanıdığınız B rh (-) (negatif) kana sahipse lütfen Hayrettin Sönmez'e ait 0535 744 87 10 numaralı telefonu arayın.

Orada yatan sizin çocuğunuz veya kardeşiniz olabilirdi.

Trombosit Nedir ?

Trombosit kanın pıhtılaşmasına yol açan bir maddedir. Kişi trombosit verdikten 3 gün sonra yeniden trombosit verebilir. Sağlıklı bir insan yılda 24 kez trombosit verebilir.

Kandaki trombosit ayrıştırılması işlemi yaklaşık 50 ile 70 dakika arasında
sürmektedir.

14 Aralık 2008

Karmaşa

Her geçen gün bir öncekinden daha karışık. Zaman gitgide kısalıyor. Günler her takvim yaprağında biraz daha kısalıyor sanki. Anılar sığdırdığımız günlere, anları sığdıramaz olduk. Biz mi hızlandık da hayat bize yetişemiyor, yoksa biz mi yetinemiyoruz...

"Günler, tepelerden aşağı koşan vahşi atlar misali..."

7 Aralık 2008

Yazma Dublörü

Burcu Sezer' den yaptığım alıntıyı yorumsuz paylaşıyorum...

Cumhurbaşkanı Gül ve Başbakan Erdoğan’ın çeşitli zamanlarda ziyaret ettikleri Anıtkabir’de, özel deftere önceden başkalarınca yazılan yazılara imza atıyor. Her yazının karakteri farklı. Erdoğan’ın YAŞ’ın kış dönemi çalışmaları nedeniyle 2 Aralık günü gittiği Anıtkabir’de, özel deftere yazılan yazı ise, ‘’Bir Hat sanatçısı’’ tarafından kaleme alındı.
Yine de dayanamayıp birkaç kelam edeyim bari... Bir insandan, anısına tutulan bir deftere fikirlerini yazmayacak kadar nefret edilir mi?

Bu arada Burcu' nun blogunu da başarılı bulduğumu belirtmek isterim... Tiz ziyaret edile... :)

6 Aralık 2008

Mahalle Maçları

Çocukluğumun güzel ayrıntılarından birini bilgisiz.org' ta rastladığım bir yazıyla hatırladım. Futbol konusunda hayatımın hiçbir döneminde yetenek sahibi olamadığımdan sanırım, beni o mahalle maçlarında oyuna almazlardı :)) Ben de kenarda çekirdek çitleyip seyirci olarak bulunurdum.

Bilgisiz' deki yazının üzerinden de epey zaman geçmiş ama benim de gözümden kaçmış demekki... Özellikle adımlamayı tarif edişi, pasif direniş benzetmesi ve adice yapılan gol şovunun ayrıntıları pek güzel, pek keyifli...

5 Aralık 2008

Sevgili Günlük


Çocukluğumdan beri heves etmişimdir günlük tutmaya. Defalarca da başladım... Gerisi gelmediği gibi o yazdıklarımı da saklayamadım. Eften püften ne varsa saklarım, öyle garip bir alışkanlığım var. Kutular dolusu kıvır zıvırım var :) Fakat nedense günlük niyetiyle başladığım hiçbir dökümanı saklayamadım.

Bunu yapabilenlere özeniyorum açıkçası. Geçenlerde uzun zamandır görmediğim iki arkadaşımla karşılaştım. Serpil ve Serap ikilisi... Deli divane insanlar... Nasıl da özlemişiz birbirimizi... Konuştukça hatırladık bazı ayrıntıları; saatlerimizi aldı... Gerçi sohbet çok da keyifli geçti ama "o olay öylemiydi ?" deyip nasıl olduğuna emin olamadığımız ayrıntılar da var. Serap, eskiden günlük tuttuğunu, üniversite yıllarına kadar devam ettiğini ve bütün o geçen zamanda yaşananları bu sayede gün gün hatırlayabildiğini söyledi. Keşke ben de zamanında böyle bir çalışma yapsaymışım diye düşündüm. Bir yandan da balık hafızamın en güzel nimetini tekrar hatırladım. Güzel ya da sıkıntılı olan bir sürü ayrıntıyı hatırladığım gibi çok da önemsemediğim birçok ayrıntıyı mümkün olan en derin noktaya atmış, aktif verileri de öne çekmiş. Birçoğu da tampon bellekte hazır bekletiliyor :) Arada dostlarla, güzelliklerle ilgili kaynayıp gidenler de olmuş; işte onlar keşke dedirtiyor zaten...